27 Şubat 2011

Şal,ceket,ödül ve mim :)

Merhaba uzun zamandır ödül almamıştım çok sevindirik oldum galiba, hee birde mim var sırada,blogla çok fazla ilgilenmeyince kaçırdığım mimler de oldu ama bu gün vakit geçirmeden şu mimi de yazsam fena olmayacak diye düşünmekteyim:)


Öncelikle "okunması en keyifli blog" ödülüne benide layık gördüğü için sevgili arkadaşım gutguturuna ya çokkk teşekkürler çok mutlu oldum çok sevindim ve bende listemde olan ve takip ettiğim tüm bloglara bu ödülü gönderiyorum sizleri okumayı seviyorum ki listemdesiniz dimi ama:)


Sırada bir mim var çokk sevgili canımmmm arkadaşım kaanlayasamak Dilek'cim beni mimlemiş haydi bakalım geçelim soru ve cevaplara:)



1) Gün içerisinde eğer gerçekleşirse şok geçireceğin şey?
Çift maaş almak:) :P

2) Gördüğün zaman eğer almazsam uyuyamam dediğin şey?
Hiç öyle bir takıntım yok çok şükür,yani hiç bir şey:)

3)Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey?
 
Annemin boşnak böreği,asla dayanamam yerim...

4) Uğurun varmı, uğurun?
Uğura inanmam,uğurlu gün uğurlu sayım gibi takıntılarım yoktur...

5)Kendine yakıştırdığın renk?
Aslında kırmızıyı tek geçerim ama kilolarımdan ötürü siyah bende takıntılı bir renk olmaya başladı...

6)Kendine yakıştırdığın takın?
Saatlerim...

7)Takıntın?
Üst geçitten geçerken mutlaka merdivenleri sayarım,kaldırımdan yürürken çizgilere değil ortalarına basarım illaki...

8)Bavulum çoktan hazır,Gitmek istediğim şehir,ülke?
Görmek isteğim şehir olarak değilde karadenizi bölgesini görmeyi çok istiyorum birde ülkelerden Arabistan

9)Ben bu şarkıyı duyunca şakırım...
Çokkk eski bir şarkıdır ama çokk severim,Coşkun Sabah'tan "aşığım sana doyamayorummmmm,nede güzelsin bakamıyorumm seni sevmeye kıyamıyorum" ...diye giderrr:P

10) Solunda ne var

Büyük oğlum Enes'imin yatağı var bir aydır bozulmadı önümüzdeki hafta oğluşum gelecek inşşş...



Bu mimi cevaplamayan ve cevaplamak isteyen herkese paslıyorum haydi kolay gele:)






Yine yeniden keçe nakışından yaptıklarım var,biri şal diğeri ise ceket olacak bitince yine bitmişini yayınlarım,çokk severek yapıyorum keçe nakışını üstelik zor da değil herkesin yapabileceği kadar kolay...





10 Şubat 2011

Kısa bir tatil ve güzel mi güzel bir buluşma...


Merhabalar nasılsınız bakalım ben çok iyiyim,neredeyse on beş günlük tatilin sonuna bile geldik evde olmak istediğin zaman yatmak istediğin kadar uyumak gezmek gönlünce tembellik etmek süperdi açıkçası:) Heee bu demek değil ki ben işimden sıkıldım aksine hiç sıkılmadım çok severek çalışıyorum ve özledim bile öğrencilerimi hoca arkadaşlarımı,çalışırken olan koşturmacalı ama düzenli hayatımı:)
Uzun bir post bekliyor sizi sayın okur :P Bol fotoğraflı, bol yazılı, sıkılmadan okursanız ne ala:)Karneler den hiç söz etmeden geçsek mi acaba neler yaptığımıza:P Enes'imin iki zayıfı var,Ömer'im ise teşekkür aldı ve daha bu çocuk dördüncü sınıfta ,abisinde değil üç karnede dört görmedim ben liseye gelene kadar bu Ömer beni çok yanılttı ya neyse hayırlısı olsun bakalım napalım herkes bir olmuyor işte...





Tatilin ilk haftası İstanbul'a gelin verdiğimiz kız kardeşime vede orada oturan kuzenime gittik çok güzel günler geçirdik,çoğul konuşuyorum farkındayım çünkü kız kardeşim ve çocuklarla gittik eşler olmadan, özel araçsız bir İstanbul macerasıydı bizi bekleyen :P
İlk durak Esenler otogar,otobüsümüzden indiğimiz gibi metroya bindik, Forum İstanbul'a gitmek üzere binmemizle inmemiz bir oldu Kız kardeşimin bir lafına durduk durduk güldük sonraları aklımıza geldikçe"abla koşsaydık biz zaten yetişirdik,metroya binmeye ne gerek vardı ki" daha sonra öğreneceğimiz şey ise daha çok gülmemize sebep olacaktı:)



Ben çocuklara akvuryuma, kız kardeşim de alışveriş merkezinin içine doğru yollandık,çocuklar gördükleri her balık karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler helede köpek balığına tepkileri görülmeye değerdi,yukarıda ki fotoğraflar da akvuryımdan bazı kareler...



