30 Temmuz 2011

Oğluşumm iyileşir ve muko sahalara geri döner:P




Merhabalar,Başlıktan da anlaşıldığı gibi oğluşum iyileşti çok şükür ,gergin bir on beş gün geçirdik fakat sonucun güzel olması tüm yaşadıklarımıza değdi...İlk fotoğraf karemiz hastalığının ilk günlerinde yataktan çıkmadığı dönemlere ait,yemeğini bile oturduğu yerde,yattığı yerde oda zorla ne isterse onu ve çok az yiyordu.

Çok şükür ki operasyona gerek kalmadı yüzünde izler var fakat bunlarda zamanla geçekmiş,altı ay boyunca sürekli kullanacağımız bir krem ve güneşe çıkmadan önce mutlaka güneş kremi kullanacağız,mr sonucu temiz çıktı çok şükür ama halen olay gününü hiç bir şekilde hatırlamıyor,sadece olay anı değil olay günü tamamen silinmiş,bilinçaltı hatırlamak istemiyormuş,çok korktuğu için olabilir dedi doktor çünkü fiziksel bir şeyi yok rabbime binlerce kez hamd olsun....





Yine ilk yataktan kalkıp da bende bilgisayarda oyun oynayacağım dediğinde nasılda sevinmiştik,şimdi yine rutine döndü her şey,"Ömer çok fazla oturdun yeter artık" demeye başladım bile çoktannnnn:)) Varsın otursun sürekli pcde varsın sürekli tv izlesin valla artık çok da umrumda değil yeterki sağlıklı olsun yeterki hiç bir şeyi olmasın....




 Oğluşumun ilk ayaklandığı dönemlerde onada moral olur düşüncesiyle annemlerle pikniğe gittik,ama beyimiz bakmışız ki bir anda tek başına oturuyor bakmışız tek başına bir ağaca dayanmış dikiliyor,bazende kuzenleri ile oynuyor,hep yüzündeki yaralarla ilgiliydi sanırım ve birazda ilgi çekmekti amacımız:) yine diyorum ya çok şükür geride kaldı hepsi,binlerce kez şükürler olsun rabbime....




Piknikten kareler üsttekilerde,sol alttaki fotoğrafta soldan sağa kardeşlerim küçükten büyüğe dizilmişiz altı kardeşiz ben en büyükleri otuz sekiz yaşında en küçüğümüz ise yirmi yaşında maşallah annem iyi çalışmış:)Çok kardeşli olmak çokk güzelll kız kardeşler ayrı bir güzel,fakat ben asla cesaret edemem bu kadar çok çocuğu büyütmeye,iki tane yeter dimi ama:)







Üstteki fotoğrafta da erkek kardeşlerim kız kardeşimi birden yakalayıp tepe bir yer vardı oraya çıkarırlarken,aslında bundan öncesi beni kaptılar aynı şekilde ben nasıl çığlık çığlığa bağırıyorum korktum düşürecekler beni nede olsa kilolu ablaları vardı:P Sahilde ki herkesler bize bakıyormuş o anda,ama çok eğlenceliydi orası ayrı....








Başlıkta yazdım ya "muko sahalara geri döner" diye,genelde buraya çok fazla yansıtmıyorum ama facedeki arkadaşlar bilir benim çok gezdiğimi genelde hiç bir etkinliği kaçırmadığımı,Rafet el Roman konseri vardı ve ben tabi ki oradaydım ve ilk sıralardan izlemek çok güzeldi,ayrıca konserden önce BİN ROMAN BİN KEMAN gurubundan sahneye sığdıkları kadarı ile keman dinletisi yaptılar ve çokk güzeldi ,bu konu ile ayrıntılı haber ve keman dinletisi dinlemek isteyenler buraya lütfen...







