25 Nisan 2011

Gecikmiş Mimlerden İlki ve Kıyafetlerimiz...



Kısa süre sonra tekrar merhabalar efenim merhaba bu sefer umuyorum ki eski günlerime geri döneceğim ve sık sık buralarda olacağım ve tabiki inşş diyelim dimi ama:)


Bundan önceki postun öncesindeki postta sadece işlenmiş halini gösterdiğim keçe nakışını benim yaptığım kıyafeti ise öğrencimin diktiği etek ceket takımının bitmiş hali karşınızda:)




Fotoğrafını gördüğünüz kırmızı elbise tel kırma işinden yapılmış olup işi de dikimi de becerikli mi becerikli öğrencim Büşra'ma aittir,onu çok uğraştırdım ama sesini hiç çıkarmadan dediğimi yaptı ve sonuç çok güzel oldu....



Sırada bindallımız var :) Makina nakışından sarma işi ile süslendirilen bindallımız harika oldu ya sizce? Yine işi ve dikimi öğrencim Tuğba'ya ait olan bu çalışmada bende öncelikliler arasında yerini aldı,haksızmıyım:)





Evettt bu postta ki son fotoğrafımız  ,yine bir bindallı ve işi ve dikimi yine öğrencim Ayşe'ye ait, elde sap işi ve boncuk işlemesi ile süslendirilen bu bindallı sade ve şıklığı ile göz dolduruyor.Bir özelliği daha var ki haziranda olacak olan kendi kına gecesinde kendi diktiği bindallıyı giyecek....




VE SIRADA GECİKMİŞ BİR MİM VAR 
Canım arkadaşım  Dilek'cim mimlemiş gecikme için kendisinden özür diler ve sorulara geçerim:)


Hayalinizdeki meslek nedir?
Hayalimdeki mesleği yapıyorum şu an,dikiş öğretmenliği çok severek ve zevkle yapıyorum mesleğimi biraz geç başlasamda mesleğime,bir şeyler başarmak,hiç bilmeyen birilerine öğretmek onların para kazanmalarına vesile olmak harika bir duygu...
Kışın sürmeyi en sevdiğiniz parfüm nedir?
 Avonun far evay dı fakat şu sıra uzun zamandır yine avonun rare pearls kullanıyorum...
Çaymı? Kahve mi? Kaç şekerli? Sütlü/sütsüz?
Aslında hiç çay içmezdim ama çalışmaya başladıktan sonra içer oldum,ancak yinede neskafe diyorum,sütlü ve şekerli :)
En en en önemli makyaj hilesi?
Makyaj çok fazla yapmam o yüzden çok da bilgim yoktur sadece bazen göz makyajı yaparım,hiledende hiç anlamam ancak normalde her türlü fiziksel ve ruhsal olayda benim yüzüm kızarır, resmen elma yanaklı olurum ve hiç sevmiyorum bu durumu o yüzden mutlaka evden çıkmadan kapatıcı sürerim hileyse alın size hile:P
Tam şu anda kucağınıza bir cin düşseydi ve 3 dilek hakkınız olduğunu söyleseydi ne dilerdiniz?
Uçuk bir soruymuş ama ne yapalım cevaplayacağız elimiz mahkûm:P İlk hakkımı babamın hayata geri dönmesini sağlamak olarak kullanırdım:(
İkincisi çocuklarımın ve tüm çocukların sağlıklı mutlu huzurlu iyi birer evlat olmasını sağlamak olurdu...
Üçüncüsü benim ve sevdiğim tüm arkadaşlarımın ve ailemin cennnete gitmesini dilemek olurdu...
Kahvaltı, öğlen yemeği, akşam yemeği veya tatlı.Bu öğünlerden ömrünüz boyunca yanlızca birini seçmek zorunda kalsaydınız hangisi olurdu?
Ama ama ben yemek yemeden  hele hele tatlı yemeden yapamam ki:P şaka bir yana sabah kahvaltısı aramam,öğle yemeği de sorun değil ama akşam yemeği mutlaka olmalı heleki tatlısız hayat asla düşünemiyorum onu hiç vermem banane:)
Eğer Hello Kitty karakteri olsaydınız kurdelanız ne renk olurdu?
Pembe olurdu kesinlikle:)
Eğer ömrünüz boyunca yanlızca bir tane takı takma seçeneğiniz olsaydı tercihiniz en olurdu?
Saatim...
Sahip olmak istediğiniz yetenek nedir?
Şiir yazmayı ve kitap yazabilmeyi isterdim,yetenek midir tartışılır ama :)
Bitince almaya devam edeceğiniz kozmetik ürünü?
Rolon,parfüm ve kapatıcı olmazsa olmazlarım:)
Eğer geleceği görmek isteseydiniz görmek istermiydiniz?Evetse tam olarak neyi görmek isterdiniz?
İstemezdim kesinlikle...
Gizli ünlü aşkınız kim? (Fotograf koyun)
Ehehehe ortaokul yıllarında bu yakışıklıya aşıktım ben:)








