29 Aralık 2008

P.D.Ç.S.E # 32 Etkinliği ve Tarçınlı Rulo Çörek...

İlk kez böyle bir etkinliğe katılıyorum...İnşallah bundan sonra bende katılırım blogumun içeriğini biraz daha zenginleştirmek istiyordum ayrı iki blogla uğraşmak yerine bir blogtan devam etsem sanırım daha doğru olacak...
Bu tarçınlı çörekler görüntüsü ile çok hoşuma gitti, ilk kez sevgili Oya'nın blogunda görüpde denedim ,Oya'da elmaşekerinden almış,her iki blog da çok güzel şeyler var bakmanızı tavsiye ederim...
Ama ben kendime göre değşiklikler yaptım,tarifte mayalı hamurdan yapılmıştı ben kabartamatozu ile denedim mayalı hamura göre daha çok hoşuma gitti,mayalı hamurla da yaptım,kabartma tozu ile olan daha bir güzel oldu damak zevkime göre :D son günlerin moda deyimi ile :P
Ayrıca hamurun içine konulan şekeri iki kat artırdım,yine damak zevkime göre şekersiz olmuştu :D anlıyacağınız üçüncü denemede damak zevkime uygu olanı yapabildim :P aslında bir daha denediğim de elmalı olarak yapıcam sanki dahada güzel olur gibi geliyor bana...

Bu tarifimi tariflerimi porselen demlik çay saati etkinliğini 32'nin ev sahipliğini yapan sevgili arkadaşım renklikurabiyelere gönderiyorum.Kolay gelsin arkadaşım..

Ben dört beş gündür yorum yazamıyor, yorumlara da cevap yazamıyorum haliyle,sanırım benim pc den kaynaklanan bir sorun var ki maillerimi de açamıyor ve cevap yazamıyorum..
İnşallah Zülbiye arkadaşım görür de etkinlik için alırsın buradan tarifi..
Mail adresinde sorun var sanırım Zülbiye, gmailden yazayım dedim onuda gönderemedim:(
Şimdiden yorumlar için herkese çok teşekkür ederim....

Çok konuştum yine çenem düştü geçelim tarife:


malzemeler:
500 gr un1 paket kuru maya50 gr +75 gr seker
bir fiske tuz
200 ml + 1 yemek kasigi süt
1 yumurta + 1 yumurta sarisi
5 yemek kasigi sivi yag
1 kahve kasigi tarcin
100 gr tereyag yada margarin
üzeri icin pudra sekeri

Yapılışı:
500 gr unu,mayayi,50 gr sekeri ve bir tutam tuzu bir kabin icine alin karistirin.200 ml ilik sütü 1 yumurta ve sivi yagida ilave edip kulak memesi kivaminda yogurun.Üzerini örtüp 30-40 dakika kadar mayalanmasini saglayin.Dinlenmis hamuru 2 esit parcaya bölüp dikdörtgen sekilde acin ve her iki dikdörtgen hamurun üzerine 75 gr seker ve tarcini ve oda sicakliginda erimis tereyagini karistirip iyice sürün ve rulo yapin.Rulolari verevine ücgen sekilde kesin.Rulolarin üzerine bir kasigin yada kepcenin sapi ile (yuvarlak olacak) iyice bastirin.Yagli kagit serilmis yada yaglanmis tepsiye dizin 15 dakika tepside mayalandirin.1yumurta sarisina 1 yemek kasigi süt ekleyip tarcinli mini çöreklerin üzerine sürün.Önceden ısıtılmış 175 dereceli firinda 20-25 dakika üzeri kızarıncaya kadar pişirin.Üzerine bolca pudra şekeri serpip servis yapin...

Afiyet olsun.....

21 Aralık 2008

Türkiye Futbol Şampiyonası ve Oğlum...

Enes bildiğiniz gibi küçüklüğünden bu yana futbol oynuyor ve Türkiye şampiyonasına gitmek üzere yaklaşık üç aydır Kocaeli'n de yüz takım arasında turnuva düzenlendi ve yine geçen yıl olduğu gibi bu yılda Kocaeli'yi temsil eden dört takım arasında yer aldılar,bekle bizi Türkiye şampiyonası.:)

Bu seferki turnuvalar Enes ve eşim için çok önemliydi,sebebi ise:Eşim belediye sporda alt yapıdan sorumlu kişi.Enes turnuva boyunca babasının takımıyla aynı guruba düşmek için dua etti her gün nerdeyse :D
Ve son aşamadaki maçlar da aynı guruba düştüler,baba oğul rakip takımlardaydı ve maç gününü heyecanla bekledik,kazanan şampiyonaya katılacaktı ve maç sonunda 5-0 Enes'lerin takımı yendi ve şampiyonaya giden takım Demirspor oldu...
İnşallah oradan da güzel sonuçlarla dönerler...





