28 Mayıs 2008
Bekleyiş dönemi çabuk bitsin..
21 Mayıs 2008
Hastalığım ve satranç turnuvası

Akşam ki son maça abimizde geldi Kerem'in maçının bitmesini beklerken..


Cumartesi günü maçların saatleri arası çok olunca alışveriş merkezinin neredeyse altını üstüne getiren iki veleti alarak çok yakın olan cumartesi pazarında tezgahları olan halamızı ve eniştemizi ziyarete gittik,en azından orada oturma imkanım olur diye de aslında ben istedim çünkü alışveriş merkezinde peşlerinde koşmaktan çok yoruldum bir de hasta olunca zor geldi..Halasına yardım ettiler,bardakları dizdiler çok yoruldular çokkkk:P

Geliri ile ihtiyaç sahibi çocukların giderlerini karşılayacağımız kermesimiz vardı bugün,üç salon takımı iki mutfak takımı elimde dikilmek üzere beni beklerken hastalanınca maalesef sadece bir salon takımı dikebildim,vee çok şükür ki yeni bir makina alabildim ,zaten makinam bozuk olduğu için son güne kadar bekledim dikişler için neyseki aldım fakat hastalanınca mecburen arkadaşlara vermek zorunda kaldım öteki işleri..

Dün Ömer abisinin kucağında ağlayarak eve gelince aklım gitti çok korktum,ayağına çivi batmış ve kanıyordu neyseki tehlikeli bişeyi yoktu ama tetanoz aşısı için hastaneye götürmek için amcamız bekliyor kapıda ama ömer çırpındıkça çırpınıyor "ben gitmemm iyne olmam"ben kendimi iyi hissetmedğim için gidemiyorum abisi ile amcası götürecek nuh diyor peygamber demiyor velet,sonunda dedimki ya "bacağını kesecekler yada iyne olacaksın kendin seç tercih senin " anneeeee yaaaaaaaa ben bacağımı kestirmem tamam iyne olmaya razıyım"diyerek hastaneye gittiler fakat okulda oldukları aşı yeterliymiş gerek kalmamış iyne olmaya.Doktor "ayağının üzerine bu gün basma" demiş,ama bu kadar mı pinpirikli bir çocuk olur içi gitti arkadaşalrı sokakta oynarkenn balkondan onları seyrettti durdu. bas oğlum diyorum artık akşam oldu bişey olmaz ,"yaa annee doktor basma dedi" deyip bana kızdı sürekli..Gece tuvalete kalktığı anda bile sekerek gitmesi varya öldürdü beni uyku sırasında bile doktorun dediğinden dışarı çıkmadı akıllı oğlum benim..
***
15 Mayıs 2008
Vals yapan ufaklık ve mim
23 Nisan törenlerindeki video çekimini bir türlü ekliyememiştim,tekrar deneyince oldu ve bende izlemeniz için ekliyorum gösteriyi,iyi seyirler ..
Ömer'in gösterisini sabırla sonuna kadar izleyebilirseniz selamlama kısmı çok hoşuma gitti benim,bakalım sizlerin fikri ne olucak?
Belindeki kemeri gevşek bağlamışım sanırım ki kemer belinden düştü düşecek gibi duruyordu bende sürekli oğluşumu uyarmışım kemerini düzelt şeklinde:D
Yeğenim Aysima'nın gösterisinden harikaydılar..
Ömer'in gösterisi buyrun vals izlemeye :)
Sevgili arkadaşım yasemin beni mimlemiş sanırım sobe gibi şey,ancak cevaplıyabiliyorum yasemincim affola..Ayrıca teşekkürlerrrr..
Miimin konusu "hayatta saygı duyduğun üç kadın",eş dost akraba anne abla olmayacak..
İlk olarak Hz.Havle'nin hikayesi..
Kuran-ı Kerim’deki en manidar surelerden biri de 58. sırada yer alan "Mücadele" Suresi’dir. Medine’de inen bu surenin kadınlar açısından anlamlı bir hikáyesi (sebeb-i nüzulu-iniş gerekçesi) vardır. Mücadele, peygamberle tartışan kadın anlamına da gelir.
****
Hz. Havle bugün bile horlanmış, zorlanmış, terk edilmiş, önemsenmemiş, gençliğinden sonra kenara itilmiş bütün kadınların ortak isyanı olmuştur. Sembol olmuştur. Önemsenmediklerini zanneden kadınlara, "Hayır, Rabbiniz sizi önemsiyor. Rabbiniz sizin adınıza zulmeden erkeğe dünyada cezalar getirdiği gibi ahirette de hesap soracak". Üzülmeyin, sesinizi Rabbiniz duyuyor, halinizi görüyor cevabıdır Mücadele Suresi.