Neden blog tutmaya başladınız?
İlk önceleri netle yeni tanıştığım yıllarda anne-bebek forumu vardı orada çok yazardım orada oğlumun güncelerini tutardım tüm anneler gibi tabi o zamanlar bloglar yoktu.sonraları blogların yeni açıldığı dönemlerde sanırım, Ayşe'm bir blog açtı ve onu takip etmek okumak çok hoşuma gidiyordu  ama bir türlü yorum yazamıyordum ne çömezlik yav şimdi düşününce gülüyorum o hallerime:) Sonra sağolsun o bana bu kullandığım blogu açtı hatta o gün bu gündür şifrem bile onun açtığı haliyle durur:)Sadece yorum yazabilmek içindi,daha sonra Ayşe ve bir kaç arkadaşım ısrarı ile "sende yazabilirsin ,ne bekliyorsun güzelde yazarsın" demeleri sayesinde bu günlerdeyim ,ilk zamanlrda sadece çocuklarımın güncesini yazarken şimdilerde güncel bir blog haline döndü...Halen çok güzel yazdığımı düşünmüyorum ama seviyorum bloglarda olmayı blog arkadaşlıklarımızı daha ne olsun dimi ama:)
Seviyorum sizi...

23 Nisan 2011

Bir kedicik varmış:P





Merhaba,uzun zaman oldu yine güncelleyemedim blogumu aslında paylaşacak o kadar çok şey oluyor ki ,tam gaz devam ediyorum her bişeye yetişiyorum çok şükür:)Şimdi desem ki en kısa zamanda yine buradayım, sonra yazamıyorum mahcup oluyorum en iyisi oluruna bırakmak galiba,vakit buldukça canım yazmak istedikçe buralardayım zaten ...


Bu akşam çekilmiş taze taze fotoğrafları paylaşmadan edemedim,oğlum geldi Bolu'dan çok sevinçliyiz çok mutluyuz ailecek özlemişim yaaa...


Neyse ben yemek yaparken bir baktım tül aralık kalmış oradan bir çift yeşil göz beni izliyor:)Tabii aldım hemen makinamı çektim fotoğrafını kedimizin:P








Normalde sevmezdim kedileri hiç taa ki bu kediyle tanışana kadar:) Bir yıldır ailemizin kedisi oldu resmen...İlk önceleri peynir vermeye başladım sonra kaşar derken baktım iyiden iyiye beklemeye başladı alışınca, bende kıyamadım sürekli yiyecek bişeyler vermeye başladım başlarda bana kızan eşim,kayınpederim "neden alıştırıyorsun balkona gitmeyecek sonra" diyenler şimdilerde benden çok onlarda ilgilenir oldular o yüzden ailemizn kedisi dedim:)


Kapıdan ayrılmıyor akşamları işten dönerken beni gördüğü zaman sokağın başında benden önce eve geliyor merdivende miyavlayarak beni karşılıyor,mutfağa girdiğim anda mutfak camına çıkıyor ve miyavlayarak yiyecek istiyor .İşte böyle geçen yıl sadece kedili bir post hazırlayacağım hiç aklıma gelmezdi seviyorum kedimizi:)








Bu akşam yemek yaparken aralık kalan tülden mutfakta yemek yaparken beni izlediğini farkettiğim anda çektiğim foto:) Üstteki fotoğrafta da  her şey açık açık görülüyor zaten:)


En kısa sürede görüşmek ümidi ile diyelim lakin cevaplamam gereken bir kaç mim var dönüşüm onlarla olur belki belli mi olur:)

27 Şubat 2011

Şal,ceket,ödül ve mim :)

Merhaba uzun zamandır ödül almamıştım çok sevindirik oldum galiba, hee birde mim var sırada,blogla çok fazla ilgilenmeyince kaçırdığım mimler de oldu ama bu gün vakit geçirmeden şu mimi de yazsam fena olmayacak diye düşünmekteyim:)


Öncelikle "okunması en keyifli blog" ödülüne benide layık gördüğü için sevgili arkadaşım gutguturuna ya çokkk teşekkürler çok mutlu oldum çok sevindim ve bende listemde olan ve takip ettiğim tüm bloglara bu ödülü gönderiyorum sizleri okumayı seviyorum ki listemdesiniz dimi ama:)


Sırada bir mim var çokk sevgili canımmmm arkadaşım kaanlayasamak Dilek'cim beni mimlemiş haydi bakalım geçelim soru ve cevaplara:)



1) Gün içerisinde eğer gerçekleşirse şok geçireceğin şey?
Çift maaş almak:) :P

2) Gördüğün zaman eğer almazsam uyuyamam dediğin şey?
Hiç öyle bir takıntım yok çok şükür,yani hiç bir şey:)

3)Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey?
 
Annemin boşnak böreği,asla dayanamam yerim...

4) Uğurun varmı, uğurun?
Uğura inanmam,uğurlu gün uğurlu sayım gibi takıntılarım yoktur...

5)Kendine yakıştırdığın renk?
Aslında kırmızıyı tek geçerim ama kilolarımdan ötürü siyah bende takıntılı bir renk olmaya başladı...

6)Kendine yakıştırdığın takın?
Saatlerim...

7)Takıntın?
Üst geçitten geçerken mutlaka merdivenleri sayarım,kaldırımdan yürürken çizgilere değil ortalarına basarım illaki...