Babamızın aldıkları yenilgiden sonra sahayı üzgün ve süzgün terkedişi :P


14 Aralık 2008

Kurban Bayramından Geriye Kalanlar :P

Bir bayram daha geride kaldı,Allah nasip ederse seneye bayram da görüşmek üzere :P

Bayram öncesi Ömer ateşlendi,arefe günü ve tatil olduğu için doktora götüremedim,ağrı kesici ve üst solunum yolu şurupları ile geçiştirmeye çalıştım ama gece bayağı kötü oldu yutkunmakta güçlük çekiyordu ıhlmur kaynattım biraz iyi geldi ilaçların etkisi ile geceyi biraz rahat geçirdi.Bayram sabahı hiç keyfi yoktu ayakta fakat rahatsız olduğu her halinden belli oluyordu.Öğleden sonra acile götürdük ,faranjit olmuş boğazları çok kötü dedi doktor,antibiyotik tedavisi ile geçti çok şükür...

Ömer et asla ağzına koymaz bu yaşına kadar yemiş değil, köftede benim zorumla yiyor ,kıymayı ise çorbalarda bile ayırır,çok zorlayınca yer,haliyle Ömer için kabus dolu günler di kurban bayramı :D

Benim oturduğum yer mahalle herkes müstakil evlerde oturuyor dolayısı ile herkes kurbanını kendi bahçesinde kesti,tabiki çocuklar için hiç iç açıcı görüntüler değildi bir de Ömer gibi pinpirikli çocuk olunca daha da kötü:) Bayramın ilk günü bayramlıklarını bile giymedi giyderemedim sorduğum da ise aldığım cevap aynen şu:"bütün mahalle kokuyor,giyineyim de üstüm mü koksun" :)
İki gün boyunca mutfağa girmedi beyefendi, et kokuyormuş ne olacak hali bilmem :D
Bayramda teyzesi ile aralarında geçen konuşma;
Ömer:"teyze siz kurban kestiniz mi?"
Teyzesi: "evet teyzecim"
Ömer:"ne kestiniz ?"
Teyzesi:"siz ne kestiniz?"
Ömer:"biz hem koç kestik (bu koç halasının kestiği fakat onuda biz kesmişiz :P ) hemde domuz kestik"
Teyzesi:?????? "Biz dana kestik Ömer !"
Ömer: " bende dana diyecektim yanlış söyledim"
Kardeşim bunu anlattığın da tabiki yerlerdeydik gülmekten tabiri caizse :)

İki yıl önce ilk otobüs yolculuğumuzu yaptığımızda buna benzer bir diyalog yaşanmıştı aramızda o daha kötüydü çünkü otobüste sağımızdaki ler,önümüzde ki ve arkamızdakiler duymuştu konuşmayı:)
o zamanlar bir forumda günce tutuyordum oraya yazdıklarımı olduğu gibi kopiliyorum gülün bakalım sizlerde biraz :))

Ömer beyimizle ilkez otobus yolculuğu yaptık uzak yola özel arabayla gittiğimiz için ilginç geldi Ömer'e bu yolculuk Allah'ım beş saat boyunca hiç uyumadı o çenesi hiç durmadıı önümüzdeki arkamızdaki sağımızdaki solumuzdaki kırk yıllık arkadaşımızdı sanki...
Hele hele bana hiç bişi demeden muavinden her istediğini istemesii sanki hayatında hiç kek yemedi benim oğlum, hiç krarker yemedi, hiç meyvesuyu içmedi, Allah'ım ya istekleri hiç bitmedi ben bu arada yerin dibi olsada girsem diye düşünmekteyim tabi:P
Abiii ıslak mendil alabilirmiyimm?
Abii peçete alsam nasıl olurrr ?
Abii benim kek alma hakkım varmıııı?
Muavinde Ömer'i çok sevdii emrine amadeydi yanıii bunu anlayan beyimiz hiç susmadı tabiiii hatta aramızda çok şeyler yaşandıı ama en akılda kalanını yazımm size...
Düzce Kaynaşlı'dan gecerken köy ortamını görür ve bağıra bağıra:
-"anne biz atı burdan aldık dimi?"
-"ne atı oğlum??"
- "anne at almıştık ya hani?"
-"oğlum biz ne zaman at aldık??"
-"anneee!!!!!!!!! hani at alıp sonrada kestikyaaa??"
ben bu arada etrafa rezil olduğumu düşünerek ömere sessizce cevap veriyorum
-"oğlum biz ne zaman at kestik??"
-"bayramdaaaa...:))

