17 Kasım 2009

Sonunda Olduuuuuuuuuu:)



Çok heyecanlıyımm çok sevinçliyim,mutlu muyum onu bilmiyorum ama dün geceden itibaren gözüme uyku girmedi desem yeridir ki ben başımı yastığa koyduğum an uyuyan ben bu gece iki saat uyuyabildim.Sebebi az sonraaaaaaaaaaaaaaa:)

Artık günden güne daha iyi oluyorum son üç gündür yatmadım,ara ara ben burdayım deyip beni sendeletse de razıyım çok şükür bu günüme son on günü düşününce bunada şükür diyorum ve geçecek inşallah buna da inanıyorum.Dün doktoruma kontrole gittim,ilaçları tekrarladı dinlenmem gerektiğini, stresten uzak durmam gerektiğini(nasıl mümkün olacaksa)kısa bir süreç olmayacağını söyledi,beklemekten başka çarem yok rabbim neylerse güzel eyler diyorum ve günün bomba haberine(benim için) geçiyorum sevgili okuyucum:)

Lise diplomamı aldığım gün Ko-Mek(Kocaeli Meslek Edindirme Kursları)na başvurumu yapmıştım usta öğretici olarak,dikiş,mefruşat ve makina nakış dallarında öğretmenlik yapabilmek için.Elimde bekarken halk eğitim kurslarından alınmış üç belgem vardı ve bu yeterliydi çalışmam için.Başvurumun üzerinden çok geçti Ko-Mek'te eğitimler başladığı için ümidimi kesmiştim ama geçen cuma günü mülakata çağırdılar kendimi çok kötü hisstmeme rağmen gittim bu benim için kaçırılmaması gereken bir fırsattı çünkü.
Neyse Gebze'de açık olduğunu oraya gidip gidemeyeceğimi sordular kesinlikle evet dedim fakat bu dönem başlayan yeni bir yasa gereği benim durumumda olanlar artık usta öğreticilik yapamaycaklarmış,kız meslek lisesi giyim bölümünden mezun olmak yada çıraklık eğitim merkezinden usta öğretici belgem olmalıymış bunu öğrendim sevinç ve hüznü aynı anda yaşamış oldum.Sonra bana yasal engelei şabailirsek siiznle çalışmayı isteriz dediler ve beni arayacaklarını söylediler.Hiç umudum kalmamıştı artık.

Ama dün doktordan çıktığımda beni ardılar ve görüşmek için tekrar çağırdılar giderken nasıl heyecanlıyım oldu diye gittim çünkü neden olmayan bişey için çağırsınlar ki:)Neyse görüşmelerimiz sonucu iş tekliflerini kabul ettim ve artık bende istediğim işte hemde çok iyi imnkanlarla çalışacağım.Çalışma saatleri hafta içi dokuz ila dört arası benim için süper bu,sonuçta çocukları da ihmal etmemiş olucam onlardan iki saat sonra eve gelicem çok da büyük bir kayıp değil bence...

Eve gelene dek ağladım çünkü beni dışardan liseyi bitirmem konusunda sürekli teşvik eden babam yanımda değldi bu sevincimi onunla paylaşmamıştım,her zaman onun desteğini arkamda hissetmeye öyle alışmışım ki onun yokluğu çokk fazla üzüyor beni,nasıl alışacam bilmiyorum:( Onun sayesinde bu durumdayım görüyarsan,duyuyorsann eğer babamm seninle gurur duyuyorum,iyiki senin gibi bir babaya sahiptim,seni çokk seviyorummmmmmmmm....

11 Kasım 2009

İç Kulakta Sıvı Kaybı,Çok Kötü Yaptı Beni...