Yine başka konserdeydi bu muko ve oğlu Ömer ve çok sevdiği arkadaşı Ayşegül,kızı Nilsu ve yeğenim Ahmet Faruk,Büyük oğluşum tatilde olduğu için aramızda yoktu,beyefendi büyüdü ya artık ilk kez bizsiz arkadaşları ile tatile çıktı,neyse ki hayırlısı ile gidip geldi....Fanta festivalindeydik Manga ve Tarkan vardı...Sırf Tarkan için gittim aman Allahım nasıl kalabalıktı elli bin kişiden bahsetti gazeteler,ama  süperdiiiiiii Tarkannn gerçekten dünya starı...


   

Veee son paylaşımımda yine benle ilgili geçtiğimiz hafta o sıcaklarda üç gün boyunca İstanbul'a gittim geldim derdim neydi derseniz iğne oyası semineri vardı ,kendimi geliştirmek istedğimden öğrenmediğim işleri öğrenmek istiyorum çokda güzel geçti sertifikamı da aldım,Belki bir çoğunuz bilir DERYA ŞAHİN EL SANATLARI MERKEZİ var ,Derya hocamın sayesinde Ankara Bel-mek ten gelen çok değerli Semahat Tamtürk hocamızdan güzel şeyler öğrendik,iki ayda bir düzenlenecek bu seminer ve bende kısmetse katılıp kendimi daha çok geliştireceğim.

18 Temmuz 2011

Kötü Bir Kaza :(





Merhaba
Haziran sonu itibarı ile işim bitti üç aylık uzun bir tatile girdim,yani artık işssiz bir ev hanımı var kaşınızda:P on gün boyunca temizlikler yapıldı ev parlatıldı,kış boyu yüzeysel yapılan temizilikler den sonra gerçekten parladık:P


Geçen hafta pazartesi günü akraba günü bendeydi yaklaşık otuz yedi kişiyi ağırladıktan sonra salı günü Ömer Talha'm bisikletten düştü:( Önünede arkadaşımın kızını almış bisiklet sürerken taşa takılıp takla atarak yüz üstü yere çakılması sonucu sol yanak derin sıyrıklar içinde:( 


Yavrumun o halini görmek berbattı çok kötü bir durum yanak tamamen kan içinde ve sürekli "bismillahirrahmanirrahim" ve "Allahım bu bir rüya olmalı" diyen bir oğluş ve abartısız sürekli tekrarlandı bu sözler hastaneye gidene dek.Olayın nasıl olduğunu hatırlamıyor işin kötüsü son dört ay olan olayları da hatırlamıyor ,çekilen temografiler röntgenler ve bekleme süresi çok kötüydüü çokkkk:( Abisini gördüğü an "sen ne zaman Bolu'dan geldin" demesi koskocaman delikanlımı ağlatmaya yetti ben zaten bitmiş durumdayım,bana "sen ne zaman işten geldin neden işte değilsin" şeklinde sorular ,Allahtan bizi tanıyordu ve adreslerde telefonlarda sorun yoktu sadece son dört ay silinmiş gibiydi,ne karne aldığı gün ne pikniğe gittikleri
 gün hiç ama hiç bir şey yoktu.


Mide bulantısı,baş dönmeleri ve üstelik uyumaması gerekirken sürekli uyumaya çalışması beni çileden çıkarıyordu kesin bişeyler çıkacak gözüyle sonuçları bekler olmuştum o anlarr çok köttü rabbim kimseye yaşatmasın:( Belki yüz bin defa veya iki yüz bin defa artık sayısını bilmiyorum "bana ne oldu" şeklinde sorması sabırla cevaplarken daha saniyesinde aynı soruyu tekrarlaması da işin ciddi olduğunu düşünmeme sebep olmuştu.Bu soru akşama kadar devam etti cevapladığım anda unutup tekrar soruyordu,akaşamada yüzünde ki  sargıların ne işi olduğunu yüzünde sormaya başladı yüzüme ne oldu demeye başladı bu seferde:(


Neyse ki sonuçlar temiz çıkmıştı ve rahatlamışmıydım hayır tabiki neden hafıza kaybı vardı,ve üstelik doktor bunun ne kadar sürede geçeceğini bilmediğini beynin hasar gördüğünü bekleyip göreceğimizi söyledi,yüzündeki yaralar içinde plastik cerrahla görüşmemiz gerektiği söylendi zira ağırdı yaraları:( Çok şükür iki günde hatırlamadığı her şeyi hatırladı,sadece olay gününü hiç hatırlamıyor,sanırım oda  bilinçaltı hatırlamak istemediğinden, bakalım kontrole gittiğimizde doktorumuz ne diyecek bu duruma.


