21 Haziran 2009

Babam Sensiz Geçen 90 Gün :(




Babamın bizden ayrılışının 90. günü,çok özledim çokkkkk:( Hiç bu kadar ayrı kalmamıştık biz,özlemi günden güne artıyor,sebepsiz yere gözümden dökülen yaşlar gittikçe sıklaştı...
Her şeyde babam var her fotoğrafta o,pcdeki eski fotoğraflara bakarken izlemediğin ne çok videosu varmış onları izledim şimdi sanki hiç gitmemiş gibi sanki çıkıp gelecekmiş gibi sahiciydiler:(((
O güzel sesiyle torunu ile oynamaları ,hastane odasındaki anlattıkları, piknikteki görüntüleri hepsi sanki dün gibi okadar içten, o kadar sıcak, o kadar sahici...

Babanız hayattaysa ne olur kıymetini bilin, ne olur hergün görmeye çalışn yada en azından sesini duyun. Yaşam okadar kısaki gün gelip aramzdan ayrılıyorlar elimizden hiç bir şey gelmiyor hayattayken onları mutlu edelim en güzeli bu...

Yattığın yer nurla dolsun mekanın cennet olsun canım babammmmmmmmm.
****

Ne özledim seni bir bilsen
Nasıl tütüyorsun burnumda,
Yutkunamıyorum seni andıkça,
Hatta nefes alamıyorum
Cüzdanımdaki resmine baktıkça
Issız gecelerimde
Hayaline kapılıyorum sessizce
Şimdi olsaydı diyorum,
Okşasaydı saçlarımı,
Islak gözlerimi silebilseydi,
Bu kadar erken gitmeseydi de
Telimi duvağımı görebilseydi.
Yaşasaydı da dağ dağ gerilerde olsaydı.
Telefonda duyabilseydim sesini,
Rüzgârlar getirseydi kokusunu,
Bir mektubu bir selamı gelseydi
Yılda bir, hatta on yılda bir görseydim,
O benim buğulu gözlerimden
Ben onun mis kokulu ellerinden öpseydim.
Koklasaydı bağrına basa basa
Saçının her teline
Bin buse kondursaydım.
Göğsünde uyusaydım
Bastığı yerlere sürseydim yüzümü
Ama hasret koymasaydı gözümü
Babam deseydim doya doya
Beraber yudumlasaydık çaylarımızı
Beraber yaşasaydık yaşayamadıklarımızı
Sadece rüyamda değil,
Yanımda görebilseydim.
Babacığım keşke seninle aynı gün ölebilseydim.
Ardında aslında mutsuz bir nefes bıraktın,
Kulağımda çınlayan bir hoş ses bıraktın.
Hakkın yoktu, inan hiç hakkın yoktu
Beni çok erken yetim bıraktın.
Ah! Bir bilsen seni ne çok özledim.
İnan o çocuk ruhumla
Gelirsin diye yıllarca bekledim.
Hiç inanmadım öldüğüne,
O çizgili pijamalarınla
Pencerenin önünde buluvereceğim sandım hep,
Uzansam tutacağım sandım
Günde bin kez uzandım,
Bir kez bile tutamadım.
Gördüğüm her ak saçlı adamı
Sensin sandım zaman zaman
Karşımdasın gibi gördüm kimi an
Ama kayboldun duman duman.
Ah bir bilsen babacığım,
Bu yetimlik ne yaman.
Sen gittin gideli sevmiyorum bayramları,
Yalan değil kıskanıyorum
Babalı olanları...
Hele o babalar günü var ya babacığım;
O gün kahroluyorum.
Sanki, derin
Sanki, dipsiz kuyularda boğuluyorum.

Neşe YILMAZ

20 Haziran 2009

Oğlum 16 yaşında...



On beş yıl önce bugün ailmeize katıldın canım oğlum ,ilk gözağrım...
Zaman ne çabuk geçiyor fotoğraflarına bakınca bunu daha da iyi anladım daha dün gibiydi o bebeklik hallerin şimdi ise kocaman bir adam oldun,boyumu geçtin delikanlı birisin artık.




Ömrün boyunca hep sağlamlar adımlar atarsın inşallah,ayakları yere basan akıllı güvenilir,ahlaklı,dürüst dinine bağlı bir insan olman en büyük temenim.Rabbim seni tüm kötülüklerden korusun...