Bayramın son günü İki yakışıklımla güzel bir gün geçirdik,aslında enes'le birlikte bir filme girecektik Ömer'i de animasyon filmini kendi başına izlemesini sağlıyacaktık ama olmadı saatler uymadığı için haliyle Ömeri yalnız bırakamadım ve ben de Ömer'le birlikte Madagaskar2 filmine girdik ama hiç pişman olmadım gerçekten komikti ...



Bayram öncesi iki satte yeğenim Aysima hanımcığıma diktiğim ceket...



Bu şapkayı da arefe gecesi ördüm,kıyafetine uygun olsun diye fakat büyük oldu,Derya Baykal'ın programında görmüştüm o ölçülerde ördüğüm için büyük oldu düşünemedim,kullanamadı ama olsun yenisini örecem güzel bızdığıma....

3 Aralık 2008

Öylesine...

Bu günler de bir çok blog arkadaşıma uğrayamıyorum uğrasam da okuyup çıkıyorum,hani olur ya bazen böyle durumlar sebepsiz yere canınız hiç bir şey yapmak istemez ,yaptığınız yaşadığınız hiç bir şey sizi mutlu etmez,yüzünüzü güldüremez,sadece nefes aldığınız için yaşadığınızı hissedersiniz ...Bu sıralar böyleyim,en kısa sürede eski halime dönerim inş...

****
Geçen akşam Ömer'le aramızda geçen bir diyalog unutulmaması adına buraya yazıyorum...

Eşimle küçük bir tartışma yaşamıştık Ömer'de şahit oldu tabi bu tartışmaya,aradan geçen yarım saat zarfında eşimle konuşmadım ve Ömer'de bunun farkında olmalı ki,uyumaya gitmeden önce babasını gitti öptü kendini öptürdü,daha sonra benim yanıma geldi ve banada kendini öptürdü sonrsında dediği cümle "anne artık babamla barışmış oldun,çünkü babamın öptüğü yerden beni öptün sende babamı öpmüş olduğun için babamla konuşabilirisn artık"

Hassas oğlum benim meğer ne kadar etkilenmiş bu durumdan,bize göre çok küçük bir tartışma olsa bile onlar çok etkileniyorlar bu durumdan maalesef...

****

Yıllar önce gittiğim bir konferansta aşağıdaki yazıda geçenlerin benzeri olmuş, konferans sonunda tüm salon ağlıyordu...Sevdiğimizi söylemeyi geciktirmeyelim,"seni seviyorum"demek bu kadar zor olmamalı,ne kadar yaşayacağımızı kimse bilmiyor...
Çok güzel ve bir o kadar da anlamlı olan bu yazıyı paylaşmak istiyorum...