Plastik cerrah şimdilik bir tedavi uyguluyor tedaviye cevap verip vermemesine göre operasyona karar verilecek,üç gündür evde kendim yapıyorum pansumanını çünkü ılık su  ve sabunla yıkanması gerekiyormuş yaranın her gün, sanki kapanıyor gibi yaraları inşş kapanır ve operasyona gerek kalmaz.


Zaten çok hassas olan oğluşum  tamamen alıngan oldu,en ufak bir şeyi kafasına takıp kendini uykuya verebiliyor,konuşkan hiç susmayan biri iken zor cevap veren biri haline gelebiliyor kolayca.Yüzünün geçmeyeceğini,çok çirkin olacağını onu kimsenin sevmeyeceğini düşünüyordu,onu ikna ettim sanırım ama bi yerlerde eksiklik var ki en ufak bir şeyde psikolojisini bozabiliyor.


Hastanedeki pansuman sırasında yüzünü görmek isteyince doktorda gösterdi anında kötü oldu baş dönmesi ve uykuya verdi kendini arabaya kadar tekerlekli sandalye ile getirdik,tüm günü uyuyarak geçirmişti o gün.Bir gün de pansuman dönüşü evdeki eksikler için markete girdik zorla onuda indirdik arabadan açılır belki diye "ne istersen söyle de alalım "dedik "tek bir şey istiyorum" dedi "söyle hemen "dedik " iyileşmek istiyorum,onu da alabilirmisiniz " demesi bitirdi bizi:((( Sanırım destek almak şart...

26 Haziran 2011

Karneler ve Doğum günü



   Merhabalar diyerek başlayalım bakalım bu yazımıza klavyemden ve yüreğimden neler dökülecek a dostlar:)     Bildiğiniz gibi yaz geldi ,okullar kapandı karneler alındı,doğum günü kutlandı ağlandı sızlandı  neredeyse haziran sonuna geldik bile.
     Yazacaklarımın özetiydi yukarıdaki paragraf:) Ömer Talha'm beşinci sınıfa geçti bu sene,birinci dönem karnesinde iki üç iki dört vardı ,karneyi aldığı zaman çok üzüldü takdir alamadığı için ama dersler başlayınca yine aynıydı derslere karşı,tamam ödevlerini benim hatırlatmama gerek kalmadan yapıyordu ama o kadar işte fazladan çalışma yoktu hiç.Neyse okulların kapanmasına yakın e okuldan notlarına bakıyorum oda yanımda  baktik ki üçler dört olmuş dörtler de beş çok sevindii tabiri cazise uçtu havalara "görsün bakalım halam da Ömer'den nasıl adam olurmuş,Ömer okumazmış ya görsün karnemi de anlasın Ömer'den adamda olacak okuyacak da Ömer" ben şaşırdım üzüldüm "ne diyorsun oğlum " dediğimde "birinci dönem halamın dediklerini ne çabuk unuttun ben unutmadım buda kapak olsun halama " dedi şaştım kaldım,nasılda üzülmüş nasılda dert etmiş kendine yavrum,bilinçsizce yapılan bir konuşma karşısında hırslanması belki güzel karşılanır bazılarımız tarafından ama benim hiç hoşuma gitmedi bu durum yavrum nasılda içine atmış ki o ana kadar bana hiç bir şey söylemedi ne zaman ki karnesinde ki notları gördü o zaman dedi.
     Nese karne günü teşekkür aldığını görünce çok ağlamış yavrum,eve geldiğinde de abisine gösteririken karnesini yine ağlamış Allahtan ben gelene kadar sakinlemişde yoksa beraber ağlardık kıyamam ben yavruma. 2 puanla takdiri kaçırmış "Kerem(amcasının oğlu) 85 puanla takdir alıyorken onunda iki dördü var ben 83 puanla takdir alamadım" dedi durdu günlerce...
   Gelelim Enes'e teşekkür de yok takdirde yok ama sınıfını geçti şükür seneye lise son  asıl sıkıntılar o zaman başlayacak üniversite derdimiz başlıyor bakalım hayırlısı...