Dün gece hediyeni verdiğimde yıllardan sonra ilk kez beni öyle güzel öptünkü canım oğlum senin sarılman ,öpmen gerçekten dünyalara bedel,birlikte yaşadığımız o zor günler geride mi kalıyor ne?

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN BİTANEM MUTLU YILLAR,SENİ ÇOK SEVİYORUM!!


DİPNOT*Geçen yıl ki doğum günü yazısı ve oğluma özel hazırladığım video için bakmak isteyenler burada


****
Bu gün ayrıca canım arkadaşım, bitanecik dostum, sanaldaki tek gerçeğim ,sanalı reele dönüştürebildiğimiz dört yıllık canım arkadaşım Selma'nın da doğum günü onun için hazırladığım süpriz burada

15 Haziran 2009

Karneler ve Rulo Tatlısı



Evetttttt karnelerimizi bizde herkes gibi aldık,çok şükür çok iyi.Ömer Talha'mın hepsi beş geldi, yavrum birinci döneme göre kendini düzeltti,hem öğretmen değişiklilikleri hem benim sürekli babamın yanımda oluşumdan dolayı hiç oğluşumla ilgilenemem sonucu birinci dönem karnemizde üç vardı fakat çok şükür bu dönem hepsi beş.Olumsuz hiç bir şey yok," ben buyum işte anne ben buyum" diyerek dolandı iki gün.

Enes beyimize gelince iki zayıfı var sağlık ve dil ve anlatım:( sene başından beri konuştuklarımız fayda etmedi karneyi alınca "haklıymışsın anne" dedi.Sağlık dersinin zayıf olmasını ben yediremiyorum kendime yaa,adamın matematiği, tarihi, fiziği, coğrafyası dört sağlık bir,nasıl lakayıtliktir bu anlamış değilim:(İnşallah ders olmuştur bu zayıflar onun içinde seneye toparlar kendini,ne yaparsa kendine.Dokuz senelik okul hayatında ilk kez takdir*teşekkür almadı bu yıl.




Yine ailece annemlerin bahçesinde yenen yemekten görüntüler bunlar,taze damatta aramızdaydı o gece,iki eski damat papuçları dama atılmış damatlar desem daha doğru olacak :P Yeni damatla biraz uğraştılar ama neyse,yeni damadımızda ayak uydurdu çabucak ailemize.

Bende yıllardır yapmadığım Rulo Tatlısını yaptım annemlere götürdüm o gece,çok güzel şerbetli bir tatlı şiddetle tavsiye olnur efenim,tarifi hemen aşağıda.




RULO TATLISI

İÇİNDEKİLER
1 yumurta
1 paket erimiş margarin
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı yoğurt
Kabartma tozu
Aldığı kadar un
ceviz içi

ŞERBETİ İÇİN

5 su bardağı şeker
4,5 su bardağı su

YAPILIŞI

Malzemeler kulak memesi yumuşaklığında hamur haline getirilir.Masanın üzerinde merdaneyle açılır.Fındık veya ceviz içi dökülüp rulo şeklinde sarılır.Bir parmak genişliğinde kesilip fırın tepsisine dizilip üzerleri kızarana dek pişirlir.Fırından çıkar çıkmaz soğutulmuş şerbet dökülür.soğuyunca afiyetlen yenir:)

8 Haziran 2009

Yine Sahil ve Piknik :)



Yine sahildeydik:)Size sürekli sahilimizi tanıtayım ki rağbet artsın dimi:P Arkadaşlarla görüşme amaçlı ayda bir yaptığımız günümüzü sahilde yaptık çok da güzel geçti,çocuklar okuldan çıktıktan sorna hep birlikte sahilde aldık soluğu.Annemi de zorla götürdük,biz maslarda sohbet ederken oda ağacın altında oturup elişini yaptı,arada bir yanımıza geldi.Gülüş, cümbüş, harala, gürele güzel bir gün oldu.(Cümleye bak hizaya gel:d)



Çocuklarda bizler kadar eğlendi,bayırdan koşma yarışları yaptılar,ip atladılar,halat çekme yarışması yaptılar,kendilerince salıncak yapıp sallandılar,kocaman parkta hiç salıncak yokya:D kendi yaptıkları bir kıymetli oldu ki:)



Kızkardeşim ve bendeniz:P O güne ait fotoğraf kareleri...