8)Bavulum çoktan hazır,Gitmek istediğim şehir,ülke?
Görmek isteğim şehir olarak değilde karadenizi bölgesini görmeyi çok istiyorum birde ülkelerden Arabistan

9)Ben bu şarkıyı duyunca şakırım...
Çokkk eski bir şarkıdır ama çokk severim,Coşkun Sabah'tan "aşığım sana doyamayorummmmm,nede güzelsin bakamıyorumm seni sevmeye kıyamıyorum" ...diye giderrr:P

10) Solunda ne var

Büyük oğlum Enes'imin yatağı var bir aydır bozulmadı önümüzdeki hafta oğluşum gelecek inşşş...



Bu mimi cevaplamayan ve cevaplamak isteyen herkese paslıyorum haydi kolay gele:)






Yine yeniden keçe nakışından yaptıklarım var,biri şal diğeri ise ceket olacak bitince yine bitmişini yayınlarım,çokk severek yapıyorum keçe nakışını üstelik zor da değil herkesin yapabileceği kadar kolay...





10 Şubat 2011

Kısa bir tatil ve güzel mi güzel bir buluşma...


Merhabalar nasılsınız bakalım ben çok iyiyim,neredeyse on beş günlük tatilin sonuna bile geldik evde olmak istediğin zaman yatmak istediğin kadar uyumak gezmek gönlünce tembellik etmek süperdi açıkçası:) Heee bu demek değil ki ben işimden sıkıldım aksine hiç sıkılmadım çok severek çalışıyorum ve özledim bile öğrencilerimi hoca arkadaşlarımı,çalışırken olan koşturmacalı ama düzenli hayatımı:)
Uzun bir post bekliyor sizi sayın okur :P Bol fotoğraflı, bol yazılı, sıkılmadan okursanız ne ala:)Karneler den hiç söz etmeden geçsek mi acaba neler yaptığımıza:P Enes'imin iki zayıfı var,Ömer'im ise teşekkür aldı ve daha bu çocuk dördüncü sınıfta ,abisinde değil üç karnede dört görmedim ben liseye gelene kadar bu Ömer beni çok yanılttı ya neyse hayırlısı olsun bakalım napalım herkes bir olmuyor işte...





Tatilin ilk haftası İstanbul'a gelin verdiğimiz kız kardeşime vede orada oturan kuzenime gittik çok güzel günler geçirdik,çoğul konuşuyorum farkındayım çünkü kız kardeşim ve çocuklarla gittik eşler olmadan, özel araçsız bir İstanbul macerasıydı bizi bekleyen :P
İlk durak Esenler otogar,otobüsümüzden indiğimiz gibi metroya bindik, Forum İstanbul'a gitmek üzere binmemizle inmemiz bir oldu Kız kardeşimin bir lafına durduk durduk güldük sonraları aklımıza geldikçe"abla koşsaydık biz zaten yetişirdik,metroya binmeye ne gerek vardı ki" daha sonra öğreneceğimiz şey ise daha çok gülmemize sebep olacaktı:)



Ben çocuklara akvuryuma, kız kardeşim de alışveriş merkezinin içine doğru yollandık,çocuklar gördükleri her balık karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler helede köpek balığına tepkileri görülmeye değerdi,yukarıda ki fotoğraflar da akvuryımdan bazı kareler...



Sonrasında  yemek yedik ,oturduk dinlendik ve Forum İstanbul'da son durağımız olan ikea ya doğru yol aldık:)




Asıl bizi gülme krizine sokan, bir saat yirmi dk lık maceramıza doğru yol aldığımızı bilmiyorduk henüz.Kız kardeşimin evine gitmek üzere otobüs durağına geldik,aman Allahım o ne kalabalık,köyden indim şehre modundayız biz.Kocaman durak tıklım tıklım dolu gelip geçen otobüsler ve bir o kadarda kalabalık her çeşit insan topluluğu...

Benim yanlış anlamam sonucu boş sayılabilecek bir otobüsü kaçırdık.Bu arada gelen her otobüse maratona çıkmış gibi koşan insanlarla dolu çevremiz,otobüsün merdivenleri bile dolu olduğu halde kapılarını açmasına çığlık çığlığa sevinen genç kızlara mı gülersin, koşarak giden arkasından arkadaşlarını çağıran gençlere mi o tıklım tıklım otobüse binmek için elinden gelen tüm gücünü harcayan insanlara mı...Yada küçük oğlu ile bir başka dolu olan otobüse son dk kendini atan adam ve büyük oğlu dışarıda kaldığı için ayağını kapının arasına koyarak kapının kapanmasını engellemeye çalışan bir baba ve otobüs hareket halinde olmasına rağmen kapıdan tutmuş koşan dışarıda kalan büyük oğula mı yoksa memleketimin ağlanacak haline gülen bizlere mi:)

Daha sonra gideceğimiz yere giden otobüs gelir ben merdivenler boş olduğu halde "binmeyelim bir sonrakine bineriz çok kalabalık" diyerek binmediğimiz otobüse neredeyse otuz kişi binmiş ve evde bizi bekleyen kız kardeşimin "neden binmediniz" şeklindeki söylemiyle gelecek olan otobüsü beklemeye koyulduk.Biz her gelen otobüse koşan insanları şaşkınlık ve gülümsemeyle seyrederken, bir saat yirmi dk lık bekleme sonucu gelen otobüse herkes den önce koşarak üstelik üç çocukla ve ilk sırada otobüse kendini atmış insanlarız:))