Yakışıklı oğluşum benim geçtiğimiz günlerde 17 yaşını doldurdu 18 yaşına bastı artık kocamn bir delikanlı oğlum var ergenim oldu delikanlı.Ona bakınca ancak anlıyorum günden güne yaşlandığımı yoksa ben daha 18 imdeyim de ortada yadsınamayacak gerçek var tam karşımda 18 lik delikanlım:)
  Evde küçük bir kutlama yaptık beyimize sonra oda o gece arkadaşları ile çıktı artık delikanlı yaa bize takılır mı:P


18 Haziran 2011

Babamsız Babalar Günü



      Babası sağ olanlar için ne güzel bir gündür babalar günü ,oysa benim gibi babası  asıl vatanında olanlar içinse en acı günlerdendir,her yerde babalar günün hatırlatan reklamlar almış başını gitmektedir,bilmezler mi ki babası olmayanların nasıl üzüldüklerini,nasıl içlerinin yandığını,her baba kelimesinde ciğerlerinin parçalandığını...
      Tam tamına iki sene seksen altı gün oldu babamı görmeyeli,sıcaklığını hissetmiyeli,sesini duymayalı...Nasıl acıdır ki bu; gün geçtikçe çoğalan,özlemi yıllar geçtikçe çığ gibi büyüyen...
       Babam!  ince düşünceli,nazik,kıymet bilen,değer veren,adamlığın tüm vasıflarını taşıyan iyi insan adam gibi adam yegane varlığım seni ne çok özledim bilsen.Bahçemizde ki kiraz ağacındaki kirazlara dokunurken sanki seninleymiş gibi hissettim geçenlerde ,nede olsa sen ekip büyütmüştün,tüm ağaçlarımız gibi kiraz ağacımızı da.Sensiz nasılda boyunu bükük  tüm ağaçlarımızın tıpkı bizim gibi.O bahçeye her girdiğimde helede yaz aylarında sanki seni görecekmişim gibi heyecana kapılıyorum,çünkü her gelişimde bahçede olurdun,bazen her gün üst üste gelsem bile sanki aylardır görmüyormuş gibi "ooo kimler gelmiş hoş geldin kızım" diyecekmişsin gibi...O sesini duymak için seni bir kerecik görmek için neler vermezdim.Elindeki hortumla bahçeyi sularken geldiysem yanına mutlaka beni ısalatırdın "yapma baba" dedikçe daha çok koştururdun peşimde bense çocuk gibi zevk alırdım bu durumdan.Hele ki yine bahçemizdeki salıncakta beni yakaladın mı ,nasılda havalara uçururdun,ben "yeter artık babam" dedikçe daha çok sallardın,bilseydim gün gelecek erkenden aramızdan ayrılacağını hiç yeter dermiydim:( Çok sinirlendiğimi bildiğin için yemek yerken özellikle çok şapırdatarak yerdin ki beni kızdırmaya uğraşırdın bende kızardım sana,bilseydim hiç kızarmıydım.En son hastalanmadan önce evimin badanasını sen yapmıştın,halâ öyle duruyor biliyormusun babam ? Tüm duvarlarda senin ellerinin izi kokusu var sanki,kıyamıyorum o izleri yok etmeye.En son senin için yaptığım sütlacı ne çok beğenmiştin,keşke sağ olsaydın da yeniden  yiyebilseydin...
      Biliyorum ki keşkeler seni geri getiremiyecek ve yine biliyorum ki Allahıma çok şükür sana karşı  hiç pişmanlığım yok,sadece tek pişmanlığım sana daha çok sarılmayışım seni daha çok öpmeyişim.Umuyorum sen gerçek vatanında mutlu bizse sensiz yaralı.Biliyor musun babam baba demek çok zor artık çünkü cevap verecek kimse yok :(