Geçen hafta Ömer Talha'nın öğretmeni ve sınıf arkadaşları, velileri ile birlikte yine sahile pikniğe gittik,çocuklar çok eğlendi.Türlü türlü oyunlar oynadılar, yemeklerini yediler, koştular, zıpladılar,sahildeki tüm oyuncaklardan nasiplendiler:D
Ömer kayaktan kayarken arkadaşı kolunu sürtürmüş kayağa ve kolunun üzeri soyuldu,sürekli soğuk su şişesini tuttuk kolunun üzerine,soğuk suyumuz bitince büfeden soğuk su almaya gidince oradan elinde bir poşet buz ile döndü ve tüm oyunlar boyunca bile elinde buz poşeti ile oynadı:) Ne buz poşetinden vazgeçti ne oyundan:))



Yukarda gördüğünüz fıstık bildiğiniz gibi benim yiğenim Aysima.Yıl sonu okul şenlikleri vardı cuma günü,hanfendi defilede mankenlik yapacaktı kardeşimde kıyafetini dikmemi istedi tamam dedim, bizim cadı kızımız "ben dikilmiş kıyafetle mi defileye çıkacam güzel olmaz hazır istiyorum ben" diye söylendi durdu,söz verdik ona "eğer beğenmezsen gidip isteğini alıcaz sana" dedik ,ama provalarda bile yüzü hep asıktı hanfendinin,neyse kıyafet bitince boynuma bir sarılışı vardıki,herşeye bedeldi o sarılış o öpüş:) Canım benim çok beğendi tabiki kıyafetini ve defilenin yıldızı oldu küçük hanım.Bir sürü sipariş aldım dikmek için,buda benim reklamım olmuş oldu bir yerde.Uzun lafın kısası üzerinde gördüğünüz kıyafeti ben diktim nasıl olmuş?

1 Haziran 2009

İzmit'e Gelmeye Ne dersiniz?



Geçtiğimiz hafta sonu değil bir önceki hafta sonu Ömer'le birlikte sahilin açılışını yaptık,tabii bizden önce herkesler yaptı da biz Ömer'le birlikte ilk kez gittik bu sene,laf aramızda ben bi çok kez gittimde Ömer beyimiz bilmiyor:P

Sahile gidince Ömer'in aklına vapurla Değirmendere'ye gitmek geldi bende tamam dedim ve hemen biletimizi aldık beklemeye koyulduk,ama hayal kırıklığına uğradık gelen vapur değil deniz otobüsüydü,Ömer üzüldü ama dönüşte vapuru bekleriz deyince ikna oldu....

Değirmendereye gidince öğrendik ki vapur yarım saat sonra kalkıcakmış bizde apar topar siparişleirmiz verdik sahil kenarında oğluşumla birlikte bişeyler atıştıralım dedik fakat siparişler gecikince iptal edip vapura zor yetiştik...




Dönüşte vapur keyfinden kareler bunlar...





Arkamız yeşillik önümüzde uçssuz bucaksız deniz manzarasında yemeğimizi yedik ve Ömer her isteği yerde oynadı, koştu, zıpladı,kaydıraklardan kaydı ve o kadar saat ayakta kalmasına rağmen ne çabuk dönüyoruz deyipde mızmızlandı.



Dönüş yolunda da ana oğul dondurmalarımızı yiyip anneannemizin evinin yolunu tutuk...





Şimdi siz çok değerli blog arkadaşlarıma bir teklifim var,Önce aşağıdaki Kocaeli Derince Harikalar Sahiline ait fotoğrafları inceleyin ve neler kaçırdığınızı bir görün derim,özellikle çevre illerdeki arkadşlardan...

Tekliff aşağıdaaaaaaa:)




Bir zamanlar sahilimiz hakkında detaylı bir yazım vardı bakmak isteyenler buraya lütfen "http://mukonungunlugu.blogspot.com/2008/04/23-nisan-kutlu-olsun.html"



Varmısınız biR İzmit buluşmasına??
Ne dersiniz ? Hem çocuklarınız hemde sizin için çok keyif bir gün olacağına eminim,geçen yıl bazı arkadaşlar gelecekti ve ilk önce annemlerin bahçesinde oturup daha sonra sahile inecektik fakat planlanan günde babam hastaneye yattığı için iptal etmek zorunda kalmıştım...

