28 Ağustos 2009

Ömer Talha'm Sekiz Yaşında...



Dün Ömer Talha'mın doğum günüydü,Ramazan dolayısı ile kutlama yapmayı hiç düşünmediğim halde oğluşumun en yakınlarını benden habersiz davet etmesi sonucu,bir şekilde emri vaki oldu yani, ufak bir kutlama yaptık kendi aramızda...Pastayı da kendim yaptım iftardan sonra olduğu için pastadan başka ikram edilecek bir şey yapmadım...Çok mutlu oldu yavrum demek ki ihmal etememek gerekiyormuş sebep ne olursa olsun,ufacık şeylerden mutlu olabilen yavrum hep böyle olursun inş...



Abisi ve kuzenleri ile birlikte doğum günü çocuğumuz :)




Halamız,büyük halamızın kızı ama Ömer'in Merve halası:) ve babaannemiz...
Anneannemiz hasta olduğu için gelemedi...



Arkadaşları ve teyzemizle birlikte...
Son fotoğrafa dikkatli bakarsanız Ömer orada çok üzgün:D Sebebi ise tüm fotoğraflarda abisi varmış, onun doğum günü değilmiş de, sanki abisinin doğum günüymüş diye üzülmüş doğum günü çocuğumuz:)



Ve Ömer'imin uzun zamandır istediği benimde hep ertelediğim,doğum günü hediyesi olarak aldığım balıklarımız,isimleri ise turuncu olan "nemo" ötekisi ise " çen" yazılışı nasıl bilmiyorum çizgi film sedrikteki çen bu çen:P

Çok mutlu oldu balıkları görünce,hep mutlu ol emi benim yakışıklı akıllı oğlum,ömrün boyunca tüm güzellikler seninle olsun annecim.Seni çok seviyorum...

25 Ağustos 2009

Benden Haberler...



Birçok şey var size söylemek istediğim,aslında blogu açarken sadece Ömer Ve Enes hakkında yazacağım bir blogtu ama artık kendimden sevinçlerimden, üzüntülerimden, çocuklarımdan, güncel yaşamdan, kısacası yaşama dair ne varsa yazıyorum,hoşumada gidiyor sizinle paylaşmak aslında,iyi mi kötü mü yapıyorum hiç bir fikrim yok en azından şimdilik bu böyle devam edecek onu biliyorum.

Neyse sırasıyla geçtiğimiz günlerde yaşadıklarımızdan yazmaya başlayalım bakalım,Ankara'dan Selma arkadaşım geldi,net dünyasında tanıdığım sanalı reele çeviridiğimiz artık dostum olan kişi benim Selom geldi ve çok güzel günler geçiridik size resimliyebildiğim kadarını anlatmak isterim...



Yine aynı dönem tanıştığımız ortak arkadaşımız Rüya'ya gittik İstanbul'a ve benim hem 17 yıllık arkadaşım hem yine ortak arkadaşımız olan İkbal götürdü bizi,üç kafadar çok güzel yolculuk yaptık,aaolsun Rüya'cım bizi çok güzel ağırladı gülüş cümbüş vaktin nasıl geçtiğini anlmadık bile.



Çocuklarda hiç sıkılmadılar kâh bizim yanımızda kâh çocuk odasında vakit geçirdiler sanki uzun yıllardır tanışıyorlarmış gibiydiler.Ama dönüş yolunda o boğaz köprüsünde trafiğe takılmadık mı aman Allahım İstanbul'lular nasıl çekiyorlar o çileyi hergün anlamak çok zor tam bir saatte köprünün ayağına gelebildik ama sıkıldık mı hayıııııııır çok eğlenceliydi bizim için:)



Gelelim benim için yine önemli olan bir olaya,ben yedi yıldır kadın kollarında siyasetin tam içindeyim,ilk başladığım zamanlar siyestin s sini bile bilmezken şu anda geldiğim konum benim için çok önemli,Başkanımız il ana kademeye geçince arkadaşlarım benim başkan olmam konusunda aday gösterdiler ki hiç böyle bir niyetim yoktu,ama bu duruma çok sevindim ki beni nasıl sevdiklerini bana nasıl güvendiklerini görmek onur vericiydi.Ve yine ilçe başkanımız tarafından aday gösterilen bizim içimizden olmayan ama yine teşkilattan bir başka aday daha vardı zaten tanıdığım bir arkadaştı oda,ikimiz arasında karar veremediler ilçe başkanı ve il kadın kolları başkanımız. Kararı vermek üzere kadın kolları genel başkanı ile görüşmek üzere Kartepede eğimde olan genel başkanımızın yanına gittik,tanıştık çok güzel bir gün geçirdik aşağıdaki fotolar da o güne ait,çok güzel bir yer hele kışın dahada güzel oluyor,mutlaka duymuşsunuzdur tam bir kayak merkezi...