Bu gün sekizinci gün ve ben yatıyorum,başlıktan da anlaşıldığı gibi hastalığım iç kulakta sıvı kaybı ve bu hastalığın insanı bu derece etkileyebileceğini hiç düşünmemiştim hatta bu hastalık hakkında hiç bilgim yoktu aslında,taki başıma gelene dek...
Geçen hafta sabah başım dönmesine uyandım,uykumda başımın şiddetli bir şekilde dönmesine kalktım ancak ayakta durmak ne mümkün,otururken yatarken ayaktayken her türde başım çok şiddetli bir şekilde dönüyordu ve tüm gözümün önündeki herşey birbirine geçmiş vaziyet alıyordu,gözümü kapadığım anda da aynısı devam ediyordu o daha da korkunçtu.Birde mide bulantısı eşlik etti tabi bu halime .O kadar kötü bir duygu ki yaşmayan bilemez diyorum.
Öğlene kadar ha geçer ha geçer diye hastaneye gitmedim,ama şiddettini artırarak devam etti,hatta kafamı sağdan sola bile çevirmem başımın dönmesi için geçerli oluyordu.Daha sonra şiddetli bir şekilde kusunca,hastanede aldım soluğu.Tahliller yapıldı ,serum takıldı ve ilaçlar verilerek nöroloji ve kulak burun boğaz doktoruna görünmem gerektiği söylenerek acilden çıkmış oldum.
KBB doktoruna gittim gerekli tüm incelemeleri yaptı ve emar (MR) verdi beş gün boyunca endişeli bir bekleyiş sonunda çok şükür ki MR temiz çıktı.
Ama şikayetlerim hâlen geçmedi bazen çok iyi hissediyorum kendimi bazen çok kötü,zaten doktorumun demesine göre en az 3 hafta en çok 8 ay sürebiliyormuş,tek duam en kısa sürede geçmesi ve normal hayatıma geri dönebilmek.
Başımı sağa sola çevirmek yok,aşağı yukarı bakmak yok,vucudumla hareket edicem başımı unutacakmışım,ani hareketlerden kaçınıcam,ses,gürültü,ışık,stres,sıkıntı ve üzüntüden uzak durucakmışım. Hiç bir yere yalnız gitmeyecek hatta lavaboya bile birinin gözetimi altında gidecekmişim.Bunları nasıl başrıcam bilmiyorum zaten kendimi kötü hissettiğim durumlarda dikkat ediyorum ama biraz da iyi oldum mu tamamen unutup ani hareketler yapınca ben burdayım diyor zaten hemen sendeliyorum.
Ayrıca verilen haplardan biri sinir hapı ve beni sürekli uyutuyor ve çok kötü bir durum buda,saf saf bakınıyorum o hapı içtiğim zaman içmek istemediğimi söyledim doktoruma maalesef kesinlikle içmem gerektiğini söyledi.
İnşallah en kısa sürede atlatırım,dualarınıza ihtiyacım var benide unutmayın emi dualarınızda...Rabbim kimseyi hastalıkla imtihan etmesin...

2 Kasım 2009

Yenilginin Hüznü-46.pdçs Etkinliği



Kocaeli Satranç İl Temsilciliği ile Elektrik Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesinin bu yıl altıncısını düzenlediği Cumhuriyet Kupası Satranç Turnuvası 29 Ekim perşembe günü ile 1 kasım pazar günleri arasında yapıldı.Ve bu turnuvuya Ömer katılmak istememişti bizde zorlamadık haliyle,ama başvurunun saat 21.00 de son bulacağı akşam Ömer saat 20.00 da katılmaya karar vermesi(beyefendinin anca aklı başına gelmiş olmalı)bilgisayaramızın da problem yaratarak açılmaması sonucu komşumuza giderek kaydını yaptırdı çok bilmiş beyimiz.Turnuva yeri bize çok uzak ve ulaşımı da ters olduğu için ben gidemedim izlemeye,amcası götürdü zaten abisi da eşlik etti ona, bir günde babamız götürdü o günde ben müsait olmayınca gidemedim bu sefer.Neyse turnuvada kayıtlı gözükmüyormuş Ömer ilk gün amcasının uğraşları sonucu Ömer de turnuvuya katılmış oldu.

Heee şimdii bu kadar lafın sonucu Ömer acaba derece almış mı diye merak eder mi sayın ve çok sevgili okuyucum:)
Maalesef yine derece falan elde edemedik,yenilen aslan yenilgiye doymazmış bizim ki de o misal her turnuvaya ısararla katılıyoruz bakalım elbet bir gün derece elde ederiz demi sevgili okurum:)

Gerçi bu turnuvada 16 yaş altı birbirleriyle eşleşti hele ki bir rakibi 16 yaşında çıkmış karşısına, sonrakilerde genelde kendinden büyüktü,neyse efenim altı maçın ikisini kazandı yenilgiye doymayan yakışıklı oğluşum benim:)

Ama abisine göre acelecilikten kaybetti,"hiç düşünmeden oynuyor sırf oynamış olmak için"diye söylüyor abimiz.