Sonrasında  yemek yedik ,oturduk dinlendik ve Forum İstanbul'da son durağımız olan ikea ya doğru yol aldık:)




Asıl bizi gülme krizine sokan, bir saat yirmi dk lık maceramıza doğru yol aldığımızı bilmiyorduk henüz.Kız kardeşimin evine gitmek üzere otobüs durağına geldik,aman Allahım o ne kalabalık,köyden indim şehre modundayız biz.Kocaman durak tıklım tıklım dolu gelip geçen otobüsler ve bir o kadarda kalabalık her çeşit insan topluluğu...

Benim yanlış anlamam sonucu boş sayılabilecek bir otobüsü kaçırdık.Bu arada gelen her otobüse maratona çıkmış gibi koşan insanlarla dolu çevremiz,otobüsün merdivenleri bile dolu olduğu halde kapılarını açmasına çığlık çığlığa sevinen genç kızlara mı gülersin, koşarak giden arkasından arkadaşlarını çağıran gençlere mi o tıklım tıklım otobüse binmek için elinden gelen tüm gücünü harcayan insanlara mı...Yada küçük oğlu ile bir başka dolu olan otobüse son dk kendini atan adam ve büyük oğlu dışarıda kaldığı için ayağını kapının arasına koyarak kapının kapanmasını engellemeye çalışan bir baba ve otobüs hareket halinde olmasına rağmen kapıdan tutmuş koşan dışarıda kalan büyük oğula mı yoksa memleketimin ağlanacak haline gülen bizlere mi:)

Daha sonra gideceğimiz yere giden otobüs gelir ben merdivenler boş olduğu halde "binmeyelim bir sonrakine bineriz çok kalabalık" diyerek binmediğimiz otobüse neredeyse otuz kişi binmiş ve evde bizi bekleyen kız kardeşimin "neden binmediniz" şeklindeki söylemiyle gelecek olan otobüsü beklemeye koyulduk.Biz her gelen otobüse koşan insanları şaşkınlık ve gülümsemeyle seyrederken, bir saat yirmi dk lık bekleme sonucu gelen otobüse herkes den önce koşarak üstelik üç çocukla ve ilk sırada otobüse kendini atmış insanlarız:))



Neyse ki sağ salim kız kardeşime vardık,özel araçsız,üstelik çocuklarla bir daha mı dedik durduk ama bakalım bu sözümüzü ne kadar tutacağız,lakin İstanbul'da yaşamak zor zanaat...
Altı ay önce evlenen kız kardeşimin ne marifetleri var mış da biz bilmiyormuşuz,çok güzel ağırladı bizi tam bir ev hanımı oldu,yıllarca okullar dershaneler derken mutfağa pek girmemişti ama iş başa düşünce oluyormuş meğer:)




İkin gün kardeşimde kaldıktan sonra üç kız kardeş bir arada iki gece sabahladıktan sonra kuzenim gelip aldı bizi ve doğru onun evine Başak şehire gittik orada da çocuklar çok güzel vakit geçirdiler bizi hiç üzmediler ki beş çocuk bir arada düşünün  ama onlar kâh bilgisayarda,kâh logolarla,kâh isim şehir oynayarak kâh bizimle birilikte beş taş oynayarak çok güzel vakit geçirdiler evet evet bizde kuzenler ve çocuklar hep birlikte beş taş oynadık eskisi gibi tıpkı çocukluğumuzda olduğu gibi ,çok güzel iki gece geçirdik...



Ertesi günü yine Başak şehirde olan canım bidenecik arkadaşım Ayşe'me gittik. Gitmeden önceki gün belli olduğu için özellikle görüşmeyi istediğim bir kaç arkadaşa haber veremedik.İnşaalah bir daha ki sefere diyorum ve maharetli,cana yakın sıcak mı sıcak Ayşe'me buradan da binlerce kez teşekkürler,çooook güzel ev sahibi olduğu için ,sıcacık içi dışı bir kişi olduğu için bizi evinde güler yüzü ve o güzelim mamalarıyla karşıladığı için...Ellerine sağlık canım her şey mükemmeldi.Arda'nın beyefendiliği,Verda'nın hanımefendiliği süperdi maşallah ,ne güzel evlatların var ve ne güzel bir annesin sen canım benim seni seviyorum...
Ömer ve Aysima Arda'yı ve Verda'yı çok sevdiler ve görüşmeyi sürdürmek isterler tıpkı benim gibi...Tekrar teşekkürler rövanşını da unutma emi bizdeyizzzzzzzzz...





Bu buluşma içinn taaaaaaaaaaa nerelerden kısa bir süreliğine gelen canım uyuzum Nazan'ımada çok teşekkürler,Ayşe bana bir süpriz olabilir dediğinde, dedim ben kesin uyuzm gelecek diye ve yanılmadım da son ana kadar hep süprizin Nazan olduğunu dedim vede haklı çıktım,ve senide seviyorum uyuzmm benimmmmm:)





Ayşe'mden çıktıktan sonra kuzenim bizi diğer bir kuzenime götürmek üzere Kasımpaşa'ya doğru yola çıktık ver elini yine trafik Allahım nasıl bir çiledir bu İstanbul'da yaşayanlara Allah kolaylıklar versin.Neyse asıl süprizi görünce bizi aldı bir gülme hani en başta ilk metroya inmemizle binmemiz bir oldu demiştim ya meğer otogar yolun bir tarafında Forum İstanbul yolun diğer tarafında sağdan sola metroyla geçtik yani hehehhe güzeldi demi:)