Neyse ki sağ salim kız kardeşime vardık,özel araçsız,üstelik çocuklarla bir daha mı dedik durduk ama bakalım bu sözümüzü ne kadar tutacağız,lakin İstanbul'da yaşamak zor zanaat...
Altı ay önce evlenen kız kardeşimin ne marifetleri var mış da biz bilmiyormuşuz,çok güzel ağırladı bizi tam bir ev hanımı oldu,yıllarca okullar dershaneler derken mutfağa pek girmemişti ama iş başa düşünce oluyormuş meğer:)




İkin gün kardeşimde kaldıktan sonra üç kız kardeş bir arada iki gece sabahladıktan sonra kuzenim gelip aldı bizi ve doğru onun evine Başak şehire gittik orada da çocuklar çok güzel vakit geçirdiler bizi hiç üzmediler ki beş çocuk bir arada düşünün  ama onlar kâh bilgisayarda,kâh logolarla,kâh isim şehir oynayarak kâh bizimle birilikte beş taş oynayarak çok güzel vakit geçirdiler evet evet bizde kuzenler ve çocuklar hep birlikte beş taş oynadık eskisi gibi tıpkı çocukluğumuzda olduğu gibi ,çok güzel iki gece geçirdik...



Ertesi günü yine Başak şehirde olan canım bidenecik arkadaşım Ayşe'me gittik. Gitmeden önceki gün belli olduğu için özellikle görüşmeyi istediğim bir kaç arkadaşa haber veremedik.İnşaalah bir daha ki sefere diyorum ve maharetli,cana yakın sıcak mı sıcak Ayşe'me buradan da binlerce kez teşekkürler,çooook güzel ev sahibi olduğu için ,sıcacık içi dışı bir kişi olduğu için bizi evinde güler yüzü ve o güzelim mamalarıyla karşıladığı için...Ellerine sağlık canım her şey mükemmeldi.Arda'nın beyefendiliği,Verda'nın hanımefendiliği süperdi maşallah ,ne güzel evlatların var ve ne güzel bir annesin sen canım benim seni seviyorum...
Ömer ve Aysima Arda'yı ve Verda'yı çok sevdiler ve görüşmeyi sürdürmek isterler tıpkı benim gibi...Tekrar teşekkürler rövanşını da unutma emi bizdeyizzzzzzzzz...





Bu buluşma içinn taaaaaaaaaaa nerelerden kısa bir süreliğine gelen canım uyuzum Nazan'ımada çok teşekkürler,Ayşe bana bir süpriz olabilir dediğinde, dedim ben kesin uyuzm gelecek diye ve yanılmadım da son ana kadar hep süprizin Nazan olduğunu dedim vede haklı çıktım,ve senide seviyorum uyuzmm benimmmmm:)





Ayşe'mden çıktıktan sonra kuzenim bizi diğer bir kuzenime götürmek üzere Kasımpaşa'ya doğru yola çıktık ver elini yine trafik Allahım nasıl bir çiledir bu İstanbul'da yaşayanlara Allah kolaylıklar versin.Neyse asıl süprizi görünce bizi aldı bir gülme hani en başta ilk metroya inmemizle binmemiz bir oldu demiştim ya meğer otogar yolun bir tarafında Forum İstanbul yolun diğer tarafında sağdan sola metroyla geçtik yani hehehhe güzeldi demi:)




24 Ocak 2011

Kursiyerlerimin Diktikleri


Merhabalar,nasılsınız görüşmeyeli ben çok iyiyim  süperim hatta,her şey yolunda gidiyor ,kursta çok güzel işler çıkıyor ve çıkacakta artık iyice eminim,sağolsun kursiyerlerim yetenekli ve zevkliler...

Hafta sonu ailecek "hür adam " isimli filme gittik ,çok güzeldi,nur cemaatiyle hiç alakam olmadığı halde çok beğendim ben,Senai Demirci'nin dediği gibi : Hatasız kul olmaz. Hatasız film hiç olmaz. Hür Adam bir film. Sadece film. Said Nursi Hür Adam filminden fazlasıdır. Hür Adam filmini Said Nursi’yi konu alıyor diye aşağılayanlar ne kadar yanlış yapıyorsa, Said Nursi’yi Hür Adam filmine eşitleyenler de o kadar yanlış yapar...
Yazısını okumak isteyenler için tıklayın lütfen...
İlk yarım saat Ömer'imin "beni bu filme neden getirdiniz" şeklinde ve benzeri tarzda söylenmesiyle geçti ama sonunda oda uyum sağladı ve dikkatini çeken merak ettği bilmedği şeyleri sormaya başlmasıyla filmi izledi....

Sırada "eyvah eyvah" var gösterimden kalkmadan gidelecekler arasında bakalım haftaya inş onada gideriz...