Bu son dört gün satrançla dolup taşan evimiz,birde Ömer'in abisi ile oynama isteği ile gündemdeki yerini korudu.Yukarıdaki fotoğraflarda abimizin satranç oynarken ki şekilleri:)
Birde bana sıkı sıkı tenbihledi "sakın haaa bu fotoğrafları bloga falan ekleme" "tamam annecim" desemde eklemeden olurmu yaaa:)

Hatta bir an var ki onu canlı canlı izlettirmeden olmaz demi ama:P,Ömer beyin abisini yendiği an:)





Enese kızdı durdu kardeşine "benimle oynadığın gibi oynasaydın turnuvada maçların beşini alırdın"şeklinde.
Enes beni mahvedicek ama olsunnnnnn:P






Yine geçtiğimiz günlerde kareşimin nişan bohçasını götürdük oğlan evine,adet olmuş işte oğlan anası ve kız anası böyle şeyleri çok sevdiği için kıramadık bizde:D Gerçi bu tür adetler hoş şeyler bence de,ama şu erkek tarafının kıza,kız tarafınında erkeğe bişeyler alması falan bana hep ters gelmiştir sanki kendilerine bişey alamıyorlarmış gibi:)Güzel bir gündü,erkek tarafı çok güzel ev sahipliğile bizi ağırladı.




46. PORSELEN DEMLİK ÇAY SAATİ ETKİNLİĞİNİN EV SAHİBİ sevgili Aynur-nurmutfakta arkadaşımız. İnş geç kalmamışımdır, bende bu tariflimle etkinliğe katılıyorum ve Aynur'cuğumada başarılar diliyorum.

Patates Çanağinda Rus Salatasi


İçindekiler

5-6 adet patates
Maydanoz veya dereotu
1 kase yoğurt
3 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı salça
Rus salatası için:
yoğurt,havuç,patates,bezelye,mayonez

Hazırlanışı

Patatesleri iyice yıkayın ve haşlamak üzere tencereye koyun. Haşlandıktan sonra kabuğunu soyarak iyice ezin. Ezmek için çatal kullanabilirsiniz. Daha sonra patateslerin içine doğranmış maydanozları ekleyin. İsteğe göre karabiber, kırmızı biber ve tuz ekleyin. İyice karıştırın. Ceviz büyüklüğünde parçalar alarak bardak şeklinde şekillendirin.İçini oyarak kase şekli verin.Ayrı bir yerde hazırlanan rus salatasını çanakların içine yerşleştirin ve istenilen şekilde servis yapın...

26 Ekim 2009

Bizden Haberler...

Uzun zaman olmuş yazmayalı,üç haftacık:P Hiç yazmak istemedi canım,arada gelip baktım hep, çoğu arkadaşı blogunu okudum ama yorum yazmadım yazamadım bazen oluyor işte bana böyle,bugün dedimm "artık tembelliği bırak bir kenara Muko hanım sıva kolları bakalım" haydi vira bismillah:D

Okullar açıldı her şey düzene girdi çok şükür,yatma,kalkma saatleri belli, yemek saatleri düzenli ohh beee dünya varmış resmen,yazın neydi öyle herşeyimiz birbirine girmişti.

Ömer bu yıl geçen yıla göre daha iyi beni zorlamıyor çok şükür,artık sorumluluklarının bilincinde,en azından sürekli ödevler diye hatırlatmıyorum,kendisi yapıyor.Doğal sayılardan ilk sınavını oldular geçen hafta 80 almış,ama yaptığı hatalar okadar basitki,normal zamnda bildiği şeyler,ya acelecilikten yada sınav heyacanından kaynaklandığını düşünüyorum.

Ömer,üçüncü yılda yine satranç kursuna gidiyor,geçen yılın sonunda iki yıldır satranç kursu veren öğretmenimiz gelecek gördüğü çocukları ayırdı ,turnuvalara hazırlanmak üzere ayrı bir satranç öğretmenine teslim edildi,Bakalım turnuvalarda neler olucak...
Ayrıca okulun futbol takımına seçilmiş,iki haftadır okul turnuvalarında top koşturuyor.Ayrıca belediyemizin düzenlediği folklor kurslarına kayıt yaptırmamızı ısrarla istedi ona da kaydımızı yaptırdık.Bu kadar sosyal bir çocuk inşş derslerne gereken ilgiyi gösterir ve çok başarılı olur.