Gelelim sonuca arkadaşım başkan oldu çünkü bekardı gerekçeleri buydu,daha rahat olacağı için,ama banada yardımcılık görevini verdiler ki bu kadın kollarında ikinci kişi demek ve benim için yine çok onur verici bir durum oldu.








Vee asıl süpriz benim için asıl bomba haber geliyorrr az sonraaaaaaaaaaaa:)


az sonraaaaaaaaaaaaaaa:)


daha az sonraaaaaaaaaaaaaaaa:)


Derken yazma vakti gelsin artık demi sevgili okurum:)bu yaşımda açık lisede okuyordum ve tek krediden dolayı mezun olamamıştım ve ek sınav çıkmıştı fakat dil ve anlatımdan muaf olunmayacağını son dk öğrendiğim için ekstradan dört sınav çıkmıştı benim için ve hiç çalışmadan girdiğim dört sınavı vererek mezun oldum şükür.
Artık bende lise meznuyum:)Çok mu önemli belki değil ama benim için çok önemliydi,çünkü bu yola beni babam sürmüştü "okumanın yaşı yok kızım" derdi hep "sen yapacaksın ben biliyorum" beni teşvik etmesi sayesinde bu meznuyetimi ona borçluyum ben,sevincmi onunla paylaşamamak en kötüsü,mezun olduğumu öğrendiğim gün hem sevinçten hem üzüntüden hıçkıra hıçkıra ağladım,babam yanımda yoktu o görememişti,ama beni hep teşvik etmişti:(

Hatta geçtiğimiz kış "Mukadder sen bitiriyorsun artık ne yapacaksın üniversiteye devam edecek misin " diye sorduğunda "babam istiyorum ama kursa gitmeden olmaz" demiştimde,sadece emekli maaşı olan babam "kardeşin bu yıl mezun oluyor nasılsa İstanbul'da ki evide kapanacak hemen seni yazdırırız kursa gidersin sınavada girersin sen yaparsın"diyerek her zaman arkamda olan babam yoktu ki artık:((

Eşim ilk yıllarda hep yoluma köstek olmuştu ama şimdi oda kararlığımı görünce mezun olduğumu söyledğimde ilk sorduğu soru "bu yıl mı gireceksin üniversite sınavına" demesi de benim için çok güzeldi...Demek ki artık yaşım kaç olursa olsun benim vazgeçmiyeceğimi oda anlamıştı...


****
Şimdi yine unutmadan tamek geleneksel yemek yarışmasında oylama devam ediyor hatırlatmada bulunayım dedim,ilk onun içindeyim hatta şuanda birinci durumdayım
oy vermeyenler için sizn için zahmete değersem oylarınızı bekliyorum...

Kolay kumpir
fırında nohutlu patlıcan yatırma

her iki tarifimide oylamnız gerekiyor

http://www.tamekmutfakkeyfi.com/yemekyarismasi/tum-tarifler.php?orderType=like

şimdiden teşekkürler...

17 Ağustos 2009

Tamek Yemek Yarışması




Geçtiğimiz günlerde bir mail aldım ve mailde Tamekmutfakkeyfi.com sitesinin düzenlediği yemek yarışmasına katılıp katılamayacağım soruldu,ben çok şaşırdım çünkü yemek blogu değildi benim blogum ama kabul etim bu teklif açıkçası beni onure etti:)
adresimi aldılar ve eve özel bir davetiye gönderdiler ve birde içinde tamek ürünleri olan bir koli.