1 Haziran 2011

Kitap Fuarı ve Ebru...




Yoğun ve yorucu ama bir o kadar da eğlenceli geçen günlerden sonra kocaman bir merhaba diyerek sevgi ve selamlarımı gönderiyorum sayın okurum ve sevgili arkadaşlarım:)
İki ilçe sergisi,bir yerel sergi ve ardından da genel sergimizi atlattıktan sonra yine karşınızdayım:) Dört haftadır hiç tatil yapmadım yoruldum öldüm bittim ama ayaktayım hâlâ:) Bizim işimizin de yorucu geçen kısmı sergilerimiz fakat sergilerimiz olmazsa da emeğimizin karşılığını görmek zor olur işte böyle bir durumda güzelcene sergilerimizi yaptık çok şükür.

Bu arada Kocaeli'nde üçüncüsü düzenlenen kitap fuarı oldu geçtiğimiz günlerde,çok güzeldi açıkçası,bir gün öğrencilerimi de alıp kitap fuarına gittik,verilen süre bana yetmediği için bir arkadaşımla biz daha fazla kaldık ve üç saat sonunda henüz tam anlamıyla gezemediğimiz stantlar vardı fakat elimiz kolu dolu olarak geri döndük
Oradaki coşkuyu görünce helede gençlerin ilgisini görünce umudum arttı ,inş okuyan gençliğimiz olacak buna inanmak istiyorum...Bu yıl yapılan bir araştırmada Türkiye'de en çok kitap okunan iller arasında İstanbul,Ankara ve İzmir'den sonra Kocaeli'nin gelmesi çok sevindirici ve  kitap fuarlarının büyük katkısı  olduğunu düşünüyorum...




Büyük şehir belediyemiz üzerine düşen görevi layıkıyla yapıyor,imkanları sağlıyorlar yeter ki bir şeyler için çabalansın.Açılış günü İzmit'in yürüyüş yolunda dünyaca ünlü yazarların canlı  maketleri kitap okudular gün boyu,Sabah erkenden işe ve okula gidenler, İzmit yürüyüş yolunda bir sürprizle karşılaştı. Her gün gittikleri yolda tarihi çınar ağaçlarının dalları  kitaplarla doluydu. Önce şaşıran vatandaşlar, daha sonra kitapları aldı. Ayrıca, yürüyüş yolu boyunca ünlü yazarların, canlı maketi de yerini aldı. Yazarlar, kitap okuyarak vatandaşları selamladı.
Ayrıca, kitaplardan oluşan bir kıyafet giyen kitap adam da etkinliğe katıldı. Kimisi kitap adamın üzerindeki kitapları okudu, kimisi ise el sallayarak sevgisini dile getirdi.









Veeeeee gelelim bana üstteki fotoğrafa bakınca belkide bir çoğunuz ne yaptığımı anlamışsınızdır,evett bir bu eksikti bunda el attım sonunda sayın okuyucum:)


Ebru yaptım ebruuu:) Bir işi yaparken bu kadar mı zevk alınır,çok ama çok zevkliydi,ilk kez yapmama rağmen orada bulunan hoca elimin yatkın olduğunu bunu geliştirmem gerektiğini söyledi ve beni tebrik etti,Çokk keyif aldım çokkkkk.Tek üzüntüm koskoca sekiz ayda karşı sınıfımda ebru yapanlar olmasına rağmen kokuyor diye sınıfa hiç girmedim şimdiki aklım olsaydı her fırsatı değerlendirir ebru yapımının tüm inceliklerini öğrenirdim.Ama Allah kısmet ederse önümüzdeki dönem hiç bir fırsatı kaçırmayı düşünmüyorum ve bu işi öğrenmek istiyorum...