Keçe nakışını çok sevdim sürekli keçe nakışı yapasım var,yukarıda gördüğünüz bir önceki postumda yayyınladığım keçe nakışının elbisedeki hali ve elbisenin son hali,dikilmesi kursiyerlerim tarafından keçe nakışı da benim tarafımdan yapılmadır:)Siyah olan  elbisedeki keçe nakışı.Üç tane şal var elimde yapılacaklar arasında hediye edilmek üzere yapılmayı bekliyorlar...Bitince onlarıda eklerim artık...



Kursiyerlerim tarafından dikilmiş bazı kıyafetler var sırada fotoğraflarını çekebildiklerim onlarda,üç buçuk ay önce makinada düz dikiş dahi yapmasını bilmeyenlerin ellerinden çıkan bu kıyafetlerin her biri ayrı güzel bence ya sizce?

 



 








16 Ocak 2011

Keçe Nakışı...


Evett tekrar merhaba,bu sefer çok uzun ara vermedim iyide oldu bence,bakalım neler dökülecek klavyemden:)

Bu geçtiğimiz hafta küçük oğluşumun sınav haftasıydı her gün ayrı bir sınav hatta bazen günde iki sınav iş dönüşü yemek işinden sonra otur sınava çalış oğluşla birlikte ,benim anlamadığım neden son haftanın içine sınavların hepsini sıkıştırırlar önceden bir takvim belirleyip sıkıştırılmadan yapılamaz mı ya:) hadi büyük sınıflarda olsa anlayacağımda daha dördüncü sınıfta...Neyse bazılarından çok iyi aldı bazılarındaysa orta derecede artık hayırlısı bu Ömer'im zaten beni okul konusunda çok yanılttı ya neyse...Bu hafta sonu yine satranç turnuvası vardı beyimizin bıkmadan gittiği  ama derece elde edemediği turnuvalardan eskilerden olan takipçileirm bilir birinci sınıftan itibaren satranç turnuvalarını kaçırmayız yenilen aslan misali her turnuvada varız:P bu sefer ben yanında olamadım dün Sakarya'day dım bugün se seminerimiz vardı ve oğluşumun yanında olamadım işte böyle...

Haftaya da Enes'im gelecek inş bir gece kalacak ama olsun biraz olsun özelmim diner belki...

Üstte ki fotoğrafda neyin nesi diyenler için hemen açıklayayım keçe nakışı öğrendim ve ilk olarak öğrencimin dikeceği bir elbisenin yakasına kemerine ve kollarına işledim bence güzel oldu ya sizce?Elbisenin bitmiş halinide eklerim sonra hele bir dikilsin bakalım modelinide çok beğeniyorum geçen yıl değişik süslemlerle üç kursiyerim dikmişti aynı elbiseden.Bu yıl göz alıcı kıyafetler çıkacak bir çok kursiyerim gerçekten zevkli ve ne istediklerini biliyorlar bu benim için daha da iyi sıradan şeyler yerine değişik kıyafetler dikilmesi sergi açısından çok iyi...Mesela tel kırma ile işlenen kırmızı renkli bir elbisemiz olacak çok ağır ve çokk güzel,ardından mor renk üzerien gümüş işlemeli makina nakışından bir bindallımız var ve yine kırmızı üzerien altın sarısı sim ile işlenecek olan elde nakıştan hemde yine bir bindallımız var ve abiyeleri saymadım daha hayırlısı ile bir dikilsinlerde yine buradan paylaşırım sizinle...
Şimdilik hoşçakalınnnnn

2 Ocak 2011

Yaşananlar...


Uzun bir aradan sonra merhaba,nasılsınız bakalım ben iyi değilim açıkçası ,üzgün mutsuz keyifsiz huzursuzum:( Az önce oğlumu gönderdim Bolu'ya bir haftadır yanımızdaydı ,güzel şeylere nasıl da çabuk alışıyoruz ,sayılı çabucak geçip gidiyor işte aylardan sonra ilk kez bu akşam çok kötü oldum,alıştım sanıyordum onsuzluğa ama alışmamışım demek ki:( Giderken "hiç gitmek istemiyorum ,nasılda geçti bir hafta" demesi belkide beni kötü yapan:( Sağlığı sıhhati keyfi yerinde olsunda varsın ayrılıklar olsun diyorum ama içim ağlıyor maalesef:(


Bunun dışında her şey yolunda,işe gidip geliyorum pırıl pırıl 32 öğrencim var her biri ayrı yetenekli çok şükür beceriksiz yok bu dönem sadece eli ağır olanlar var o kadar da olacak,geçen yıl beni uğraştıran pek çoktu çünkü.Kursumuz başlayalı üç ay oldu üç etek,iki pantalon ve iki buluz diktiler bazılarıda elbiese dikimine geçti.Başlarda dikiş dikimini hiç bilmediklerini düşününce şimdi geldikleri yol beni çok gururlandırıyor açıkçası bir şeyler öğretmek bunu karşılığını almak,sevilmek sevmek çok güzel bir duygu.