Şimdi lütfen gelin diyorum hem tanışalmım kaynaşalım hemde güzel bir yergörmüş olursunuz,gününü isteyen arkadaşlarla hep birlikte karar verelim ne dersiniz?


21 Mayıs 2009

Çocukluğumun Oyunları ve Baklava



Oyun Gibi

renkli bilyalardı oyuncaklarımız
seninki maviydi
sevda rengi
vurur geçerdi diğerlerini
hep sana yenilirdim.
aç kapıyı bezirganbaşı
kapı hakkı ne verirsin?
derdik
sen bezirganbaşı olurdun
ben sana amade
kapılar vardı açılması gereken güzele
açasın diye beklerdim.

körebede kör de bendim, ebe de.
dokunur dokunur kaçar,
olmazdın olman gereken yerde
sana pervane, çevrende, dönerdim

biter mi oyunlar?

mendil kapmacada,
atardın mendili arkama
kaçardın
yakalayayım seni diye
koşar yetişemezdim.
ara verene vız sevda atlardık
ayağım dolaşırdı
düşerdim.

saklambaçlarımız vardı,
kaçar saklanırdım
en kuytu köşelerde
beni bul, sobele isterdim.

İstopta topu atardın
söyleyerek ismimi,
tutmam gereken yerde
bakar kalırdım gözlerine
top düşer görmezdim.
hep böyle sürüp gitti.

olmaz ki,
tüm oyunlarda yenen sen
yenilen ben oluyorum
haksızlık bu
ver misketlerimi
oynamıyorum.

rey'an yüksel



Çocukluğumuzda oynadığımız oyunları çocuklarımın oynadığını görünce çok seviniyorum,çok şükür ki teknelojiye yenik düşmedik henüz.Gerçi bir çok oyundan haberleri bile yok ama olsun yinede büyük şehirler de apartmanda yaşayan çocukları görünce halimize şükrediyorum.Sek sek,saklanbaç,misket,ip atlama,tüftü vazgeçilmez oyunları arasında.Hele mahallemizde bir tüftü oyunu başlarsa vay mahallelinin haline her yer kağıttan geçilmiyor.



AKŞAM EBESİ
bütün mahalle çocukları hava karardıktan sonra evlerimize dağılmak üzere yorgun argınken ,içimizden birisi genellikle en yakınındakini dokunmak suretiyle ebeler ve akşam ebesi diye bağırırdı.herkes kendisine dokunulmasın diye son hız eve kaçmaya çaılışırdı.kaçamayan ebelenir ve bir süre bu kovalamacadan sonra herkes sıkılır ve oyun zınk diye biterdi.

Bu oyunu oynuyor benim çocuklarım ve arkadaşları

ALDIM VERDİM
oyuna başlamadan önce takım kurmak için aldım- verdim yapardık. kazanan ilk kişiyi seçme hakkına sahip olurdu. tekerlemesi şöyleydi yanılmıyorsam: aldım verdim ben seni yendim yenmeye geldim
karsıdakinin bir sonraki adımının nereye gelecegini goz kararı hesaplar, gerekirse ayak ucumuzla diger ayak ucumuza dokunur ve zıplayarak ayak degistirirdik.. bu yaptıgımıza da bucuklama derdik.. cunku amac en son adımı atan olmaktı..

Bu oyunu bilmiyor işte benim oğlum...


BEŞ TAŞ
beş taş diye taşlarla oynanan bi oyun vardı. beş taşı yere atar, birini seçer, onu havaya atar ve yeredüşmeden tutarken yerden de bi taşı aynı elinle almaya çalışırsın falan filan.güzel bir kız oyunuydu erkekler pek oynamazdı bu oyunu

Ne çok oynamıştımm bu oyunu,hatta biz işi ileri götürerek 90 taş toplardık ve evde babamla ne çok oynardık,uzunn kış gecelerinde,ona kızardık hep "ellerin kocaman bütün taşları tutabiliyorsun sen" diye,şimdi düşününce farkına varıyorum ki oda çoğu zamn elinin üzerien gelen bütün taşları döker yanardı kendince,eyy gidi babacımm eyy çok özledimm :(((ÇİVİLİ FUTBOL
diktörgen bi tahta üstüne önce futbol sahası çizilir, sonra tahta üstüne bi sürü çivi çakılırdı. galiba 3 vuruş yapılırdı sırayla, amaç çivileri aşıp gol atmak tabii.