Doğan Cüceloğlu'nun eğitimindeki katılımcılarla bir konuşmasından:
Doğan Cüceloğlu: Arkadaşlar, aranızda ölümcül hastalığı olan var mı?
Bir katılımcı: Allah'a şükür, hocam, bildiğimiz kadarıyla yok.
Cüceloğlu: Ne güzel! Peki, bana, istisnasız tüm insanların, yani altı milyar insanın da başına geleceği garanti bir şey söyler misiniz?
Cevap neredeyse otomatik olarak çıkar: Ölüm.
Cüceloğlu: Gerçekten de ölüm tüm insanların başına geleceği kaçınılmaz olan tek şeydir. Doğum da tüm insanların başına kesinlikle gelmiştir, ama bundan sonra başa gelmesi kesin olan tek şey ölümdür. Başka hiçbir şey insanların tümünün başına gelmeyecektir. Peki, madem öleceğimiz garanti, bu benim ölümcül bir hastalığım olduğunu göstermez mi?
Katılımcılar burada sessizce, başlarıyla onaylamaya başlar.
Öleceğim belli ise benim ölümcül bir hastalığım olduğu da açıktır...
Cüceloğlu: Peki, ne zaman öleceğimizi biliyor muyuz?
Katılımcılar: Hayır
Cüceloğlu: Bu saniye içinde olma olasılığı var mı?
Bir katılımcı: Var.
Cüceloğlu: Yarın?
Bir katılımcı: Evet.
Cüceloğlu: 30 yıl sonra?
Bir katılımcı: Olabilir.
Cüceloğlu: Peki bunlardan hangisinin sizin başınıza geleceğini biliyor musunuz? Mesela bu akşam eve sağ salim varacağınızı nereden biliyorsunuz?
Sınıf sessizce dinlemeye devam eder. Çünkü genellikle yaşama böyle bakmamışlardır.
Cüceloğlu: Peki bir de tersini düşünelim, bu akşam eve döndüğünüzde, bu sabah evden çıkarken sağ salim bıraktıklarınızı sağ bulma garantiniz nedir? Var mıdır böyle bir garanti?
Bir katılımcı: Yoktur Hocam.
Cüceloğlu: Peki nereden biliyoruz az sonra telefonun çalmayacağını ve evdekilerden birinin az önce öldüğünün bize söylenmeyeceğini?
Katılımcılar burada rahatsız olmaya başlar.
Bir katılımcı: Hocam konuyu değiştirsek?
Cüceloğlu: Ama en yalın ve açık gerçek üzerine konuşuyoruz, biraz daha devam edelim bence. Peki, acaba bunu dün gece bilseydiniz, yani evde akşam birlikte olduğunuz kişilerden birinin yarın ölüm günü olduğunu bilseydiniz, o zamanı aynı dün gece olduğu biçimde mi geçirirdiniz? Yoksa farklı şeyler mi yapardınız?
Bir katılımcı: Kesinlikle çok farklı geçerdi Hocam.
Cüceloğlu: Şimdi sizden rica ediyorum, lütfen bir an arkanıza yaslanın, gözlerinizi kapatın ve bu sabah evden çıkarken evde bıraktıklarınızdan birinin gerçekten öleceğini düşünün, dün akşamınızı nasıl geçirirdiniz? Aynı iletişim mi olurdu? Onunla aynı konuları mı konuşurdunuz? Aynı konular, tartışma ya da gerginlik yaratır mıydı? Yoksa önemsiz hale mi gelirdi? Bu sabah evden çıkarken, bu son görüşünüzde ona ne derdiniz? Onun boynuna sarılmakta tereddüt eder miydiniz? Çok sıkı sarılmaya mı, aynaya mı vakit ayırırdınız? Ona, yüreğinizin derininden gelen bir "Seni gerçekten çok seviyorum" demeye ne gerek var diye düşünür müydünüz? Onun ölecek olması sizin ona duyduğunuz sevgiyi yoğunlaştırmaz mıydı?
Burada bazı katılımcılar ağlıyordur. Belli ki dün akşam yaptıklarından bir kısmının ne kadar anlamsız olduğunu şimdi fark etmişlerdir.
Cüceloğlu: Şimdi gözlerinizi açabilirsiniz, acaba kaç tartışmamızı bu kadar gereksiz biçimlerde yapıyoruz, kaçı gerçekten yaşamda karşımızdakinin varlığından daha önemli, hangilerinde "Şimdi kalbini kırdım, ama zaman içinde ben ondan özür dilemesini bilirim" diye kendi kabuğumuza çekilip tartışmaları donduruyoruz.

23 Kasım 2008

Çocuk İstismarı ...!

Mutlaka bir çoğunuzun bilgisi vardır bu günlerde çocuklara yönelik cinsel taciz ve tecavüzler günden güne artarak devam ediyor,bu konuda www.annecocuk.com bir kampanya başlattı ve bu kampanyaya katılımınız belkide bir şeyler yapılmasını sağlar..

Ben bir türlü banneri bloguma ekleyemedim sürekli sayfada hata veriyor hatta bunun için şablonumu değiştim belki şablonda hata vardır diye ama yinede düzelmedi size bannerlerin kodunu vereyim eklemek isteyen akadaşlar bloglarına eklesin..


[url=http://kampanya.annecocuk.com/index.php?id=2][img]http://kampanya.annecocuk.com/resim2/Cocukistismari_v1.gif[/img][/url]

[url=http://kampanya.annecocuk.com/index.php?id=2][img]http://kampanya.annecocuk.com/resim2/Cocukistismari_325x329.jpg[/img][/url]

13 Kasım 2008

Bu Çocuğa Dikkat !!