Küçük oğluma gelince okul durumu iyi gidiyor çok şükür ödev yaparmısın yaptın mı demiyorum artık beni üzmüyor bu konuda,ama çokk çokk iyi değil ortada gidiyor işte...bunda ki etken sürekli öğretmen değişmeleri  çok önemli bir etken bence mahvuldu yavrum dördüncü sınıf ve altıncı öğretmenleri hatırlarsınız daha önceleri paylaşmıştım bu konuyu ikinci sınıfta uzun çetrefelli yollardan geçmiştik ve  ikinci sınıfın ikinci dönemi kadrolu öğretmenimiz gelmişti,üçüncü sınıfta öğretmen değişmeden okudular ama bu yıl öğretmenimiz doğum iznine ayrılınca  sene başından itibaren ikinci öğretmen geldi ne olacak halleri bilmiyorum,gerçi sınıf öğretmenimiz ikinci dönem gelecek "ben onları toparlarım" diyor ama dördüncü sınıf nasıl olacak bilmiyorum...


Hafta sonu yeğenimin doğum günü vardı annemlerin evinde yapılar kutlmayı çok güzel bir gündü,birde gözlük vermiş doktor tam bilmiş olmuş zaten öyleydi de şimdi de gözlüklü olunca dahada bilmiş olmuş...aşağıdaki fotoğraflar o güne ait...







Son olarakda kısacık bir zamn ayırıp aşağıdaki yazılanları yaaprsanız hiç tanımadığını küçük öğrencilere faydanız dokunmuş olacak son oylama tarihi 10 ocak lütfen ihmal etmeyin arkadaşlar,arkadaşım için çok önemli ve tabiki o küçük çocuklar içinde...

Favori Altın’ın okullar için düzenlediği bi kampanya var. Bazı okulların ihityaçlarını karşılayacak.Ben Niğde İlinin Çiftlik İlçesinin Çınarlı Köyünde fakir bir okulda öğretmenlik yapmaktayım. Bu kampanyaya okulumu kaydettim.Fotokopi makinası kazanmak için.. Bu makinaya, çocuklara daha iyi eğitim hizmeti sunabilmek için gerçekten ihtiyacımız var. Sizlerden istediğim aşağıya yazacak olduğum adımları facebook hesaplarınız üzerinden takip ederek okuluma destek olmanızdır. Bu bir maddi yardım değildir. Sadece okulumun adını bulup oy vermeniz yeterli. Bir hayra vesile olan onu yapmış gibidir diyorum ve okuluma oy verebilmeniz için ne yapmanız gerektiğinizi aşağıya yazıyorum. Bu işlemlerin birer tıklama işlemi olduğu düşünülürse 2-3 dakikanızı alacaktır sadece.







1) Facebookta arkadaş aranan yere “Favori Jewellery (Turkey)” yazın.
2) Zaten siz daha yazarken görünecektir. Aşağıya çıkan sonuçlar arasında.çıkınca tıklayın.
3) Sağ üstte “Beğen” e tıklayın.
4) Aşağıdaki küçük bir kız çocuğunun olduğu kampanya resminde “Hemen Katıl” a tıklayın.
5) Temel bilgilere erişim, Bana e-posta gönderme, Duvarıma yazma,Profil bilgilerime erişme… vb. şeyler için izni isteyecek sizden. Sağ altta mavi kutucukta “İzin ver” e tıklayın.
6) Sonra aynı kampanya resmi karşınıza gelecek. Yine “Hemen Katıl” a tıklayın
7) Sonra bilgilerinizi doldurun(ad soyad vb.). Bu bilgilerin altındaki “Kaydet” e tıklayın.
8) Turuncu bir kutucuk içinde “Bilgileriniz kaydedildi. İstediğiniz okulu desteklemek için tıklayınız” diye bir uyarı çıkacak. “tıklayınız” kelimesinin üstüne tıklayın.
9) Son aşamada da Çınarlı İlköğretim Okulu’nu- NİĞDE-Çiftlik- bulup, sağdaki “Destek ol” butonuna tıklayın ve oy verme işleminiz tamamlanmış olacak. (Okulu bulmak son derece kolay çünkü liste alfabetik sırayla hazırlanmış.)


LÜTFEN siz de oy kullandıktan sonra bu mesajı listenizdekilere iletin.Desteğinize gerçekten ihtiyacımız var.Şimdiden Allah razı olsun. Desteklerinizi bekliyorum.

3 Aralık 2010

YENİ YILDA ÇOCUĞUNUZA EN GÜZEL HEDİYE MONAMİ'DEN



Yeni yıl geliyor ve büyükler kadar çocukların da hediye alma heyecanı başlıyor. Özellikle çocuklara alınacak hediyenin özenle seçilmesi gerekiyor. Onların gelişimini olumlu yönde etkilemek istiyorsanız, alacağınız hediyeleri çok uzaklarda aramayın. Türkiye distribütörlüğünü Şark Gülü Kırtasiye'nin yaptığı ve yıllardır dünya çocuklarının en sevdiği markalardan biri olan Monami pastel boyalar ve seriye yeni katılan kuru boyalar ile yeni yılda hem çocuğunuzu sevindirin hem de çocuğunuz, kendi yaptığı resimlerle sizi sevindirsin...


Monami'den resim yapmayı sevdiren rengârenk yeni kuru boyalar...