Gönderdikleri tamek ürünleri olan koli:)

Ve yarışma bu sabah itibarı ile başladı
http://www.tamekmutfakkeyfi.com/yemekyarismasi/tum-tarifler.php

ve ben sizden oylarınızı bekliyorum :)Tabi zorlama yok yani de oy verseniz hiç fena olmaz hani:D
İki tarifle yarışmaya katıldım ilki aşağıda gördüğünüz Fırında Nohutlu Patlıcan Yatırma...




http://www.tamekmutfakkeyfi.com/yemekyarismasi/detay.php?id=6570

linki burada,tarifi ise orada:)





Kolay Kumpir

linki burada
http://www.tamekmutfakkeyfi.com/yemekyarismasi/detay.php?id=6571

tarifi orada:)


şimdiden çokkk teşekkürler efenim oylarrrrrrrrrrrrr gelsinnnnnn:P

10 Ağustos 2009

Karışık Karmakarışık,Ne Ararsan Var :D



Bol fotoğraflı bir post olacağı kesin:)

Geçenlerde sıcakların tavan yaptığı günlerde evde sıcaktan bunalan iki kardeş ve yeğenim Ahmet Faruk sokakta su savaşı yaptılar,süper eğlendiler,onlar eğlendiler serinlediler bizde; babaannesi, dedesi ve halası ile birlikte onları izledik çok güldük,tabii fotoğraf çekicem derken bende nasibimi almış oldum sudan:D





Bu fotoğraflar her şeyi anlatıyor kısacası çocuk olmak vardı:D







Gelelim Ömer beyimizin havuz maceralarına,benim istikrarlı bir şekilde asla taviz vermeyimişim sonucu sorun çıkarmadan devam ediyor havuza,hatta artık zevk alıyor eğleniyor,ama iş atlamaya gelince hemen yüzü asılıyor beyimizin,biliyorum buda geçecek.
Atlamada başka hoca arkadan itince hoşuna gidiyor kendi atlamaya cesareti olmadığı için bu sefer dayısına sesleniyor "hocamm kendim atlayamıyorum öteki hoca atsın beni suya" dayısıda izin verir ve fotoğraflarda görüldüğü üzere atlama anları:D



Dersin sonunda her zamanki gibi kendi aralaralarında yzüdüler,kardeşim baktıki bunların sudan çıkacağı yok gelip emrini verdi ve herkes sudan hemen çıktı:P
Benimm örtmen olmuş gardaşım yavv hemide yüzme örtmeni:PP





Cuma günü tam havuza yeni girmişlerdi ki bir yağmur başladı iri iri dolu yağdı resmen bizimkiler havuzda hocalar; "yüzün, kimse çıkmasın" herkes nasıl yüzmeye çalışıyor yardımda yok bir gurup öğrenmiş zaten onlarda sorun yok,ama bizimkiler daha yeni, köpüklerle nasıl ayak çırparak ilerliyorlar görülmeye değerdi yani,biz çok güldük harika bir sahneydi:)

Çocukları fazla tutmadılar havuzda,yağmurun durmaya hiç niyeti yoktu çünkü,çocuklardan sonra kardeşim ve arkadaşı yağmur altında yüzme şovu yaptılar resmen...



Hafta sonu benim sınavlarım vardı,dört yıldır bitmeyen açık lise:(
Ben üç yıllık sistemdeyim,2008-2009 öğretim yılı sonunda bitiremeyenler dört yıllık sisteme tabi olacakları için kesin bitmesi gerekiyordu ve benim 15 krediye ihtiyacım vardı,ikinci dönem sınavında 14 kredi aldım ve tek krediyle mezun olmadım:(almam gereken 144 kredi ve ben 143 kredide kalmıştım,sonucu öğrendiğimde çok üzüldüm,hep dua ettim ek sınav olsun diye,rabbim dualarımı duydu sanırım ve ek sınav hakkı doğdu,ben tabi bu ek sınav başvurusunu son gün öğrendim Allahtan gördüm de başvurumu yaptım.Ders seçmeden önce mezuniyet şartlarını okudum,o güne kadar niye okumadıysam:S
veremedğim derslerden muaf olma durumu söz konusu,ama dil ve anlatım dan muaf olmak yokmuş kesinlikle başarılı olamak gerekiyormuş ve ben son dk öğrendim,çok şükürki ders seçmemiştim henüz,dördünden başrılı olmuşum dördünden başarısız.Yani bir kredi için 20 kerdilik ders seçtim ve dil ve anlatımdan dört ayrı sınava girdim.Üçü çok iyiydi,dördüncüsü çok kötü geçti ve soruları ve yaptığım cevapları hep not aldım ki kontrol edeyim,ama maalesef kontrol edemedim çünkü sınav sonu gittiğimiz alışveriş merkezinde unuttum:( artık beklemekten başka yol yok,Rabbim hakkımda hayırlısını versin,gönlümde olanı hayırlı eylesin inş.