Olay şöyle gelişti:"Hz. Havle" iman eden bir kadındı. Evs (RA) isimli, sert tabiatlı bir adamla evliydi. Bir gün Evs (RA), karısını boşadı. Bu boşanmayı gerçekleştirirken de eskiden Araplar arasında yaygın olarak yapılan ve "zihar" olarak adlandırılan bir yöntemi kullandı.Araplar, eşlerinin bazı hassas noktalarını, anneleri-bacıları gibi evlenmeleri yasak olan akrabalarına benzetirlerse bu boşanma sebebi sayılırdı. Evs (RA) de eşine, "Sen bana anamın sırtı gibisin" diyerek aralarındaki akdini sona erdirmek istedi.
İşte bu olaya muhatap olan Hz. Havle, soluğu Hz. Peygamber’in (SAV) yanında aldı. Hz. Havle tepkiliydi. Hz. Havle yorgundu. Hz. Havle bezgindi. Hz. Havle mağdurdu. Hz. Havle çaresizdi. Çareyi Hz. Peygamber’de (SAV) bulacaktı.
Havle (RA), Peygamber’in (SAV) evine geldi. Efendimiz (SAV) dinliyordu. İsyan edercesine kocasını, Peygamberimize şikáyet etmeye başladı. Şöyle diyordu: "Ey Allah’ın elçisi! Evs, benim malımı-mülkümü yedi. Gençliğimi tüketti. Onun için çocuklar doğurdum. Şimdi ise yaşlandım. Çocuk doğuramaz hale geldim. O da zihar yaparak beni boşadı. Beni ortada bıraktı. Ya Rabbi, halimi sana arz ediyorum. Bu halimi sana şikáyet ediyorum.
Havle’yi büyük bir dikkat ve saygıyla dinleyen Hz. Peygamber (SAV) bir an duraksadı. Sonra, "Bu tür boşamalarla ilgili Rabbimden bana herhangi bir ölçü gelmiş değildir" cevabını verdi. Çünkü O (SAV), Yüce Allah’tan vahiy gelmedikçe kendi heva ve arzusuna göre konuşmazdı. Yüce Allah’ın kendisine müsaade ettiği konular hariç, mutlaka vahiy beklerdi.
Ama çok geçmeden Yüce Rabbimiz, "Halimi sana iletiyorum" diyen bu mağdur kadının yakarışına cevap verdi. Ötelerden, ötelerin de ötesinden cevap geliyordu. Yüce Allah’ın, "Senin sesini, yakarışını, isyanını duydum. Yalnız değilsin, sözün duyulmuştur, gökte yankılanmıştır Havle! Arzu ettiğin konuda sana cevap verilecek ve sen rahatlayacaksın" anlamında ayeti inecektir.
Yüce Rabbimiz, Havle’ye cevap veriyordu. Öylesine bir cevap ki Medine’de yankılanmadık, konuşulmadık ne sokak ne ev bırakacaktı. Günlerce her mekánda Havle’nin yakarışına verilen cevap konuşulacaktı. Havle gibi mazlum ve mağdur bütün kadınlar, bir anlamda "erkeği cezalandıran" bu ayetleri gururla okuyacaklar.
Yüce Allah, karısını bu şekilde boşamak isteyen erkeğe bu işin çirkin olduğunu ilettikten sonra, ya köle azadı, ya iki ay üst üste oruç veya 60 fakiri doyurma cezası verecektir. Eşine dönmenin bedeli olarak. Tekrar eşine yaklaşmak istersen bunu ödeyeceksin. Kadın değil, erkek bunu ödeyecek. Çünkü kadın mağdur oluyordu. Rabbimiz, mağdurun yanında, mazlumun yanında.
"Mücadele" Suresi’nin ilk ayetleri indiğinde yüzü sevincinden ay gibi parlayan Peygamberimiz (SAV), Havle’yi çağıracak ve "Seni müjdelerim Havle! Allah senin sesini duymuştur" dedikten sonra ilk ayeti okuyacaktır: "Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikáyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir." (Mücadele 58, 1)
****
İkinci olarak Afra Hatun,hangimiz evladımızı şehit olacağını bilsek bile kaybetmeyi göze alabilir ki..
Afrâ Hâtun iman âbidesi çocuklar yetiştiren bir anne... Genç yavrularının Allah ve Rasûlü yolunda şehadetlerine sabreden bir hanım sahâbi... Üç çocuğunu Bedir savaşına katılması için teşvik eden kahraman bir İslâm hanımı... Genç şehitler annesi...
Afrâ Hatun şecaat ve cesaret sahibi kahraman bir hanımdı. Güçlü ve kuvvetliydi. Hayatın elem ve kederine, tahammüllüydü. Acılara karşı sabırlıydı. Allah ve Rasûlü yolunda sebat eder, dünyevî sıkıntı ve çilelere aldırmazdı. Bedir harbi olunca oğullarının hepsini savaşa göndermişti. Onların gösterdiği îmânî heyecandan son derece mutluluk duymuştu. Savaşta sergiledikleri kahramanlıklara çok sevinmişti. Hatta iki oğlunun şehadetine sevindiği kadar diğer oğlunun şehid olamadığına üzülmüştü.
Afrâ Hatun (r. anhâ) iki oğlunun şehid olduğunu haber alınca Allah'a hamd etti. Diğer oğlu Avf'ın onlarla birlikte şehid olamayışına üzüldü. İstiyordu ki, o da Allah yolunda cânını fedâ eylesin. Bu üzüntüsünü Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi vesellem efendimize gelerek şöyle dile getirdi:
“– Ya Rasûlallah!” İki çocuğum şehid oldu. Keşke Avf da aynı mertebeye ulaşsaydı. Acaba Avf onlardan daha mı geridedir:” dedi.
Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz iman dolu ve şehidlik özlemiyle dolu bir kalbe sâhib bu anneye şu cevâbı verdi:
“– Hayır! Muaz ve Muavviz hayattan tam lezzet alamadan genç yaşta şehid oldular. Fakat Avf da onlardan geride değildir.” buyurdu.
Avf (r.a) da kardeşlerinin şehadetinden sonra büyük bir cesaretle düşman safları içine atıldı. Kahramanca çarpıştı. Birçok düşmanı tepeledikten sonra şehâdet şerbetini içti. Cennette kardeşlerine kavuştu.
Ne gıptaya lâyık bir hareket!.. Ne kahramanlık!.. Ne fedakârlık!.. Ne candan bir gayret!.. Ne yüce bir imânî heyecan!.. Ne şerefli bir mertebe!.. Ne samimi bir muhabbet!.. Allah’ım bizlere de böylesi yücelikler nasîb et!.. İmânî heyecan ve gayretimizi müzdâd et!.. Bu şerefle yaşamayı ve ölmeyi lutfet!..
Afrâ Hâtun (r. anhâ) böylesine kahraman yiğitler yetiştiren bir anne. Çocuklarını birer iman âbidesi olarak yetiştiren ve onların Allah ve Rasûlü yolunda şehid olmalarına sevinen bahtiyar bir anne. Bu genç şehid kardeşler “Afrâ'nın oğulları” lakabıyla anılır olmuşlardır.
Allah onlardan razı olsun. Rabbımız bizleri şefaatlerine nâil eylesin. Amin.
****
Üçüncüsü ise ilk İslam şehidi Hz.Sümeyye,
Ebu Cehil bilhassa kölelerin Müslüman olmasına fena halde içerliyor, hiç hazmedemiyordu. Yaser hazretleri yabancı, Sümeyye Hatun ise köle idi. Kureyş zorbası Ebu Cehil, Hz. Yaser’in evini yaktırdı. Karısı ve oğlu ile beraber üçünü de zincire vurdurttu, sonra kırbaçlattırdı, daha sonra da hapsetti...
Dışarıda sıcak şiddetlenip, çölün kumları yanmaya başlayınca, zincirleri ile Yaser ailesini çöle çıkardılar. Bağladıkları zinciri çıkarmadan çölde sürüklemeye başladılar. Hz. Sümeyye’yi ateş gibi yanan kumlara gömüyorlar, Ammar’ı durmadan taşlıyorlardı... Bazan zavallıların önünde kuvvetli bir ateş yakılıyor, demir kıpkırmızı oluncaya kadar ateşte bırakıldıktan sonra, arka ve yanlarından geçiriliyordu...
Yaserler her şeye rağmen dinilerine sımsıkı sarılmışlardı.“Sizi Cennetle müjdelerim”Bu arada Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bazı eshabı ile Mekke’nin dışına çıkmıştı. O, Ebu Cehil’in Yaser ailesine yaptığı işkenceyi gördü. Resûlullah efendimiz çok üzülmüştü. Onlara doğru dönerek; -Yaserler sabredin, dayanın. Size vaad olunan yer şüphesiz Cennet’tir müjdelerim sizi, buyurdu. Bu güzel cümle karşısında Yaser, Hz. Peygamber’e baktı ve;-Bize ne yaparlarsa yapsınlar. Allah’ın dininde kalacağız. Senin Allah’ın Resulü olduğuna şahadet ederim. Şüphesiz senin vaadin haktır, dedi.
İçi iman ile dolan Hz. Sümeyye, işkence yapan zalimlere dönerek bütün sesinin heyecanı ile;-İşte bedenlerimiz elinizde ey Allah’ın düşmanları istediğinizi yapın. Vaad olunan yerimiz Cennet’tir, dedi.
Bu gürleyen ses Ebu Cehil’in öfkesini daha da artırdı. Sümeyye’ye yaklaşarak; -Sen böyle kalmayacaksın, nihayet Muhammed’in dinini bırakıp bize döneceksin! dedi. İlk kadın şehidBunun üzerine Sümeyye Hazretleri şöyle haykırdı:-Sana ve inandığın putlara kötülükler olsun, ey Allah’ın düşmanı. Seni görmektense, bana ölmek daha iyidir. Bak duy! Allah Rabbimizdir, Muhammed Peygamberimizdir! Hz. Sümeyye’nin bu ağır konuşması karşısında Ebu Cehil’in aklı başından gitti. Birden mızrağı ile vurdu ve bunun tesiri ile Sümeyye Hatun ruhunu teslim etti. Böylece Sümeyye Hazretleri İslam’da ilk kadın şehid oldu.
******
Bende kabul ederlerse eğer canım arkadaşım selma yine biricim arkadaşım narişh'i ve sevgili özlem'i mimliyorum kolay gelsinnnnnnnnn...
8 Mayıs 2008
Karışık, kuruşuk :P