Monami serilerine yeni katılan kuru boyalar, çocukların resim yaparak hayal dünyalarının genişlemesine ve el becerilerinin artmasına yardımcı oluyor. Kısa ve uzun tüp olmak üzere farklı ambalajlarda, 12 ve 24'lü renk seçenekleri ile satışa sunulan kuru boyalar, kağıdı yıpratmadan kolayca kullanılıyor. Monami kuru boyalar'ın uç kırılmasına karşı dirençli özel yapıştırma sistemi sayesinde, çocuğunuz uzun süre resim yapmanın keyfini çıkartacak. Kağıt üzerinde daha baskın görünen yüksek kalitede parlak ve canlı renklere sahip kuru boyalar, okul öncesi ve sonrası çocuklarınız için önemli bir gelişim araçlarından biri olma özelliği taşıyor.


Monami'nin pastel boyaları ile renkli hayaller...


Pratik kullanımı ve canlı renkleri ile çocukların ilk tercihi olan Monami pastel boyalar, diğer boya malzemelerine göre daha kapatıcı olma özelliği taşıyor. Monami pastel boyalar 12, 16, 18, 24, 36 ve 48 renk içeren karton ve plastik çantalı ambalaj seçenekleri ile çocukların hayallerine renk katıyor. Ucu açılan ve son derece sağlam olan pastel boyalar, düşürüldüğünde çatlamıyor ya da kırılmıyor. İz ve leke bırakmama özelliği ile de temizlenmesinde zorluk yaşanmıyor. Kağıt üzerinde rahatça kayan Monami pastel boyalar ile çocuklar resim yapmaktan zevk alıyor. Çocukların el becerilerinin ve zekalarının gelişimine yardımcı olan pastel boyalar, sanata olan ilginin de artmasına yardımcı oluyor.


Monami boyalar zararlı kimyasallar içermiyor...


Hiçbir zararlı madde içermeyen Monami marka pastel ve kuru boyalar, boya yaparken ellerini ağızlarına götüren küçük çocuklar için herhangi bir tehdit oluşturmuyor. Çocukların güvenle oynayabilmeleri için zararlı olmayan maddelerden üretilen pastel ve kuru boyalar ile çocuklarınız, yeni yılda yeni resimlere imza atacak...


http://www.sarkgulu.com/
Müge AKAY Duygu ÖZKAN
Müşteri Direktörü Müşteri Temsilcisi
Med Partners Halkla İlişkiler Med Partners Halkla İlişkiler
Tel: (0216) 577 41 41 Tel: (0216) 577 41 41
mt@medpartnersreklam.com pr@medpartnersreklam.com


22 Kasım 2010

A.M.İ.N'cilerin buluşması:)

Evetttt bayram postunu saymazsak uzun bir aradan sonra merhaba, aslında yazmayı özlemişim, blogumu özlemişim,eskisi gibi blog takip etmeyide özlemişim ama bu sefer söz vermeyeceğim oluruna bırakacağım bakalım inşş devamı gelir.Sanırım burada hiç söz etmedim facebook da yazmıştım zaten ne olduysa facede takılmaya başladıktan sonra oldu orada paylaşır oldum her bişeyi blogu ihmal ettim,hadi bakalım devamı gelir inş.Ne diyecektim ben ya şu çenemde bir düşük bir düşük başladı mı susmaz hiç:P
Oğlum Enes bildiğiniz gibi futbol oynuyordu ve Ramazan da Bolu spor a genç taklımına transfer oldu ve artık bizimle yaşamıyor okulada orada devam ediyor on beş günde bir gelip bir akşam kalıp dönüyor oda İstanbul tarafında maçları varsa yani oğlumu erken yaşta gurbete yolladım:( zorlandık halada zoruma gidiyor onsuz olmak, onun orada yalnız başına olduğunu bilmek ne bilim yaa içimi acıtıyor işte,ama geleceği için iyi olacaksa hayırlısı olsun diyorum yapacak bişey yok.Bayram öncesi cumartesi günü geldi ve bayramın ikinci günü sabahtan döndü idmanları vardı ve tatil olduğu halde oğluma doyamadım.bu ara İst da maçlarıda yok bakalım ne zaman gelecek bir daha:(


Klasik bir bayram geçirdim ilk gün yine çok kötüydü tabi babamsız bayramları artık hiç sevmiyorum onun olmadığını bilmek, onu görememek içimi çok yakıyor, içim acıyor helede öyle özel günlerde:(,Annemin gözünü yaşlı görünce,babam olmadığı için bakımsız kalan bahçelerimizi görünce vs.uzar da gider bu saydıklarım,Rabbim mekanını cennnet eylesin bizlerede orada kavuşmayı nasip etsin inş.aminn.

Bayram ziyaretlerinin ardından,bu dokuz günlük tatilide fırsat bilerek küçük oğluşumla baş başa iki gün geçirdik ne istediyse yaptık birlikte.Önce buz patenine gittik ana oğul biraz kaydık düşe kalka ben sonra trübüne geçip onu izledim o düştüğünde ben güldüm ,ben güldükçe o bana kızdı,sonunçta çok mutlu oldu.