Düzenli her akşam kitap okuyoruz,eşim evde olmadığı için o hariç.İlk on beş dk Ömer sesli okuyor,abisi ile birlikte onu dinliyoruz sonra yarım saat sessiz okuyoruz hep birlikte.Okuma saati bitince her birimiz okuduğumuz bölümlerden aklımızda kalanı anlatıyoruz.Burada amaç Ömer'e kitap okumasını sevdirmek...İnşallah başarılı oluruz...



Fotoğrfalarda gördüğünüz Ömer'in küçücük kalemle ödevlerini yapması ,yapmaya çalışması aslında.Çünkü çok zorlandı ama ısrarla yeni bir kalem almadı o gece.Sonrasında sebebini öğrendim meğerse geçen yıl sınıflarında bir arkadaşı küçücük kalemle yazıyormuş, Ömer'in derdi ondan daha küçük kalemle yazıp sınıfın rekorunu kırmakmış:P



Yine geçtiğimiz günlerde Ömer 25 kuruş istedi ne yapacağımı sorunca "yavru bir kedi var annesi yok yanında, arkadaşlarımın annesi para vermemiş sen verirsin dimi annecim" diyerek bir güzel duygu sömürüsü yaparak benden 25 kuruşu aldı ve süt alıp sokakta buldukları yavru kediye içirdiler.Daha sonra kedinin çok üşüdüğünü söyleyip evden küçük bir havlu alıp kedinin üstüne örttüler.Ama bunları yaparken nasıl heyecanlılar görmelisiniz,altı yedi çocuk ordan oraya koşturuyorlar.Sonra baktım olacak gibi değil kediyi annesinin yanına bırakmaları gerektiğini anlattım ama kedinin annesini görmediğini söylediler ve neyse sonunda bakkal amcamız sahip çıktı yavru kediye....



Laf kedilerden açılmışken,dünde yine yavru bir kediye su içirmeye kalkınca yardımsever Ömer beyimiz, kedinin annesi Ömer'in elini tırmalamış,çok küçük iğne ucu kadar bir şey elini hemen sabunla yıkadık,Doktora da götürmedim ısırma olmadığı için...



Evde akşamları arkadaşları ile bir araya geldiklerinde kendi aralarında çok güzel oynarlar,yukarıdaki fotoğraf karelerinde görüldüğü gibi....

6 Ekim 2009

Yıllar Sonra-Acı Domates Sosu



Yıl 1990 en son görüştüğümüz yıl,öncesinde çocukluk döneminde çok güzel arkadaşlığımız oldu,onlar İstanbul'da otururdu anneannesi bizim burada oturdu ve bizimde uzaktan akrabalığımız vardı her hafta sonu gelirlerdi ve biz gece sabaha kadar otururduk çocukluğumuzda en son 1990 yılına dek.Adı geçen kişi Yasemin benim çocukluk arkadaşım.Yirmi gün önce Facebook da buldum onu ve ben çok sevindim,ve bulma tarihim öyle güzel bir ana denk gelmişti ki,kendisi şu an Almanya'da ikamet ediyor ve facebookta görüştükten üç gün sonra Türkiye'ye izine geleceği için mutlaka görüşme kararı aldık ve dün Yasemin bendeydi.O gelmeden önce acaba nasıl olacak,ortak paylaşımımız yoktu çünkü 19 yıl boyunca, nasıl geçer gün derken araya sanki hiç o koskocaman 19 yıl girmemiş gibi kaldığımız yerden devam ettik tüm gün ve gece boyunca hiç durmadan konuştuk.Yani ben çok mutlu oldum eminimki oda çok mutluydu...

Facebook açıldığı günlerde hiç ilgimi çekmiyordu üye olma gereksinimi bile duymamıştım,ama ilkokul fotoğrafımı orada olduğunu duyunca üye oldum geçen yıl o oluş,iyikide olmuşum dünyanın her bir yanına savrulmuş bir çok ilkokul arkadaşımı buldumve bir de Yasemini'mi tabiki...Şu günlerde de sanal bahçe çılgınlığı içinde yer almaktan mutluyum,çok zevkli bir oyun çok falza kaptırdım kendimi farkındayım ama geçecek onu da biliyorum:D