Yukarıdaki fotoğraftan anlaşıldığı gibi bu postun başlığını gazate küpürü ile aynı yazdım,Enes dokuz yaşından bu yana aynı futbol takımında futbol oynuyor ve istikrarlı bir şeklide ilerliyor ve bilir kişiler geleceği olduğunu söylüyorlar.Bu yüzden sürekli yerel gazetelerde çıkıyorlardı takımları ile birlikte fakat geçtiğimiz günlerde ilk kez Enes hakkında özel haber yapmışlar ve övgü dolu sözler de bulunmuşlar biz çok sevindik tabiki,yakın bir zamanda profosyenel takımlar da onu görmek süpriz olmayacak demişler.Resmin üzerine tıklarsanız büyüyecektir umarım:)

Aşağıda yazın İzmir'e Buca sporla maç yapmaya gittikleri zamandan,Fenerbahçe ile yapılan maçlardan birlikte çekilmiş fotığraflardan bir demet...




******
Ömer'e gelince ise kitap okutmakta zorlanıyorum öğretmenin verdiği ödev dışında asla bişey yaptıramıyorum,sadece verilen ödevler yapılıyor o kadar,bu konuda nasıl davranıcağımı şaşırdım açıkçası,mutlaka bol bol kitap okuması gerekli test çözmesi gerekli ama yapmıyor işte :(
bu hafta benimle birlikte pazara gelmek istedi ve bende onun okuldan gelmesini bekleyip birlikte pazara çıktık.Eşimin iş yerinin yakının da kuruluyor pazar ve her gittiğimizde mutlaka uğrarız ,neyse asıl meseleye geleyim lafı uzatmadan:)Ömer'e resim klasörü lazımdı,ben kendim alabilirim anne dedi tamam dedim verdim eline parayı o kırtasiyeye bende pazara çıktım babasının yanında buluşmak üzere ayrıldık.Pazardan döndüğüm de gelmişti Ömer fakat kırtasiyeye değilde büyük alışveriş merkezi var kırtasiye ile aynı yerde oraya gitmiş küçük beyimiz,kırtasiye reyonunu görevliye sormuş,orada istediği ekşınmenli(action man)klasöre ulaşamamış yükseteymiş onuda görevliden yine yardım isteyerek almış, kasaya gelmiş sıraya girerek parasını ödeyip babasının yanına gelmiş.Ben gelince de bana "anne ben sana sormadan bişey yaptım" dedi,"ne yaptın oğlum" deyince "bana sorsan ben güzel bişey başardım,kendi kendime prestije gittim,ama senden izinsiz gitmem hatalıydı kabul ediyorum şimdi bana kızarsan kız"dedi çok bilmiş akıllı oğluşum,annesinin balıdır o balı...
*******

Üsttteki ve alttaki fotoğraflar da yeğenim Ahmet Faruğun doğum gününden,annem ve kızkardeşim var yukarıdaki fotoğrafta,allatakinlerde de ailenin ufacık bir bölümü...

4 Kasım 2008

Müjde...


İmzaları topluyordum öğretmen için bildiğiniz gibi, on altı kişi ancak verdi imzasını ne oluyorsa imza atınca sanki soruşturma öğretmen için değilde veliler hakkında açılacakmış gibi çekinmiyormu bazıları kafayı yiyecek duruma gelmedim değil yani :D
neyse sonunda çoğunluğu sağlayınca geçtiğimiz perşembe günü dikeçeyi milli eğitim müdürüne verdim,sorunların çözülmüş olduğunu sanıyormuş, devam ettiğini söyleyince "tamam dedi ben dilekçenizi işleme koyuyorum öğretmenin sözleşmesini fesh ediyorum fakat gelecek öğretmen yine sınıf öğretmeni olmayacak bunu bilin" dedi artık herşeye razıydık ve beklemeye başladık çok şükür ki uzun sürmedi bu bekleyiş ve okulda öğretmenin görevine son verildi.Yinede üzüldüm acaba yanlış mı yaptık diye sorular döndü durdu beynimde, çünkü dün çocukların ona yazdığı mektupları duydum gitmesi karşısında üzüldüklerini hatta Ömer tenefüste ağladığını bile söyleyince acaba yanlış yapan biz mi olduk demeye başladım?Hatta dün Ömer'in öğretmenine sarılıp öpmesi karşısında dondum kaldım resmen çok şaşırdım.Eve gelince Ömer'e sordum "sen öğretmenini böyle öptün mü hiç daha önce" hayır dedi "bugün neden öptün peki" dedim" yolcu ettim öğretmeni gidiyordu ya içimden geldi "dedi...İyice kafam karıştı doğru mu yaptık yanlış mı yaptık halen bilmiyorum açıkçası... Fakat çocuklara yaptıkları söylediği sözler aklıma geldikçe bir yanım pişman olmuyor.
Dün yeni öğretmenimiz geldi bugun ders başı yaptı çok şükür ki sınıf öğretmeni ve beş yıllık genç bir bayan çok güler yüzlü ve içten geldi bana tabiki ilk izlenimlerim bunlar,Ömer'de çok sevdiğini söylüyor ki tüm çocuklar aynı yönde sevdiğini belirtiyorlar...
Artık bekleyip görmektan başka çaremiz yok,inş doğrusunu yapmışızdır ve yeni gelen öğretmen çocuklar içinde iyi bir insan, iyi bir öğretmen, iyi bir abla ,iyi bir örnek insan olur...