Sinemaya gitmeye karar verdik ve yanımıza arkadaşı Nilsu'yu da alarak düştük yollara,internetten bakıpda gittik güya bayram dolayısı ile alışveriş merkezi kapalıydı ve bizde o arada fuar alanında bulunan göl kenarına gittik ve Nilsu ve ömer gölde yunuslara binerek gezdiler.Ardından sinema açılınca gördükkü winsklap çocuk filmi kalkmıştı ,internet sayfalarını yenilmemişler bir güzel uyarımı yaptım şikayetimi yaptım ve haliyle onlar çizgi filme giremeyince benimde izlemeyi çok istediğim newyorkta beş minare de  güme gitti tabi.





Sonrasında yemeklerini yediler ,dondurmalarını da yiyip doğru jetonlu oyuncaklara...




İstedikleri kadar bindiler jetonlu oyuncaklara keyiflerince bir gün geçirdiler her ne kadar sinema istekleri olmasada...


Uzaktan kumandalı bir helikopteri var küçük beyimizin geçen yıldan itibaren kutusunda duruyordu bozulacak diye doğru düzgün hiç uçurmadı neyseki bayramda sahile gidip de uçuralım anne deyince kırarmıyım oğluşumu,onun emrine amdeydim dedim ya:P Ne mutlu oldu ne mutlu,hatta bir ara etrafında toplanan küçüğünden büyüğüne bir sürü insanı görünce "meşhur oldum ,meşhur oldum" deyip sevindi:P




Daha sonrada arkadaşı Emre ile birlikte parkta doyasınca eğlendiler, oynadılar, zıpladılar, kaydılar...






Sıra geldi konu başlığımızda yazdığı gibi A.M.İ.N cilere:)


Önce A.M.İ.N  ne demek onu açıklayalım bakalım,farkındayım bu post çok uzadı ama neyse ayda yılda bir gelip yazınca coştumda coştum işte affola artık:)

A(arzu blogtan takip eden sonrasındada çok sevdiğim görüşüp tanıştığımız çokk mükemmel Arzum'cum olar kendileri) M(ben deniz olarım namı değer MUKO)  İ (ise İlkay blogların prensesi, kraliçesi, namı değer çatı katı) N (ise benim uyuzcum olup blogların sıcacık, içten, cana yakın,çok sosyete :P bir nazan (kalderavolkan) olar kendileride) Facede çok güzel bir gurubumuz oluşunca nazan uydurdu bu ismide isim anası kendileri olur yanim:) A.M.İ.N  güzel dimi gurubumuzun adı?:)


Taaa temmmuzda ilk olarak Arzu'umcuma gittik Gebze'ye tabii bize katılamayan İlkay oldu bir tek, biz onsuzda çokk güzel bir gün geçirdik arzumcumda:)

Sonrasında da yine bu gurup bana geldi tabiii tahmin ettiğiniz gibi İlkayımız yoktu yine gelemedi.Bu bululşmayı okumak isterseniz buyrun burada.İlkay artık bu buluşmayada gelmezse olmayacaktı ve teşrif ettiler aramıza saolsun kendileri:P Ve yine Gebzeye Arzum'cuma gittik mütihiş eğlenceli saatler geçirdik,çenem ağrıdı gülerken.



Hediyelerin içinde boğulduk resmen o anlar çok güzeldi herkes birbirine hediyeler almış,her yer paketlerle doldu süperdi kısacası.Tekrar tek tek teşekkür ederim kıslarr iyi ki varsınız iyi ki sizi tanımışım.Sizi seviyorum...


Mükemmel bir masa masanın üzerinde yok yokk ne ararsanız vardı ellerine sağlık Arzu'cum harikaydı herşey yaptığın ikramlıklar ev sahibeliğin, süperdin sen yaa:)





Herbirimizn elinde bir fotoğraf makinası  ve bende bu kareyi yakaldım hehehe çok hoş demi:P
Aynı kadroyla tekrar bir araya gelmek istiyorum kıslarr haberiniz olaaaaaaaaa:)



16 Kasım 2010

BABAMSIZ BEN



Bir bayram sabahı uyandığında,elini öpeceği bir babası olmayanların...

Bir bayram daha,bir bayram daha...
Artık uyandığı bütün bayram sabahlarında babasını göremeyecek olanların...
Geceyarılarında,kan-ter içinde,bir gül gibi susuzluktan kurumak üzereyken uyandığında,bir bardak su gibi delice özlediği babasını bir daha asl...a göremeyecek olduğunu farkedip,yatağının bir köşesine sızanların...
Gidip bir mezar başında, saatlerce,çocuklar gibi ağlayanların...
Kara gözlü,fidan gibi,korkusuz,adam gibi adam,babam!...
Mert olmayı,insan olmayı,adaletli olmayı öğrendiğim,düşlerimin kahramanı,babam!...
Ömrünü,adam gibi "evlad" yetiştirmeye adamış,çileli adam,babam...
Artık,bayram sabahları,bayram sabahı değil...
Eş-dost ziyaretleri,avuntudan başka birşey değil...
Hayat fani,bayramlar baki..Bilirim...
Çocuklarımızın bizi özleyeceği bayramlar baki kalsın,yeter.
Değil mi aslan babam?


TÜM İSLAM ALEMİNİN VE SİZ OKUYAN YORUM YAPAN YAPMAYAN HERKESİN BAYRAMI KUTLU OLSUN...