Şimdi ki gençlere bakıyorum da benim oğlum da dahil tabiki,hiç bir hedefleri hiç bir gayeleri yok ,nasılsa her istedikleri oluyor bulundukları ortam rahat nasılsa, herşey güllük gülistanlık ya hep böyle gidecek sanıyorlar,oysaki bilmiyorlar ki hayatın hep toz pembe olmadığını,off neyse ben susayım yoksa yazdıkça yazarım bu konuda dertliyim çünkü:(
Ulusal bir radyoda program yaptığım dönemde canlı yayına bir genç kız katıldı. Onunla aramızda şu konuşmalar geçti:
“İsmin neydi?”
“Safure Aksoy”
“Nerden arıyorsun?”
“Burdur’un Elsazı köyünden arıyorum hocam”
Çok güzel konuşuyordu. Ailesi ortaokula göndermemiş, ama kendisi okulu dışarıdan bitirmişti. Benimle görüştüğü sırada açık liseyi okuyordu ve üniversiteyi kazanmak istiyordu.“Bir hedefin var mıydı Safure?”
“Evet, hocam, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirip yazar ve şair olmak istiyorum. Ben de sizin yaptıklarınıza benzer şeyler yapmak ; seminerler vermek, kişisel gelişim kitapları ve insanların motivasyonunu artıracak şiirler yazmak istiyorum.Bunun için çalışıyorum hocam”. Bunları yaparken model olarak beni aldığını , notlar çıkardığını, duygu ve düşünce yapımı öğrenmeye çalıştığını anlatıyordu. Bir zamanlar yaşamış olduğum sıkıntılarla kendi yaşadığı şeyler arasında bağlantı kuruyordu.
Zor şartlar altında yaşayan, birçok imkandan mahrum kalan bir köylü kızının beni model alarak hedeflerine ulaşmak istemesi çok hoşuma gitmişti. Bu konuşmalardan sonra ondan bana mektup yazmasını istedim ve ondan mektupları alınca yazdıklarının inanılmaz derecede güzel olduğunu gördüm.
Burdur’da bir seminer verecektim. Burdur’a gitmeden önce Elsazı Köyü’ne uğrayarak Safure ile görüşmeye karar verdim. Beni Antalya’da havaalanında karşılayan Sıtkı Aslanhan’la beraber Elsazı Köyü’ne gittik. Safure’nin küçük mütevazı bir evde oturan, son derece fakir bir ailesi vardı.
Safure Aksoy beni karşısında görünce çok şaşırdı ve sevindi. Oradaki hayatını anlattı; sabahtan akşama kadar tarlalarda çalışıyordu. Bahçelerindeki ceviz ağacını göstererek kimseyle paylaşamadıklarını onunla paylaşabildiğini söyledi.
Sonra yüksek bir tepeyi işaret ederek,
“Hocam, küçüklüğümde o tepeye çıkıp hayallerimi yazdım.” dedi.
İnanılmaz bir kızdı, kartal bakışları vardı, hedefine odaklanmıştı, duyusal farkındalığı son derece gelişmişti. Kendisinin, Türkiye’nin en iyi şairlerinden veya yazarlarından biri olacağına inanıyordu. Yeteneklerinin farkındaydı ve bu doğrultuda olaylardan sonuçlar çıkarma becerisine sahipti.
O akşam seminerim olduğunu ve seminer sırasında konuşabileceğini söyledim. Çünkü Oğuz Saygın yaparsa o da yapabilirdi. Seminer sırasında Safure’yi çağırdım ve o çok güzel bir konuşma yaptı. Son cümlesi ise şuydu:
“Köylüyüm, ama başaracağım”.
Bu söz herkesi etkilemişti. Büyük Başarı Dershanesi’nin sahibi Ertuğrul Bey her türlü imkanı sağlamaya hazır olduğunu ve dershanesinin kapısının bu kıza açık olduğunu söyledi. Bu olayın ardından Safure Isparta’da Büyük Başarı Dershanesi’ne gitmeye başladı. Günde 14 saat süren ders çalışma mesaisi, hiç alt yapısı olmadığı için ona yeterli olmadı ve o sene kazanamadı, ama vazgeçmedi. Ertesi yıl için yine günde 14 saatlik bir çalışma temposunu sürdürerek, sınava girdi ve sınavların açıklandığı gün bana telefon edip, “Hocam kazandım, kazandım!” dedi. O kadar sevinmiştim ki kendisine,
“Nereyi kazandın Safure?” diye sordum ve o da bana sevinçle;
“Tek tercihim olan Süleyman Demirel Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandım” dedi
SAFURE’NİN ŞİİRİ:
İnsan İsterse Yapar
Bu bir başlangıç; yolları dönemeç ve inişli çıkışlı biliyorum.
Biliyorum, benim şansım ellerden daha az.
Biliyorum, herkesin gönlünde bahar, bendeki mevsim yaz.
Sustuğum her yerde konuşan bir şeyler var.
Işıklı kalemim, beyaz sayfalar…
Sokak başında bir ceviz ağacı…
Parmak uçlarımdan fışkıran acı…
Buz gibi odalarda soluk lambalar…
Sustuğum her yerde konuşan bir şeyler var.
Işıklı kalemim, beyaz sayfalar…
Biliyorum, çok büyük hayallerim var.
Fikirlerim geniş, imkanlarım dar.
Olmayacak gibi benimkisi,
Düşlerim sayfalara sığmayacak gibi.
Bir acayip sevda benimkisi,
Duvarlara topraklara kazıdığım,
Daha çocukluğumda bir tepeye yazdığım
Bir acayip sevda benimkisi.
Ulaşılması zor bir sevda.
Hep yalnızım sanıyordum,ama hiç yalnız değilim.
Çünkü sustuğum her yerde konuşan bir şeyler var.
Zamanı haykıran masa saati…
Duvar takviminden düşen yapraklar…
Sustuğum her yerde konuşan bir şeyler var.
Ve bir gün herkesin sustuğu yerde konuşan biri var.
Ellerinde koca bir bahçe ve yemyeşil bir bahar…
Çevresinde ona koşan insanlar…
Ben de gittim ve dedim ki:
“Hocam, hayallerim var!”
Ulaşmak mümkün değil, imkanlarım dar.
Yaparsın dedi bana, insan istedi mi yapar.
Çok değildi olmak istediğim,
Ya bir şair ya bir yazar.
Bu bir başlangıçtı, yollar düzeldi birden.
Odalar sıcaktı, parlaktı lambalar.
Ben yazdıkça açıldı sayfalar,
Bak işte başardım hocam.
Ve işte bendeki mevsim de bahar…
İnsan istedi mi, insan istedi mi mutlaka yapar.
EVET ABLA İNSAN İSTEDİMİ YAPAR SENDE DIŞARDAN BİTİRİP OKULUNU ONUN YAPTIĞI GİBİ HAYALLERİNE KOŞMADINMI YAŞ KAÇ OLURSA OLSUN YER VE OLANAKLAR NE KADAR ZOR OLSADA İNSAN İSTEDİMİ YAPAR SEVGİLER BU GÜZEL YAZIYI PAYLAŞTIĞIN İÇİN SONSUZ TŞK LER
YanıtlaSilÇooookk güzel, daha ne denilebilir ki. Mukocuğum öpüyorum...
YanıtlaSilBlogumda senin icin bir ödül var, kabul edersen sevinirim.
YanıtlaSilinsan isterse dağları bile delebilir. Çok haklısınız abla..
YanıtlaSil