Dün sınavdan çıktığımda baktım okulun kapısında iki kardeş beni bekliyorlar ,babalarından iizn almışlar ve bana süprz yapmışlardı çok sevindim onları görünce"hadi anne hep birlikte sinemaya gidiyoruz" dediler ve düştük sinema yoluna.



Önce yemek yedik,daha sonra abi kardeş eğlence merkezinde araba yarışı oynadılar, kâh eğlendiler,kâh tartıştılar...
Sonrasında hangi filme gitsek diye düşünürken Enes "Harry Potter ve Melez Prens"e girmek istedi ben Ömer onu istemedik,bizde "Buz Devri 3: Dinozorların Şafağı" isimli animasyon filmine girmeye karar verdik...

Bu arada Ömer'in bir sözü tarihe not düşülmeli diyorum ve hemen yazıyorum:)
Enes - Harry Potter altyazılı zaten iyiki sen gelmiyorsun Ömer.
Ömer - anne bizim film de üst yazılı dimi
Anne ve Enes -:)))



Filmi çok beğendik ana oğul çok güldük, abimizi beklerken şekilden şekile girdik çok sıkıldık,ardıdan her zaman ki gibi dönüş yolunda kucağımda uyudu Ömer...





Bir önceki hafta sonu öğleden sonra başlayıp akşam 6 da bitirdim canım arkadaşım Hafize'm için diktiğim elbise...

Diktiklerimi size göstermek beğnediğinizi söyleyen yorulmarı okuma çok hoşuma gidiyor bilginize:D

6 Ağustos 2009

Ömer Talha Mutfakta :P



Ömer Talha'nın mutfaktaki bir günü karşınızda sayın okurlar :P Sürekli bulşaıkları ben yıkayayım diye peşimde dolandı durdu son günlerde."Oğlum senin bana en büyük yardımın odanı toplamak,dağıtmamak" desemde nafile "yaa ama ben sana mutfakta yardım etmek istiyorum,sen hem bizim için çok yoruluyorsun sürekli mutfaktasın ne olur bir kerede ben yıkasam" (duygu sömürüsü had safhada:P )
"tamam oğlum, o halde bulaşıkları akıt ve makinaya diz" der anne.
"yaaaa ama anne yaa ben köpüklemek istiyorum ,hem şimdi çok sıcak ya makinada bulaşıklar kalırsa kokar"(pess der anne içinden :P) ve bulaşık yıkama maceramız başlamıştır sayın okur :P

Çok güzel ve itinayla bulaşıklar köpüklenir,Allah'tan çok bir şey yok; bir iki bardak, bir iki tabak, biri iki kaşık,anne de bu arada evde hasta yatmakta olan babamız için yemek yapmaya çalışmakta ve bir yandan Ömer'in yaptıklarını karelemeye çalışmaktadır...





O kadar itinayla yıkanır ki bir kere köpüklemek yetmez, sil baştan ikinci kez köpüklenir bulaşıklar adata parlatılır:P
Ömer bulaşık yıkarken arkadaşımın kızı Nilsu camdan bakar ki ömer bulaşık yıkıyor:
Nilsu:"Ne yapıyorsun Ömer?
Ömer:"Ne yapıyorum sence?"
Nilsu:Bulaşık yıkıyorusun"
Ömer: "e o zaman neden soruyorsun,önce bi kolay gelsin denir"
Nilsu:"ben demiyecem işte,ama bende evde bulaşık yıkıyorum ki"
Ömer:"napıyım,erkekler bulaşık yıkamaz demedin ama"
Nilsu:" neden, benim babamda annem hastayken yıkar ki hep"
Ömer:"iyi tamam hadi git artık ben iş yapıyorum burda"