Bu oyunuda erkek kardeşlerim oynardı hatırlıyorum ,hatta bizde oynamak istesek bu erkek oyunu deyip kızarlardı bize akıllarınca...

KÖŞE KAPMACA
en az üç kişiyle oynanan bi oyundu.. oynadığımız yerin köşe sayısına göre bu sayı artabilirdi. bi kişi ebe olur, diğerleri köşelerde dururdu ve ebeye yakalanmadan köşe değiştirmeye çalışırırdı

MAHALLE MAÇLARI
mahalle maçları da tabii ki unutulmamalıdır. mahallenin en iyi oynayan çocukları toplanır, diğer mahalleden maç için randevu alınırdı. sokak arası, arka bahçe veya okul bahçesi gibi mekanlarda maç yapılırdı. kaleler genelde birkaç taşın üstüste konması ile hazırlanırdı. maçın kazanılması mahallenin namus, şeref ve haysiyeti açısından önemliydi tabii ki. mahalle maçları en çok futbol üzerine olsa da başka varyasyonları da olabilir


Bu maçlarda hâlen biizm buralarda oynanaırr izlemesi çok keyif verici
MENDİL KAPMACA
karşılıklı olarak iki takım oluşturulurdu, ortada bir kişi de bir mendili ucundan tutarak havada sarkıtırdı. yarışma başladığında her iki takım yarışmacılarından birer kişi koşarak mendili kapmaya ve diğer yarışmacıya yakalanmadan takım arkadaşlarının yanına gitmeye çalışırdı. hoş bir oyundu ve çeviklik,kurnazlık, hız önemliydi



-SEK SEK
genelde kızların oynadığı bir oyun du yer kareler çizilir içine 1 den 10 kadar rakamlar yazılır sonrada çizgiler basmadan o karelerde ilerlemeye çalışılırdı
iki türlüsü vardı.biri mektup zarfı şeklinde olurdu, yani bir dikdörtgen (veya kare) diagonal olarak tüm köşelerinden çapraz çizilerek 4 eşit üçgen parçaya ayrılırdı zarfın altına da daha küçük bir kare çizilirdi. bu kareden oyuna başlanır ve 1 olurdu. zarfın içinde de 4 bölüm olmak üzere toplam 5 bölüm bulunur idi. .... ikinci seksek tipi ise hep karelerden oluşurdu. boylamasına sıra ile üst üste üç kare çizilir (aynı 3 katlı bir apartman düşünün) daha sonra aynı sıraya iki kare birden çizilirdi. (dört ve beşinci kare, örneğimizdeki apartmanın 4.katını paylaşıyor gibi düşünün) daha sonraki katta 6. kare çizilir ve yine 7.8 kareler bir üstüne birlikte çizilerek 8 kutulu ve boylamasına 6 katlı bir aparman oluşturulurdu....her iki oyun da aynı sıra ile oynanırdı. sıra ile kaç kutu varsa taş o kutuya atılmaya çalışılır, o kutuya kadar gidip çizgilere basmadan taş getirilirdi. daha sonra ters1 ler başlardı. yani oyun öbür taraftan devam ederdi.


Ömer ve arkadaşları bu oyunu çok oynuyorlar tabii bzim zamnımızdaki kurallar değişmiş biraz güncel olmuş ,oyunlar bile zamana ayak uydurmuş yani:)

UZUN EŞEK
işte türk erkeklerinin bugünkü durumunun acı tarihi,tuhaflıkların başladığı ilk durum :))

Enes bu yüzden iki pantolan değişti okulda sürekli oynuyormuş koca eşşekler:)
tamir ede ede tamirlik hali kalmadı hatta daha dün gidip yeni pantolon aldım:)

YAKAR TOP
veleybola benzeyen bir oyundu. topla birbirimizi vurmaya çalışılırdı.top atanlar iskaladikca bagira bagira sarkilar soylenerek kizdiriılır bir taraftan da vurulmamak icin zip zip ziplanırdı.

Bu oyunuda çocuklarım biliyor ve zamnında ne çok oynamıştım bende...