Neyse şimdilik benden bu kadar aşağaıda tarifini vereceğim acı domates sosunu anlatayım biraz,yıllardır evimde olan bu aylarda yaptığım yaza kadar yenilip bitilen acı severler için harika bir lezzet.Kısırın,patates salatasının,kurufasulyenin,bulgur pilavinin,kuru fasulyenin, kısacsı yemek masalarında salata niyetine yerine alan bizim ailecek vazgeçemediğimiz domates sosu karşınızda:)





İÇİNDEKİLER:

Bir kilo domates
Bir çay bardağı sirke
Bir çay bardağı sıvı yağ
sarımsak,tuz,
acı süs biber(acı sevme ye bağlı olarak göz kararı)
Kırmızı biber(göz kararı)

YAPILIŞI:

Domatesler,sarımsak,acı biber robottan geçirilerek kaynatılır,yağ ve sirke de ilave edilir,domatesler suyunu çekene kadar pişirİlir,tuz ilave edilir.Ayrıca küp küp doğranan kırmızı biberler kaynayan domatesin içine eklenir,bir iki taşım kaynatılır,sıcak sıcak kavnozlara dökülüp kavonozlar tes çevrilir soğumaya bırakılır...
Afiyet olsun

Ben on beş kilo domatese bir kilo acı biber,üç kilo kırmızı biber koydum...Çok acı oluyor bu şekilde...


28 Eylül 2009

Blogumun 3.yılı ve Kardeşimin Nişanı



Blog dünyasında iki yılı doldurmuş bulunmaktayım.Dolu dolu iki yıl siz arkadaşlarımla günden güne büyüyen kocaman bir aile gibi olduk.Her biriniz uzun süre blogunu güncellemediği zaman merak eder oldum,tıpkı ailemdeki kişileri görmeyince merak ettiğim, endişelendiğim gibi.Birbirimizin sevinçeleriyle sevindik,üzüntümüzle üzüldük,dertlerimizle tasalandık,mutluluğumuzla mutlu olduk.

Blogu ilk açtığım günlerde bende okunurmuyum, benimde arkadaş listem çok olur mu, nasıl yazabilecekmiyim derken iki yıldır çok şükür ki çok fazla takip edenim ve okuyanım var.Yine ilk açtığım yıllarda sadece çocuklarımdan yazarken şimdi ise kendimden ,sevinçlerimden üzüntülerimden,yapılan güzel pasta böreklerden,diktiğim dikişlerden,güncel yaşamdan kısacası hayatın içinde ne varsa paylaşır oldum ve bu durumdan da mutluyum.Her birinize ayrı ayrı çok teşekkür ederim beni yalnız bırakmadınız gerek yorumlarınızla gerek telefonla,gerek yüzyüze görüşüp tanışmalarımızla yanımda olduğunuz için.Sizi çok seviyorum...

Uzun uzadıya yazmıyacam demiştim ama yinede uzadı bile ,benim çenem düşük artık idare edersiniz :P
Geçen yıl ki yazım burada



Ve geçtiğimiz hafta sonu kızkardeşimin nişanı oldu,Buruk ama çok güzeldi.





Dursun Ali Erzincanlı duasıyla başladı nişan töreni.Ardından Dedemin yüzükleri takması ile devam etti.



Erkek tarafının bize çok ilginç gelen bir adetleri ile karşılaşmamız bizim için süpriz oldu.Tebrik etmeye gelen misafirler elllerinde bir bohça ile geldiler ve içindekileri açıp kardeşimin eline verdiler,tülbentleri de başına örttüler.Bizim taraf ilgi ve merakla izledi bu olayı,güzeldi ama:)



Sıra annem ve evdeki küçük kardeşimle fotoğraf çekilmeye gelince kardeşim dayanamayıp başladı ağlamaya,çünkü bu fotoğraf karesinde eksik olan babam yoktu yanında:( Asla da sevmez böyle başkalarının yanında duygularını göstermeyi ama dayanamdı işte:( Bizde de gözaşları hazırdı zaten düşmek için ama belli etmemeye çalışırken kardeşimin ağlaması ardından annemim hıçkırıklara boğulması karşısında o an kötüydü,ama bizler yaşıyoruz va maalesef babam aramızda değildi,Allah'ın takdiri elden bir şey gelmiyor.





Gecenin sonuna dek kardeşimin arkadaşları çok güzel mizik dinletisi ile misfirlerimizin ve bizim gönlümüzü feth ettiler.