Veee son, artık çok şükür sıra bulaşıkları durulamaya gelmiştir,yıkamakta gösterilen itina durulamada gösterilmez sadece suyun altında tutulup yerine yerleştirilir bulaşıklar:P



Ömer:"anneee sana bişey diyecem"
Anne:"söyle oğlum"
Ömer:"babam hasta ya hani"
anne:"eeeeeee"
Ömer"şimdi onunla ilgilenmemiz lazım"
Anne:"ilgileniyorum ya oğlum"
Ömer:"oğlunun elinden yapılmış tatlı yese hemen iyileşir biliyorsun dimi"
anne:"oğlunun elinden olacağına karısının elinden olsa olmaz mı (işi çözmüş bulunmakta bu arada anne istek geliyor ama ne istek:P)
Ömer:"yaa annecim yaa bisküvi tatlısı yapsam da babamda yese hemen iyileşir biliyormusun"
Anne"tamam ben yaparken sende bana yardımcı olursun işte"
Ömer"hayırr sen hiç karışmıyacaksın, sadece ben kendim yapıcam,sen başımda dur yeter"
Anne"Oğlum tek başına olmazzzzzzz"
Ömer:"annneeeeeeee ne olurrrrrrr,lütfennnnnnnnn"
Anne:"ama benim yaptığım gibi değil onu yapmana izin vermem, basit bir şekilde bisküvileri tepsiye dizip muhallabisini dökebilrisin"
Ömer:"oleyyyyyyyyyy,canım annem benim"


Önce puding paketi açılır,tencereye dökülür,ardından süt ilave edilir ve güzel bir şekilde çırpılır...



Sonra muhallebi pişirimek üzere aygaza konulur ve orada da karıştırılarak pişirmeye devam edilir(anne sadece bu evrede devreye girer ,altına tutmaması için karıştırmaya yardımcı olur)

Bisküviler borcama dizilir,üzerine muhalllebi dökülür,muhallebi bitene dek bu işlem tekrarlanır.Hiç bir şeyine anne karışmaz sadece fotoğraf makinası elnde sürekli fotoğraf çeker:D


Ve tatatataaammmmmmm karşınızda tatlımiz efenimmmmmmm,sadece Ömer'im yaptı anne hiç karışmadı :)





Tatlı yapıldıktan sonra buz dolabına yine Ömer tarafından konulur ve geçilir tencere başına, kaşıklar yalanır ,ardından kuzeni Kerem'le birlikte tencere dibi yalanıp yutulur nerdeyse:)Veee tatlı bittikten sonra Ömerin yüzü :)

Afiyetlen yenir,eline sağlık oğluşum:P

5 Ağustos 2009

Kandilimiz Mübarek Olsun !



Gün gelir hayatımızda her şey ters gider ,
Yüzümüz gülmez .
Ömür bir su gibi akıp gider ,
Elimizden bir şey gelmez .

İşte o zaman hatırlarız .
Bakarız gökyüzüne
Bizi görsün diye
Dualarımızda haykırırız
Bizi duysun diye

Halbuki o her yerdedir.
Darda kalınca değil ,
Zorda kalınca değil ,
İyilikte , güzellikte
Gecede , gündüzde
Aldığımız her nefeste
Biz O’nun eserleriyiz !

Zaman geçer ,
Bir kandil günü sabahında
Aklımıza sevdiklerimiz gelir .
Onların duasının kabulü bizim duamız olur .

Dualarınız kabul ,Kandiliniz mübarek olsun!


Allahım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle...


3 Ağustos 2009

SEN HİÇ AYNAYA BAKTIN MI AYŞE?



Geçtiğimiz günlerde köşe yazarı Ayşe Arman kendince yaptığı tespitleri yazmıştı gazetedeki köşesinde.Senai Demirci ise o yazılarına karşılık çok güzel bir yazı yazmış okumayanlar için paylaşmak istedim.Ayşe Arman gibilerine ise söylenecek o kadar çok şey varki ama Rabbime havale etmek en iyisi galiba,Allah ıslah eylesin...





SEN HİÇ AYNAYA BAKTIN MI AYŞE?