İSİM ŞEHİR
belirlenen harf ile isim şehir adı artist adı hayvan adı meyve adı vs bulmaya çalışılırdı. en erken bulan 10 a kadar sayar ve oyunu bitiridi sonra puanlar verilirdi


Ahh ahhhhhhh yine eskilerden yine babamlaaaa sürekli oynadığımız oyunlardan biri,ne çok anı canlandı gözümde şimdi:(
Bizde evimizde genellikle kış gecelerinde oynarız bu oyunu çocularımla birlikte...
*****

Vee size kendi yaptığım bir baklava tarifi:)



İçindekiler:
HAMURU İÇİN

1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
3 yumurta
yarım çay bardağı sirke
tuz
aldığı kadar un
1 paket nişasta
400 gr ceviz
yarım paket margarin
250 gr tereyağı

ŞERBETİ İÇİN

1,5 Klio şeker
1,5 klitreden bir bardak fazla su

Hazırlanışı:
Hamur malzemelerinden yumuşak bir hamur yoğurulur ve yarım saat dinlendirilir.
cevizler rondodan geçirilir
yapılan hamur dört parçaya bölünür ve her bir bezedan ceviz büyüklüğünde 15 beze çıkarılır.
ceviz bütyüklüğündeki bezeler üzerlerine nişasta dökülerek büyütülür.
15 beze üst üste konulur ve merdane yardımı ile tepsi büyüklüğünde tekrar büyütülür.
üzeren ceviz içi serpilir ve dipğer bezelerede aynı işlem uygulanır
tüm bezeler bitince istenilen şekilde kesilir ve üzerine terayağı ve margarin eritlierek dökülüp fırında pişrilir...

Şerbet yaklaşık kısık ateşte bir saat kaynadıktan sonra sıcak olarak soğuk hamurun üzerien dökülür...

afiyet olsun...

18 Mayıs 2009

Evim Evim Güzel Evim...




gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz
hep el ele vererek hayaller kurduğumuz
o ağacın altını şimdi anıyor musun?
o güzel günler için
.....

Güzel bir şarkı sözü ile başlayalım bakalım neler dökülecek klavyemden:D

Doğup büyüdüğüm güzel evim ,aslında annemlerin evi burası ancak çok güzel bir yer biz değil gören herkes aynı şeyi söylüyor şehir merkezinde böyle yeşillikler içinde bir evişte...

Bu güzel bahçesi olan evimizi sizlerde görün istedim,hatta gelmek isteyen olursa bahçesinde çok güzel ağrılayabilirim sizi diyede bir dip not düşelim bakalım...




Bahçemizde ki güllerden bir tanesi sadece...





Sol üstteki fotoğrafta gördüğünüz yer hep birlikte ailecek yenen kahvaltılar ve yemeklerin yendiği bölüm...
Yanındaki ev kızkardeşimin evi.
Sol alttaki fotoğraf ise yine ayrı bir oturma mekanı olarak babamın eseri,aslında bahçede görülen her şey de babamın el emeği var...



Bahçenin ayrı ayrı bölümleri...



Köğeğimiz yetimin kulubesi :)
Ve bahçeden ayrı bir bölüm daha...




Çocuklarımız için salıncaklar yine babam yapmıştı bu salıncakları:(
Aslında sadece çocuklar değil bizlerde sallanıyoruz,bi çok kere babam beni sallamıştır bu yaşımda ve bir keresinde çığlık çığla bağırınca bıraktı beni ne çok havalara uçurmuştu...Hepsi anılarda kaldı maalesef:(
Şimdi babam olsaydı o salıncakların arkasındaki çimler o kadar büyük olmazdı,kesilmiş üzerinde oturabilceğimiz şekilde olurdu...
Ve evimizn giriş kapısı...



Bu fotoğraflar geçen seneden,hatta bu meyveleri yine kendi elleri ile dikip büyütüp toplayan da babamdı:(((



Son olarak bahçemizin emektar kedisi mestan...

****

Çocukluğumda hep apartmanda oturmayı istemiştim hiç sevmezdim bahçeli evi,apartman hayatına değişilirmi bu güzellikler ne bilsin benimde çocuk aklım:)

Rabbim tüm dileyen herkese içinde ağız tadıyla oturabilceği böyle güzellikler nasip etsin...