Yukarda görmüş olduğunuz nişan tepsisinide bir diğer kızkardeşim Ayşegül süsledi,eski bir tepsi ne hale geldi marifetli olunca böyle şayler yapıyor işte:)

24 Eylül 2009

Bayram,Okul,Gül Tatlısı


Bayramı da geride bıraktık.Bayramları zaten oldum olası pek sevmezdim artık hiç sevmediğim kesin.Babamsız ilk bayramdı ve çok kötüydü.İlk kez bayramda mezarlığa gittim ve düğün yeri gibi olduğunu görünce şaşkınlığım kat kat arttı,meğer oralarda
da bayram kutlamaları yapılıyormuş da haberimiz yokmuş:( İnsanın başına gelmeyince bilmiyor maalesef.Tek başımaydım ilk defa mezarında babamla baş başaydım ben konuştum, konuştum,konuştummmm ama hiç cevap vermedi veremedi,Yağmurun altında birlikteydik; onu ne çok özlediğimi söyledim, onsuz evimizin hiç tadının olmadığını ,her an çıkıp gelecekmiş gibi hissettiğimi,bu özlemimin her gün kat be kat arrttığını,yapılacak olan kardeşimin nişan töreninde onsuz bir cemiyetin nasıl olacağını,evdeki her eksikliği hiç birimize hissttirmeden nasıl yaptığını bu günlerde daha iyi bir anladığımızı anlattım durdum.Hıçkırıklar müsade ettiği sürece kuran-ı mı okuyup, dularımı edip,elini öpemeden (hiç öptürmezdi ya)mezar taşını okşayıp, sevip geri geldim...Rabbim cennetinde buluşmayı nasip eylesin inşallah...




Bayramın ilk günü akşama kadar leyla gibiydim akşama annemlere gittim,onlarla birlikte dedeme geçtik,ilk akşam olması sebebi ile dayımlar, teyzemler hep orada toplanırlar onlarıda görmüş oldum yoksa tek tek evlerinde ziyaret edecek gücü bu bayram kendimde göremedim...

İkinci gün yine hiç evden çıkmadım akşama çocuklar illa hep birlikte bir şeyler yapalım istediler fakat babamız çok yorgun olduğu için kabul etmedi,"ben izin veriyorum siz istedinizi yapın" deyince Ömer:"baba zaten senden izin almıyoruz ki biz zaten gideceğiz annemle de sende gelsen diye söyledik" deyince güldürdü bizi de:)

Üstteki fotoğrafta babasına dayanmış yüzü asık babasının gitmek istemeyişine oldukça bozulmuş olan Ömer beyimiz.Sonrasında baba oğul bir koltuğa, ana oğul da diğer bir koltuğa uzanır ve dinlenirler,Ömer'in de ayağıdır sadece gözüken fotoğrafta:D



Üçüncü günü çocukları kıramadığım için ortak bir kararla G-Force filmini izlemeye sinemaya gittik bakmak isteyenler buyrun,Ben ve Enes sevmedik filmi ama Ömer beğendi çok da güldü.
Dönüşte de okul için eksik olan eşyalarımızı aldık evimize geldik ve mahallemde olan bir kaç büyüğümü ziyaret ettim... Bayram çocuklara artık,bayram gelmiş neyimeeee deyip durdum....



Yeni eğitim-öğretim yılı tüm öğrencilere ve tüm öğretmenlere hayırlı olsun...
Zaman ne çabuk geçiyor üçüncü sınıf oldu bile Ömer,fotoğraf çok taze daha bu sabah çekildi:)

Enes'im de lise iki oldu ona bakınca karşımda kocaman bir adam görünce inanamıyorum benim oğlum olduğuna zaman hızlıca akıp gidiyor ve biz yaşlanıyoruz...
Onuda bu sene kararlı görmek çok hoşuma gitti,"işi sıkı tutucağım anne, ortalama notumu yüksek getireceğim,üniversite sınavında ortalamalar etkili" demesine çok sevindim inşallah hep böyle olur,okulun ilk günü diye söylenmiş söz değildir umarım...

****
Tamek gelenksel yemek yarışmasına iki tarfile katılmıştım,640 tarifin yarıştığı halk oylamasında kolay kumpir 3. oldu ,Fırında nohutlu patlıcan yatırma ise 13. oldu.Oy vererek beni yalnız bırakmayan tüm herkese çok teşekkür ederim...