Hayırlı olsun, kariyerine bir çentik daha attın. Dizinin yeni kitabı zevkle okunuyor olmalı: ?Ayşe Tesettürde!?

Çocukluğumuzda dizi dizi okumamız beklenen Ayşegül?ü hatırladım birden. ?Ayşegül Tatilde?ydi ama ben yaz boyu fındık toplar, aralıksız inek otlatırdım. ?Ayşegül Paris?te?ymiş ama bizim köyün kızları kasabaya inip naylon çorap giymenin sadece rüyasını görüyorlardı. Ayşegül bizim köye hiç uğramadı. Uğrayamazdı. Bize hep uzak kaldı.
Meğer adı ?Ayşegül?müş sadece. Avrupa?lıymış. Tercümeymiş yaptıkları. Anadolu?daki hayatı bilse, hepimize tepeden bakarmış. Bir tatlı çocuk resmi olarak kitap kitap dolaşırdı Ayşegül. Aramıza pek inmezdi. Üstü başı kirlenmez. Saçı başı dağılmaz. Parasız kalmaz. Canı yanmaz. Dayak yemezdi. Sanki bütün dünya , Ayşegül?ün mutluluğu için seferberdi. Hiç hesap sorulmazdı Ayşegül?e. Dertsiz tasasızdı. Sıfır sorumluluk. Sıfır keder. Sıfır gam. Savaş görmüyordu Ayşegül. Yetim kalmıyordu. Babasını jandarma dövmüyordu. Anasının pişirecek bulgur bulamadığı olmuyordu. Ayşegül uçakta, Ayşegül trende ama bir türlü kendine gelemiyordu. Kendisiyle yüzleşemiyordu Ayşegül.

Çok şükür şimdi sen varsın Ayşe! Sen bizdensin. Bizim gibi giyiniyorsun. İsmailağa?da mini etekle dolaşabiliyorsun, ne güzel. Bone bağlayıp başörtülü kızlarımız gibi Ortaköy?de yürüyebiliyormuşsun. Haberim yoktu;?Ayşe Nihat?a Soyundu?dan sonra ?Ayşe Tesettürde?ye hazırlanıyormuşsun.

Sen de örtündün ha, Ayşe! Nasıl göründüğünü görmek için? Görüntünün nasıl göründüğünü göstermek için. Söyle bana Ayşe? Ne görüyorsun aynada? Gördüklerini bizden niye saklayasın ki? İşte sana çok sevdiğin ?açık?lık. Soyunmaya var mısın maskelerden? Sıyırmaya hazır mısın klişeleri omuzlarından?
?Örtünüş?ünü seyrederken aynada, ?İşte soyunmak kadar tahrik edici bir yol daha buldum!? diye sevinmiyor muydun içten içe? Yüzüne doladığın eşarpla, göz altını süslediğin ?kalem?le bir kez daha inşa ediyor değil miydin yazdıklarından çok yaptıklarıyla gündemi işgal etmeyi uman ?gazeteci? kimliğini? ?Hay aklınla bin yaşa!? kurnazlığı değil miydi yüzüne bulaşan muzip gülüşlerin nedeni? ?Önce ben keşfettim bunu!? yollu zaferin değil miydi fotoğraflarının her karesinde dolaşan bitmez tükenmez neşenin kaynağı?

Bak, aynada kim var Ayşe?
Aynada ?tahrik edici? bir fikri herkesten önce uygulamanın açıkgözlülüğü ile zevklenen bir cin fikirli örtünüyor. Aynada gündemi üzerine çekeceğini bilen, cesaret gösterme gösterisinin sahnesine bir kez daha alkışlanarak çıkacağı an?ı ustalıkla hazırlayan bir köşe yazarı ?sansasyon gazeteciliği?ne soyunuyor. Aynada, kendi ülkesinden, kendi cinsinden, kendisi gibi düşünebilen, kendisi gibi hayal edebilen, kendince doğup kendince yaşayan, kendince sevinebilen ve üzülebilen sahici insanların kılığına oyun olsun diye girerek, komiklik yapmaya hazırlanan bir palyaço boyanıyor.