19 Mayıs 2011

Sergi 2 :)



Evettt ikinci sergimizi de bitirdik ama ben bitmek üzereyim orası ayrı.İki hafta üst üste sergi ser topla, çok yoruldum hafta sonları bile evimde olamıyorum.ama tatlı yorgunluklar bunlar,sonuçları çok güzel olunca yorgunluğa değiyor...Yedi aylık ektiklerimizi biçme zamanları şimdiki zamanlar,yorgun ama keyifli,yorgun ama huzurlu,yorgun ama mutlu,yorgun ama başarılı...Üç kurs merkezi bir arada yaptık sergimizi ,ama çok şükür ki her şey uyum içinde geçti ve sonuç mükemmeldi,çok beğenildi gerek merkez tarafından gerek gelen konuklarımız tarafından....Giyim,mefruşat,makine nakışı,iğne oyası,ahşap boyama,takı tasarım,resim,had,ebru,kuaförlük gibi el sanatlarının yanı sıra muhasebeden stepe,ingilizceden arapçaya kadar bir çok dil kurslarında hizmet verilmektedir,buda dip not olsun dimi ama:)




Kursiyerlerim ve Büyükşehir belediye başkanımız ile...



                             Açılıştan sonra kızlar yerinde durmadılar doyasıya eğlendiler yedi ayın acısını çıkardılar...Akşama kadar ayakkabıların içinde sıkışan ayaklarımızı rahatlattığımız anlardan biri:))



Bundan sonraki fotoğraflarda kursiyerlerimin diktileri var sırada:) 
















8 Mayıs 2011

Sergimiz ve Anneler Günü


Evetttt çok şükür bu senenin ilk sergisini bitirdik,geriye kaldı üç sergimiz hayırlısı ile onları da bitirdik mi zaten bu senenin sonuna da gelmiş olacağız ve benim için sezon kapanacak...Bu yıl ilk defa gerçekleştirilen yeni bir yöntemle ilçe sergileri adı altında birleştirilmiş sergiler yapılmasına karar verildi,ilk sergimizde üç Ko-Mek merkezi bir arada yaptık,yerimiz çok küçüktü üç merkezin sergisi olunca branşlara ayrılan yer haliyle çok az oldu ama benim şansım mankenleri kullanmış olmamdı ve giyim olarak bir tek ben vardım o büyük bir şanstı benim için zaten yer küçük birde diğer kurs merkezlerinde giyim bölümü olsaydı nası olurdu bilemiyorum... Bu hafta yine sergimiz var,sonra genel sergi,daha sonra tekrar kendi kurs merkezimizde yapacağımız yerel bir sergi daha ,bol koşturmacalı günler var önümde aynı zamanda yoğun ve yorgun ve stresli hayırlısı ile atlatalım inş...
Üç merkezin bir arada yapmasından dolayı bazı sorunlar yaşadık,özellikle birini tanıdım ki ben ömrümde böyle bir insan görmedim,yüzümüze gülen, arkamızdan onca yalan dolan çeviren iki yüzlü çıkarcı riyakar insanlardan rabbim muhafaza eylesin inş,biraz tatsızdık ama insanlar ne kadar kötüleşirse kötüleşsin ben hep çıkarsız,yalansız sade ve düz biri olacağım. Ama keşke masallardaki gibi olsaydı dünya, keşke bu kadar bencil, yalancı,çıkarcı, acımasız insanlar olmasaydı...