Artık 1 ekimde jürinin belirleyeceği ilk beşte sıra,bekleyelim bakalım neler olacak.Bakmak isteyenler buraya lütfen ...


*****

Size ramazan da yaptığım gül tatlısın tarfini vereyim çok güzel oldu şiddetle tavsiye edilir...




İçindekiler


1 Su bardağı sıvıyağ
yarım su bardağı yoğurt
1 su bardağı irmik
1 yumurta
yarım paket oda sıcaklığında margarin
1 paket vanilya
yarım paket kabartmatozu
1 çorba kaşığı sirke
1 tutam tuz
aldığı kadar un
1 su bardağı kadar ceviz yada fındık

ŞERBETİ :

3 Su bardağı su
2.5 Su bardağı şeker
çeyrek limonun suyu

Hazırlanışı

1. Önce şerbetinin malzemelerini bir tencereye koyun ve kaynatın.
2. Hamurun un , kabartmatozu ve vanilya hariç tüm malzemelerini karıştırın.
3. kabartmatozu , vanilyayı ve aldığı kadar unu ilave edin.Kulak memesi yumusaklığında bir hamur elde edilir.
4. Hamur ikiye kesilir. Bir parçası merdane ile 3-4 mm kalınlığında açılır.
5. Çay bardağı ile kesilir.
6. 6 adet yuvarlak yarılırı üst üste gelecek şekilde yanyana dizilir.
7. rulo şeklinde sarılır.
8. ikiye kesilir.
9. tepsiye dizilir.
10. ortalarına cevizyada fındık yerleştirebilirsiniz.
11. orta hararetli fırında üzerleri kızarana (20-25 dakika) kadar fırınlanır.
12. şerbetini üzerine dökün. Tatlıların şerbeti iyi çekmesi için alt üst cevirerek şerbeti iyice cekmesi saglanır.


Afiyet Olsun.


17 Eylül 2009

Ramazan Ayını Uğurlarken...


Bir ramazan ayınıda geride bırakmak üzereyiz,sıcaklara denk geldi, çok uzun günler,nasıl tutulacak düşünceleri içindeyken bitti bile.İftar davetleri,koşturmacalar günlerin nasıl geçtiğini anlamadan bu güzel ayıda geride bıraktık sayılır. Rabbim tuttuğumuz oruçları,yaptığımız ibadetleri kabul eylesin inş...

Bizim oturduğumuz mahallede, ben buraya gelin geldiğimden bu yana ramazan ayında,topun patlamasına yakın bütün mahallenin çocukları bir araya toplanır ve hep birlikte topun patlamasını beklerler ve bekledikleri yer ise 17 yıldır aynı yer hiç değişmedi,tabi bekleyen çocuklar değişti:)Top patladığı andan itibaren tüm çocuklar çığlık çığlığaaaa koşarak evlerine dağılır,çocuklar için böyle güzel bir olay gelenek haline geliyor nerdeyse:)

Aşağıdaki videoda o anlardan sadece bir kısmı çekebildiğim kadarı ile:)







Geçenlerde İstanbul Çenegelköy'de oturan halama gittik tüm kardeşlerim ve biz ailecek,çok ama çokk güzel bir geceydi halamın çocukları,damatlar ,gelinler derken 30 kişiydik.Halam o yaşında bile bize taş çıkarır cinsinden çok güzel bir sofra hazırlamıştı,hele karpuzu nasılda süslemişti çok güzeldi çokkkk,ben pek düzgün görüntüleyemedim ama yinede çekebildiğm kadarı ile karpuzumuzuda görün istedim:)



Bu fotoğrfta da çocukların bir kısmı,aslında çoğunluğu sayılır bir kaç kişi eksikti hepsi kuzen çocukları oluyor:)

Aşağıdaki videoda çocukların eğlendği anlardan yakalayabildiğim kadarını görüntüledim,hepsi birlikteyken nasıl bir bağırış nasıl bir ses aman Allah'ım başımız şişmedi desem yalan olucak:D




*****
Aramıza yakışıklı bir bey daha katıldı,çok sevdiğim arkadaşım komşum Ayşegül'ün bebeği oldu daha bir haftalık Berke bey de aramıza hoşgeldi diyorum buradan biliyorum ki annesi beni takip ediyor:P

7 Eylül 2009

Kolbastı ve Ödülüm...