10 Mayıs 2009

Anneler Günü ve kahvaltı Şenliği :P



Annem gözü yaşlı annem :( Bu sabah hep birlikte neşeyle yapılan kahbvaltıda "herkes burda bir babanız yok" diyerek ağladığını görüdüğüm annem,babamın birlikte yapılan pazar kahvaltılarında ne kadar mutlu olduğunu hep bunu istediğini birlikte gördüğü zaman çok sevindiğini anlattık durduk yine onun yokluğunda...
Ne kadar sıkıntı çeksende gülmeye çalışan annem,anneler günün kutlu olsun diyip hediyeni verdiğimde "ne gerek vardı ki" diyecek kadar mütevazi annem,seni çokkk seviyorumm hemde çokkkk...

Bu sene ilk kez eşimden anneler günü hediyesi geldi valla çok sevindim ve şaşırdım çünkü bırakın anneler gününü doğum günüm bile hatırlanmaz,çocuklarımın da kendi harçlıkları ile aldığı hediye beni çok mutlu etti,anne olmak çok başka bişey,hediye değil yanağına konan bir öpücük dünyalara bedel...



Dün annemler ve kardeşlerim, eşleri kahvaltıya bana geldiler hep birlikteydik yine çok güzel bir kahvaltı oldu ,üstteki foto bende ki kahvaltı,alttaki de annemin bize hazırladığı masanın bir kısmı sadece....Okadar uğraşmış birde bana diyorki ben senin gibi sosyetik değilim ne biliyorsam öyle hazırladım,ne sosyetiği be anne dediğimdeyse sen süslü püslü haırladın, kestin, masayı ben benim usulden dedi ve güldürdü bizi.Benim masada ne sosyete ne sosyete yani,alttarafı; dediğide kaşarı kurabiye kalıbıyla kesmem yani:P



Bugüne ait fotoğraf kareleri bunlarda,oğlum ne kadar büyüdü inanmak çok güç ama o artık koskoca bir delikanlı,dayısı ile erkek erkeğe sohbet edebiliyorlar artık:)Veee halasınınn kuzusuuuuuu çok tatlıı çokkkkkk,hee tabii o kuzu en çok Ayşegül halasını sevsede Muko halamı da seviyorum demeyi ihmal etmeyen kuzuuuuu:)



Anneler günü dolayısı ile düzenlediğimiz,Harikalar sahilindeki kahvaltı programından kareler bunlarda...Şimdi farkettim ne çok kahvaltı prg mı yapmışız yaa bu üç gün içinde yazının başlığını kahvaltı şenliği diye değişsem hiç fena olmayacak yani:d



Üstteki fotopğraflarda gördüğünüz koskoca çınarlarr,soldaki benim babaannem 83 yaşında,sağdaki de kızkardeşiminin sözlüsünün babaannesi 104 yaşında,kimbilir bu yaşlarına kadar neler gördü neler geçirdiler,resmen bir asır.O güne ait bir olaya değinmeden geçemiyeceğim,biz kıs kıs çok gülmüştük ,babaannem afet ama napalım yaa bize o an çok komik geldi.104 lük nine İstanbul'da doğup büyümüş,hani derler ya tam İstanbul hanımefendisi.Babannemde köyde büyümüş gerçekten oda çok görgülüdür ama ne bilsin bu yaşında yemekte çatal bıçak kullanmayı,tabii 104 lük ninemiz çok güzel şekilde bıçakla yemek yedi babaaneme de bir baktık oda bıçak kullanmaya çalışıyor,o yaşında masadakilere ayak uydurmaya çalışıyor, ama bize komik geldi elindeki bıçağı tutuşu ,ooyy oyy babannemm bir bilseki internetlere fotoğrafını koydum bide hakkında konuşuyorum ahh ahh vay halime:P fotoğraf çekilmesini bile hiç sevmez habersiz çekiyoruz ne çekiyorsak...



Bu gördğünüz baklavayı da görümcemle birlikte yaptık üç tepsi,ama şerbetsiz hali bu ,bu gece şerbetini dökücem,yarın kayınvalidemler umreden gelicek onlar için bu hazırlık...

Tüm annelerin anne adaylarını anneler günü kutlu olsun...