 Bunun yanısıra  beğenilmek yapılanların karşılığını almak harika bir duygu,herkes çok beğendi kursiyerlerimin yaptıklarını, bir çok insan hazır mı bunlar diye sordu ki hazır olan kıyafetleri neden sergiliyelim ki:) Övgü ve beğeni dolu sözleri duymak ,senenin başında makinada düz dikiş dahi yapamayan kursiyerlerimin diktikleri abiye kıyafetlerin beğenilmesi anlatılması güç duygular yaşattılar bana.

Bundan sonrası sergi günümüze ait bol bol fotoğraflar,iyi seyirler:P

Bu yazıyı okuyan,yorum yazan tüm anne arkadaşlarımın anneler gününü kutluyorum...














1 Mayıs 2011

Küçük hanım,mim ve kıyafetler...



Çokk uzun zamandır video eklemedim canım çok feci video eklemek istedi:)) Ne demekse neyse efenim siz bakmayın benim böyle konuşmalarıma bir başlasam cıvığını çıkarırım,kendimi tutmasam varya ohhoooo kimbilir nasıl şeyler yazacağım da boşver muko diyorum sakin ol her yerde her şey söylenmez yazılmaz bunu öğretmedi mi büyüklerin sana, sonra muko'nun içinde ki ufaklık çok iyi söz dinliyor ve hanım hanımcık bir kız oluveriyor:) Belki zamanla içimde ki söz dinlemeyen asi muko'yu da tanıtırım size:P
Neyse efenim bu kadar gevezelik yeter dimi ama sayın okur:P ? Gelelim videomuza,içindeki küçük hanım benim cadı,bilmiş ,çokk tatlı,çok akıllı çokk çalışkan yeğenim Aysima...Üzerindeki elbiseyi ben diktim asıl mesele sizlere elbiseyi göstermek yoksa Aysima'nın dansını değil yani haberiniz olsun bak küserim yoksa ,çok güzel dans ediyor, yok çok tatlıymış yorumları yok ona göre,diktiğim elbiseye yorum yazın olar mı:) :P



Aslında hanımefendi çok süslüdür ,yok saçları çok kötüymüş, yok ben onu neden videoya çekmişim,yok ben şimdi kesin faceye eklermişim,dedi durdu çok bilmiş kızımız,ahh ahh garibim face ne yazar bloguma bile ekledim yavrucum benimm:)Hee tabii birde Videoyu izlerken arada duyacağınız cırtlak ses bana aittir sakın korkmayınız baştan söyliimde:)


Yine bir mim var sırada biliyorum habire mimlerle karşınıza geliyorum ama napıyımm yaa seviyorum ben bu mim olayını,üzerinden zaman geçtiği içinde kimseyi mimlemiyorum,ama bundan sonra tek bir mim kaldı onu yazarken bende mimleyeceğim efenim büyük bir zevkle hemide:)

Yine yeniden sevgili Ülkü tarafından mimlenmiş bulunuyor ve kendisine teşekkür bir borç biliyorum:)

1.En çok sevdiğiniz yemek nedir ?
aslında yemek çok seçemem,zaten halimden de bellidir bu boğazıma düşkünüm maalesef ya,ama en çok en çokkk annemin yaptığı kara lahana yemeği yanında mısır ekmeği ve turşu kavurması birde yine annemin yaptığı boşnak böreği,bunlar için ne diyetler bozdum bilseniz:) 

2.En çok beğendiğiniz  telefon markası nedir ?(Fotoğrafını koyun :) 
Öyle çok telefon takıntım yoktur kendi telefonumdan memnunum severek kullanıyorum



3.Eğer yurtdışına çıkma fırsatınız olsaydı nereye gitmek isterdiniz?
İlk önce ülkemdeki görmedğim her yeri görmek sonra yurt dışı olurdu ancak,oda ilk önce kutsal toprakları görmek isterdim
4.Hayatınızda enstürman çaldıysanız o nedir? Eğer çalmadıysanız en çok çalmak istediğiniz enstürman nedir ?
Hiç çalmadım bende bu güne kadar enstürman,en çok çalmak istedğim ney dir...
5.Hayatınızda en çok derdinizi dinleyen size ortak olan size yardım eden birkaç kişi söyler misiniz :)
İlk önce kız kardeşim,Ayşegül ve Aydanur sonra çokk sevdiğim Selom var,birde yine oturduğum yerde komşum olan hemde arkadaşım Ayşegül var daha ne olsun dimi ama iyi ki varlar onları çok seviyorum




Geçelim şimdi yine fotoğraflara ,bu seferde sizlere çocuk kıyafetlerini göstereceğim,kursiyerlerim tarafından özenle dikilmiş cicili bicili kıyafetlerimiz...