24 Ekim 2008

Sorunlar bitmiyor ...



Öğretmen meselemiz hâlen çözülmedi nasıl çözülecek? Çözülecek mi onuda bilmiyorum yoruldum açıkçası...Şiddet olayları ilk günlerdeki yoğunluktaki gibi olmasa da devam ediyor maalesef ve bu konuda Ömer hiç bir şekilde konuşmuyor konuşmak istemiyor,ne olursa olsun anlatmıyor.Abisine anlatmış " anneme söyleme sakın" demiş,bu derece korkutmuş öğretmen ...Bir akşam yemekten sonra masada ikimiz kaldık konuşuyoruz okula getirdim lafı tabi,derslerden falan bahsettik neyse ben yine öğretmeni hakkında sorular sormaya başladım
"anne bana Adem peygamberin hikayesini anlatırmısın" diyerek çok güzel bir şekilde konu değiştirdi...
***
Önceki günde eve morali çok bozuk bir şekilde geldi "ne oldu oğlum" dememle birlikte hıçkırarak ağlamaya başladı ve hiç bir şey anlatmadı ve sebebini halen bilmiyorum...
***
Müdür beyde arkasında maalesef eğitimi çok güzelmiş deyip duruyor...Ben yapabilecekelerimi sonuna kadar yapmaya kararlıyım sonuç sıfır olsa bile en azından bunuda yapsaydım dememek için...İmza topluyorum ve baştan imza vermek istemeyenlerde imzaladı otuz kişilik sınıfta 18 kişi oluyoruz ,önemli olan çoğunluk değilmiş zaten resmi olması için bir kişinin bile dilekçe vermesi yeterliymiş bakalım neler olacak,iki ay geçti biz halen bu sorunlarla uğraşıyoruz...
***
Derslerine gelince istekli yapıyor ama korkudan sanırım çünkü isteği ile yapmazdı hep benim hatırlatmam gerekirdi,okuması ilerledi çok şükür yinede çok seri değil ama başa göre daha iyi,ritmik saymalarda 2- 3-4-5 leri ezberlediler .Kitap okuması benim zorumla oluyor ve öğretmen kitap okuyup özet çıkarın demezse okumuyordu kendiliğinden,ama bir kaç gündür kendi isteği ile yatma saati gelince alıyor istediği hikaye kitabını yarım saat okuyup öyle uyuyor,son sayfasınıda benim yanımda sesli okuyor ve dakika tutuyoruz,bu şekilde her gece okuduğu kelime sayısı artınca hoşuna gidiyor İnşallah böyle gider ...
***
Yazın yüzmeye gitmeyi çok istediği halde fırsat bulupda bir türlü yazdıramadım Ömer'i yüzme kursuna,hatta tam tahlilerini yaptırdığım gün babamın sonuçlarının kötü geldiğini öğrenmiştim ve öylede kalmıştı hâlen çok istiyor yüzme kursuna gitmeyi,dayısıda su altı hokeyinde milli takımda yüzücü ona çok özeniyor sanırım "bende dayım gibi yüzücü olacam onun gittiği kulube gitmek istiyorum dayım bana öğretir orada yüzmeyi" diyor.Bu konuda biraz esnek davranıyorum çünkü yeterince sosyal bir oğlum var,yazın amcasının sayesinde amcasının oğlu Keremle birlikte futbol okluluna gitti ama pek sevmedi.
Bu yıl yine satranç kursuna başladı ve bu hafta sonu satranç turnuvası var bakalım ne olacak..
***
İki hafta boyunca okulun bahçesinde beden öğretmenin çalıştırdığı öğrencileri izledi durdu okul çıkışında ,okul evimize çok yakın zaten, sonrasında da "anne bende çalışmalara katılıyorum" deyip üç gün boyunca onlarla birlikte çalıştı ve şimdi düzenli kursa gidiyor meğer gidip kendini yazdırmuş kursa ve kurs valeybol kursu imiş...
*****
Enes'le problerimiz bu sırada çok fazla bugün üç gün oldu konuşmuyorum onunda özür dileme gibi bir derdi yok..Çok üzdü beni geçen akşam çokkk:( Bana hiç haketmediğim sözler sarfetti ki beni çok kırdı beynimden vurulmuşa döndüm:( Nasıl başedicem nasıl geçicek bu zorlu süreç hiç bilmiyorum...hergün evde tartışma hiç sabırlı değilim o bana sesini yükselttikçe bende yükseltiyorum ,o daha fazla ardından ben daha fazla... Sonradan çok üzülüyorum biliyorum ki oda üzülüyor ama dengeyi kuramıyoruz bir türlü...Bana çok işi düşüyor bunun farkındayım ama bende iyi değilim benimde dengem bozuk,maalesef hiç bir şey güllük gülistanlık olmuyor olamıyor...Dün eve geldiğinde selam verdi selamını bile almadım ,konuşmaya çabalıyor artık dedim içimden ama dün gece yine tartıştık...Ne zor bir dönemmiş bu ergenlik,geçmiyor ya bitmiyor bir türlü ne zaman düzelicek ne zaman ana- oğul olabilecez yeniden,ne zaman tartışmadan bağırmadan bir gecemiz sakin geçicek...Rabbim yardımcımız olsun...