?O cin fikirli? örtünürken, o cesaretliymiş gibi yapan gazeteci soyunurken, gönüllü komik palyaço boyanırken, sen neredeydin Ayşe? Sen neredeydin?
Gözlerinden kaçırdığın gözlerinin içine bak şimdi. Bak, nasıl da üste çıkıyorsun. Bak, nasıl da alçakgönüllülük görünümlü bir gurura düşüyorsun. Çok sevdiği işini uğursuz bir Hürriyet haberiyle, Uğurlu bir Kanal D ihbarıyla bir kenara bırakmak zorunda kalan, üzerinde dolaşan iftiralar yüzünden konu komşuya, çocuklarının yüzüne bakamaz olan, çocukları bile orda burada aşağılanan gerçek mağdurları, egzotik malzemelere indirgediğini görüyorsun değil mi? Onların kıyafetini giymek kolay. Sende onların yakıcı hüzünlerini, sessiz öfkelerini, belli etmedikleri çaresizliklerini kuşanacak bir kalp var mı? Onların kılığına girmek çok mu zahmetli? Sende onların kırgınlıklarıyla kanayacak bir kalp var mı? Sende onların suskun sabrını hiç şikayetsiz taşıyacak niyet var mı?

Varsa eğer-ki vardır-kalbine değdir dilini de; senin kadar zeki, senin kadar eli kalem tutar olduğu halde, senin kadar âşık olabildiği halde, üniversite kapılarından yüz geri edilen, aşağılanan, dışlanan gencecik kızların kalplerindeki üşümeyi hiç olmazsa yalamaya niyetlen vanilyalı dondurma gibi?
Onların adı da Ayşe? Onlar kendileri gibi giyinmeyen ötekilerin kılığına girmeye, ötekilerin de insan olduğunu unutmaya, ötekilerin varlığını bir karikatür gibi güldürü malzemesi yapmaya hiç heveslenmediler, heveslenmeyecekler. Sen onları malzeme edebilirsin, onlar seni malzemeleri etmeyecek.

Sen de biliyorsun ki, tesettürlülük gerçek bir durumdur, sahici bir tercihtir, ciddi bir konumlanmadır. Mini eteklilerin, blucinlilerin, bikinililerin, göğüs dekoltelilerin elindeki seçeneklere, önündeki denemelere, aklındaki adaptasyonlara kapalıdır. Senin çarşaf giyermiş gibi yapma hakkın var. Onlar bikiniliymiş gibi yapmazlar. ?Senin tarikata girmiş numarası çekme yetkin var. Onlar ?Bir de soyunayım bakayım, nasılmış soyunmuşların hali?? denemesini yapmazlar. Sen yaşamından yobaz dindar kılığında yürüme payı çıkarabilirsin. Sen onların kılığına girebilirsin. Ama onlar seni, senin kılığına girerek karikatürleştiremezler, madara edemezler. Kabına sığmayan Hürriyet yazarı kılığında Hürriyet Tower?da yürüyemezler. Senin başına dediğim dedikçi bir özne kesilip, oraya buraya çekiştirdikleri bir nesneye çevirmezler. İnsan olan herkesi biricik bir özne olarak bilirler.