Anneannelerde geçirilen güzel bir günden fotoğraflar,aşağıdaki taşlar babamın kendi çabası ile bahçede yaptığı 5metrelik olan kuyudan çıkarılan taşlar...

Dede ile torunlar..

Cuma akşamı Aysima bizimle geldi ve bizde kaldı ,ardından cumartesi akşamı Ömer bende gidip teyzemde kalıcam dedi ve izin verdim ilk kez bensiz gidip kalmak istemişti,saat 22.00 de gittiler,aradan iki saat geçince kızkardeşim aradı "Ömer ağlıyor ":D Gittik aldık tabii,bakalım ne zaman bensiz kalabilecek tek başına...
*****
İlk testlerini yine geçtiğimiz günlerde oldular,10 soruda 5'i doğru 5'i yanlış,ama dikkatimi çeken ki aynı şey öğretmenimizin de gözünden kaçmamış,kısa soru ve cevapları olanlar doğru, uzun soru olanlar yanlış,buda uzun soruları okumadan sadece cevapları okuyarak işartelenmiş olduğu Ömer tarafından da onaylandı ..Evde; yanlış cevapladığı soruları ben sorduğumda hepsine doğru cevap verdi..İlk testimiz vatana millete hayırlı olsun:D yaklaşık bir 17 sene sürekli test çözek nasılsa ...
2 Mayıs 2008
Ertelene Ertelene Sonunda Kutlanan 23 Nisan..