22 Ekim 2008

Uluslararası Arkadaşlık Ödülü / Friendship Around The World Award


Sevgili arkadaşlarım Zülbiye , Ayşe , Şirin , Annecik, Emine , Siyap , Aslı , Zehra beni bu güzel ödüle layık bulmuşlar çok sevindim, ilk önce Zülbiye'de gördüm daha sonra Ayşe ve Şirin derken bir baktım ki sekiz arkadaşım beni bu ödüle layık görmüşler ayrı ayrı herbirinize çok teşekkür ederim..
***
Ödülün amacı arkadaş listemizdeki bloggerları dünya çapında tanıtabilmek.Ödül alıcı tarafından devrediliyor. Her seferinde farklı isimler söylenmeli ki ödül sürekli aynı kişiler arasında dönüp durmasın, zincirin büyümesi için sizi seçen kişiden bir fazla kişiye göndermeniz gerekiyormuş,tabii ben sekiz arkadaştan ödülü aldığım için çok kalabalık bir liste olacağından ilk Zülbiye'de görüğüm için onun listesindeki kişilerden bir fazlasını yazıyorum...Karar vermekte zorlanacağım kesin fakat tek tek tüm listemdeki arkadaşlarımı dolaştım ödül almamış arkadaşları belirlemeye çalışacağım,kusurum olursa da affola...
***
Blog arkadaşlıkları benim için çok önemli oldu her birinizi uğrayamadığım zamanlarda merak eder oldum,sizleri görmesemde seviyorum sıcacık arkadaşlıklarımızı günün birinde inş reele taşırız...Sizleri seviyorummmmmmmmmmmmmm....
***
Şimdi de bu ödülü devr ettiğim arkadaşlarım:

21 Ekim 2008

Görsel DNA testi

Sevgili arkadaşım Şirin beni sobelemişti bir zamanlar,çok teşekkür ediyorum canım, bana çıkan sonuçları aşağıdaki resimlerde olduğu buyrun bakalım ben kimmişim :D
sonuçlar aşağı yukarı beni yansıtıyor ...








Bende eğer kabul ederlerse sevgili arkadaşım biricik dostum Selma'yı ,eltim Şengül'ü ve çiçeği burnunda gelin adayımız Ceyda'yı sobeliyorum...
TESTİN YAPILDIĞI ADRES:http://www.visulog.com/Default.aspx