?Mahalle baskısı? görmek istiyorsan, yorulmana gerek yok. Daha mahalleye çıkmadan icat ettiğin ?tesettürlü Ayşe?ye bakışına bir bakabilirsin. Ayşe ve Ayşe?nin patronlarının gözünde, başörtülü, tesettürlü ya da dindarlar; kılığına girip eğlenilen, maskesi takılıp komik olunabilen, egzotik değerine hürmeten numuneleri korunan, folklorik özellikleri hatırına saygı gören, nadir bulunur birer ?yaratık? gibi. Görebiliyor musun kendi gözlerinin içindeki?baskı?yı? Nasıl da dilediğince oynayabileceğin bir ?malzeme?ye preslediğini fark ettin mi senin gibi insan olanları?
Onlar senin elinin erişemeyeceği, dilinin değmeyeceği, tanımsız çilelerin vakur ?özne?leridir, Ayşe. Başına bone doladın diye onların başına gizli tahkirler dolayamazsın. Onlar, senin tepeden bakarken gözünden kaçırdığın suskun sabırların asil kahramanlarıdır, Ayşe. Senin ?Reina?da başörtülü- Fatih?te mini etekli? ayırımcılığına itibar etmeden, minilisiyle, çarşaflısıyla, blucinlisiyle, kol kola, kardeşçe yürürler. Onlar, açığı kapalısıyla, tarikatçısı, laikiyle, günahkârı, günahsızıyla her insanı yüreğinden kavrayan eşsiz merhamet pınarının onurlu sâkileridir, Ayşe. Seni de beni de pınar başında beklerler. Allah?ın rahmetini ceplerine saklamazlar. Senden merhameti esirgemezler. Kötülüğe karşı kötülük üretmekten sakınırlar. Misilleme peşine düşmeyi imanlarına yakıştırmazlar. Sen bağırdın diye sana bağırmazlar. Her sabah ?aşağılanmanın da aşağılamanın da uzağında kalmak? üzere yola çıkarlar. Onları öyle kılıkla kıyafetle taklit edemezsin, Ayşe! Başörtüsü hepsi değildir onların; birinin kılığına girince hepten o olamazsın. Hepsi başörtülü değildir onların; birinin kılığına girince hepsi olmazsın.
Bak ki, Dubaili görünümlü kızlar olarak, fosfor gibi parıldayan elbisenle göründüğün Raina korumalarının acınası görüntüleri için dakikalarca kıkırdanmışsınız. Peki ya, başı örtülü görünmedikleri halde, hiç kimsenin görmediği orucunu, kimselere göstermeden tutan kızların varlığını çok gören patronların zalimce görüntüleri için sızlanma borcun yok mu?

Gördün mü ettiğini? Nasıl da insanın sınır konulmaz kimliğini başörtüsüne hapsediyorsun? Nasıl da bir insanın üniformaya sokulmaz biricikliğini tek düzeleştirip ezmeye kalkıyorsun?

Nasıl da ?tesettürlü Ayşe? olarak orada olabiliyorsun Ayşe? Tesettürlü Ayşe?lere bir irtica manşetiyle ülkelerini dar getirenlere, tesettürlü Ayşeleri sınavlarda bir kenara itenlere ses çıkarmayan Tower sana niye ses etmiyor Ayşe?
Seninkiler plazalarının en yüce katlarına, Tower?larının pek mutena köşelerine, sabah programlarının özellikle Cuma?lı günlerine, ?Biz de dindarız, ayol!? diyebilme iktidarını ele geçirebilmek için, eğlenceye yeni bir çeşni katmak için, tartışma programını kızıştırmak için ataçlıyor değil mi başörtülüleri, dindar eskisi yazarları, çarşaf ısrarcısı ablaları, yobaz söylemli amcaları, ekran meraklısı ?ulema?ları?

Aynaya bir daha bak, ?tesettürlü Ayşe?! ?Tesettürlü Ayşe? olmayı akıl ederek aldığın ?Aferin?leri işitirken kalbini yokla? Sana örtünme özgürlüğü tanıyan medyanın, başörtülü yazarı, ?İslamcı? konuşmacıyı, ?hoca? programcıyı mevsim salatasına ?maydanoz? olarak aşağıladığını çok iyi görebilirsin. Patronunun ?tesettürlü Ayşe?yi, sahiden tesettürlü Ayşelerin magazinini yapacak, sahiden çarşaflı Ayşeleri alaya alacak fırsatçı olması koşuluyla kabullendiğini görebilirsin.
Tesettürlü Ayşe?ye sadece?hizmetli? olarak görünmesi ve ?dine de saygılıyız? görüntüsüne hizmetçi olması şartıyla tahammül edilir Tower?da.

Görüntü hepsi, Ayşe.. Görüntü?
Hadi ,beni de senin ?olay yaratma?na katkıda bulunan saflardan, toy tepkicilerden say da, yok say söylediklerimi. Hadi beni de senin gibi, senin yanında, senin karşında görünme heveslisi aşağılık komplekslisi ?yazarımsılar?dan biri san da, boş yere söylenenlerden say beni. İş olsun diye yazılmış bil yazdıklarımı da, keyfini bozma. Siyasal söylem bahanesinin, polemik yapma hevesinin, ?yine tepkilerini çektim!? keyfinin ardına saklayabilirsin kalbini.

Aynada gözlerinin içine bak da söyle Ayşe! Kendinden de saklayabilir misin kalbini?