8 Mayıs 2009

Diktiklerim ve Sobe



23 Nisanda yapacakları gösteri için yiğenim Aysima ve 6 arkadaşına diktiğim kıyafetler,çok güzel oldular ben değil aldığım yorumlar öyle söyledi yanii,ama bencede çok güzel olmuşlardı ,çok da mütevazıyım dimi:D

İşlerim açıldı sanırım başladım artık yavaştan yavaştan bişiler dikmeye insanın kendi harçlığını kazanması çok güzel ya,helede verilen bir emek sonucundaysa ve karşılığında övgü dolu sözlerde ekstradan geliyorsa değmeyin keyfine...

Ardından bizim sınıftan bir veliye diktiğim kıyafetlerde çok güzel oldu onlarında fotoğrafı vardı fakat benim pc çökünce gitti fotoğraflarda...

*****

Canım arkadaşım http://esenguldenesintiler.blogspot.com/ beni sobelemiş kendisine teşekkür ediyor ve geç cevapladığım içinde kusura bakma emi canım diyorum:D


Yil sonunda zengin olmak kosulu ile bir yil boyunca her gece kabus görmek ister miydiniz ?

Asla istemezdim,sonunda delirmek var yaaa...

Kör olma ve sagir olmak arasinda nasil bir secim yapardiniz ?

Allah göstermesin ama sağır olmayı tercih ederdim sanrım...

Öleceginiz ani bilmek istermiydiniz ?

Hayır bilmek istemzdim...

Bu gecenin son geceniz olacagini ögrenseniz,birine söylemediklerinizden dolayi üzülürmüydünüz?

Genellikle hiç bir şeyi içimde tutmadığım için söyleyemediğim bir şeyler olmadığı için üzülmezdim...

Bir yil boyunca herseyin mükemmel oldugu,ancak yil sonun da o yili unutacaginizi bilebile yasanmasini ister miydiniz?

Mükemmelse neden olmasın...

Eviniz yaniyor,aileniz ve siz kurtuldunuz,son kez daha eve girme sansiniz olsa neyi kurtarirdiniz?

Fotoğraf albümlerimi...

4 Mayıs 2009

23 Nisan Gösterisi



23 Nisan'ın Perşembe gününe gelmesi Cuma günün tatil olması ve dolayısı ile Cumartesi Pazarın araya girmesi ile okulumuzun 23 Nisan kutlamaları geçen hafta Salı günü yapıldı,çok şükür hava çok güzeldi tüm okulun gösterileri harikaydı,çocuklar çok emek vermişler çok uğraşmışlar belliydi ama sonuç mükemmeldi...

Bildiğiniz gibi öğretmenimiz bu dönem başında geldi,Allah razı olsun kendisinden çok iyi bir öğretmenimiz var,toplantı yaptığında kendimi seminerde hissediyorum sanki,o kadar bilgili o kadar aklı başında bir kişi,tatlı sert çocuklara nasıl davranıcağını çok iyi biliyor,sene başından itibaren yaşadığımız sıkıntıların sonunda bu güzelliği not düşmemek olmazdı.

Bu yıl gösteri yapmayabiliriz demişti öğretmenimiz çünkü sene başından itibaren yapılan tüm işler geri kalmış onları zor yetiştiriyorum demişti,ama vaktim kalırsa hazırlıyacağım çocukları dedi ve çok kısa sürede 20 yada 25 gün gibi kısa sürede hazırlanıp,çocuklarımız çok güzel bir şekilde gösterilerini sundular. Guruplara ayırdığı çocuklar tüm bölgelerimizin yöresel oyunlarını oynadılar birer dk lık kısa bir gösteriydi,ardından hep birlikte ellerinde Türk bayrakları eşliğinde Onuncu yıl marşını söylediler ve gösteriyi bu şekilde sonlandırdılar...




Ömer Karedeniz bölgesine ait "Atabarı" isimli oyunu oynadı,hazırlık aşmasındaki fotoğrafları bu kareler...



Çocuklar ne alem ya Ömer'in elinde tuttuğu Karedeniz bölgesi yazılı pankartı tutmak için yarıştılar resmen kendi aralarında.



Bu karelerde gösterileri bittikten sonra rahatlamış bir şekilde sınıftaki arkadaşları ile...






Oynamaya çaılıştığı atabarı oyunu ile karşınızda Ömer...




Ve final Onuncu yıl marşı..