Bizim çılgın ikiliden kolbastı izlemek isteyenler ekran başına ayy pardon bilgisayar başına:)
Çılgın ikili kim peki?Yeşilli olan benim oğluşum Ömer Talha,ötekide amcasının oğlu Kerem,iyi seyirler:)





Yaratıcı blog ödülü aldım bende hemde bir değil dört arkadaşımdan çokda sevindim açıkçası...

Fatma'cım,meleklerimin melek annesi Dilek'cim, Gülücüklerimin güzel anneleri Zeynep'cim ve yine benim için çok değerli olan Ayşe ablacım beni bu ödüle layık görmüşler...Kendilerine çokk ama çokk teşekkür ediyorum.

Bunun için bazı kurallar varmış onları yazmama gerek yok sanırım çünkü bu ödül furyası geride kaldı sanırım ben yazana dek,bende bu ödülü listemde olan ve okumaktan, yorum yazmaktan büyük keyif aldığım tüm arkadaşlarıma gönderiyorum,her biri benim için ayrı birer yaratıcı blog...

Gelelim diğer bir kuralına,kendim hakkında yedi ilginç şey yazmam gerekli hakkımda ki ilginçlikler değilde hakkımda yedi şey yazmaya çalışayım bakalım neler çıkacak.

1-Çıktığım veya indiğim tüm merdivenleri mutlaka sayarım...
2-Kaldırım taşlarının aralarındaki çizgilere asla basmam mutlaka orta yerlerine basarım...
3- Mutfak işlerini çok severim,bütün gün mutfakta bişeyler pişiririm, pasta börek yapayım sıkılmam ama ev işinden nefret ederim mecbur olmasam hiç yapmıyacam da işte:P
4-Ütü yapmaktan nefret ederim,eşimin kıyafetleri dışında düzenli ütü yapmam,lazım oldukça yaparım:D
5-Elim çok hızlıdır çabucak herşeyi hallebildiğime güvenip işlerimi hep son ana bırakırım,sonrada deli gibi koşturur ter su içinde kalır ama hallederim ...
6-Fotoğraf çekmeyi çok severim,tabiri caizse otu çöpü çekerim...
7-Uykuyu çok severim başımı yastığa koyduğum an uyurum...

****

Şimdi yine unutmadan tamek geleneksel yemek yarışmasında oylama devam ediyor ve ilk onun içinde değilim vereceğiniz oylar benim için çok önemli.Hatırlatmada bulunayım dedim,oy vermeyenler için sizin için zahmete değersem sadece 30 sn ye de üye olup oy verebilirsiniz...

Kolay kumpir

http://www.tamekmutfakkeyfi.com/yemekyarismasi/detay.php?id=6571

Fırında nohutlu patlıcan yatırma

http://www.tamekmutfakkeyfi.com/yemekyarismasi/detay.php?id=6570

her iki tarifimide oylamanız gerekiyor


şimdiden teşekkürler...

4 Eylül 2009

Yaş 35'i Bir Geçe...





Şair amcama göre yolu yarıladım hatta üzerinden bir yıl bile geçti,ki o bir yıl ömrümün en kötü yılı, yaşadağımız müddetçe neler görücez bakalım.Rabbim kimseyi o hastalıkla imtihan etmesin...

Günden güne iyi olacağıma daha da kötü hissediyorum kendimi,özlemi çok büyük ve hiç dinmeyecek bir özlem içimdeki.Dünyadan göç etmemişte her an gelecekmiş gibi sanki.
Mutluyumuşum, her şey yolundaymış gibi rol yapmaktan da sıkıldım artık...Belki dışardan gören ne kadar çabuk acısı dindi diyordur ama içimde kopan fırtınları hiç kimse bilmiyor.Ömer'imin gözümde gördüğü her damlayı koşup silmesi "yine dedem için dimi,ağlama artık yeter anne" demesi,hemen gözyaşlarımı silip "tamam yok bişey oğlum" demekten,arkadaşlarımın yanında gülmekten,annemlerde olduğum zamanlar hep birlikte oynadığımız mutluluk oyunundan,içim kan ağlasada hayatın akışına kendimi kaptırmaktan bıktım,yoruldum,usandım...

Doğum günüm olsa ne yazar buruk,acı ve eksik bir doğum günü...Sadece yaşamam gereken bir yıl daha geride kaldı,elde var hüzün,elde var acı,elde var gözyaşı...

Umut mu o ne ki...