27 Nisan 2011

Yine bir mim ve kıyafetlerimiz...



Evet tekrar merhaba,ben bile şaşıyorum kendime bu kadar sık blog güncellemeyeli bir sene oldu neredeyse,taki iş hayatına atılana dek sürekli güncellerdim blogumu ,aslında oda bahane bence facebook çıkalı mertlik bozuldu mu desem ne:P neyse konumuza dönersek yine bir mim ve kursiyerlerimin  yaptıklarını paylaşacağım sizlerle...

Sevgili Ülkü mimlemiş beni sağolsun konumuz magnet mimi:) yukarıda ki fotoğrafta gördüğünüz buzdolabımın üst kapağının halidir efenim,aslında bir aralar çok meraklıydım her gördüğüm değişik magneti alırdım ,iki kapağı da tamamen doluydu ama kırıla kırıla bu kadarcık kaldılar bende yenilemeyince  azaldılar ama yetiyorlar:)








Bu fotoğrafta ise oğlumun öğretmeninden ilk aldığı "başarının devam edeceğine inanıyorum " yazısı bunu kendi yapıştırdı dolabın kapağına illa orada kalacakmış bizde saklıyoruz iki yıldır:)
Altında ki fotoğrafta yazanlar ise yine oğluşum birinci sınıfa giderken yazmayı yeni öğrendiği sırada küçük kâğıtlara abisine ,bana ve babasına "seni çok seviyorum " yazıp birde kalp çizmiş ve içindede baş harflerimiz onlarda yine beyimiz tarafından dolaba yapıştırılmıştır:)Dört yıldır da orada dururlar sararsa da orada:P






Burası benim için çok özeldir,çünkü babamla olan fotoğrafım var orada,kadınların günün çoğu mutfakta geçer dimi ee bende babamın fotoğrafını en çok gördüğüm buzdolabına ekledim:( Her zaman babamın fotoğrafını görmek onu anımsamak bir fatiha okumak....





Burada yazan not ise çok sevdiğim internetten tanışıp şimdi gerçek iki dost olduğumuz  Seloma ait el yazısı,doğum günümde yolladığı hediye paketinin içinden çıkan iyi dileklerin olduğu notçuk:)







Kadıköy cuma pazarından alınma kumaşlardan dikilmiş;deri elbise üzerindeki süsler ise firkete örülmüş olup kenarına boncuklar takılarak hareketlendirilmiştir.kol ağzı ve etek ucuna ise sevgili  Serap arkadaşımda gördüğüm ve çok işime yarayan süsleme ile süslenmiştir ve buradan da kendisine çok teşekkür ederim çok işime yaradı çünkü.... Yanındaki pardesüde sade ve şık bir pardesü olmuştur,yakasına ise fermuardan yaptığımız broşu takınca daha bir hareketlenmiştir...







Yine iki ayrı elbisemiz var sırada birincisi 18 yaşındaki Gülay'ım tarafından dikilmiştir,çok yakışmış dimi? İkinci elbise ise basit ama şık bir abiye... 





Yine bir abiye elbise bu elbisede tek omuzludur ve yine Serap arkadaşımda gördüğüm süsleme ile süslenmiş ortasına da  swarovski taşlar dikilmiştir...  Küçük şirin mi şirin bir çocuk elbisesi...




Keçe nakışını benim yaptığım bir elbise daha...Yanında ki de abiye bir elbise...