
Oyun Gibi
renkli bilyalardı oyuncaklarımız
seninki maviydi
sevda rengi
vurur geçerdi diğerlerini
hep sana yenilirdim.
aç kapıyı bezirganbaşı
kapı hakkı ne verirsin?
derdik
sen bezirganbaşı olurdun
ben sana amade
kapılar vardı açılması gereken güzele
açasın diye beklerdim.
körebede kör de bendim, ebe de.
dokunur dokunur kaçar,
olmazdın olman gereken yerde
sana pervane, çevrende, dönerdim
biter mi oyunlar?
mendil kapmacada,
atardın mendili arkama
kaçardın
yakalayayım seni diye
koşar yetişemezdim.
ara verene vız sevda atlardık
ayağım dolaşırdı
düşerdim.
saklambaçlarımız vardı,
kaçar saklanırdım
en kuytu köşelerde
beni bul, sobele isterdim.
İstopta topu atardın
söyleyerek ismimi,
tutmam gereken yerde
bakar kalırdım gözlerine
top düşer görmezdim.
hep böyle sürüp gitti.
olmaz ki,
tüm oyunlarda yenen sen
yenilen ben oluyorum
haksızlık bu
ver misketlerimi
oynamıyorum.
rey'an yüksel

Çocukluğumuzda oynadığımız oyunları çocuklarımın oynadığını görünce çok seviniyorum,çok şükür ki teknelojiye yenik düşmedik henüz.Gerçi bir çok oyundan haberleri bile yok ama olsun yinede büyük şehirler de apartmanda yaşayan çocukları görünce halimize şükrediyorum.Sek sek,saklanbaç,misket,ip atlama,tüftü vazgeçilmez oyunları arasında.Hele mahallemizde bir tüftü oyunu başlarsa vay mahallelinin haline her yer kağıttan geçilmiyor.

AKŞAM EBESİ
bütün mahalle çocukları hava karardıktan sonra evlerimize dağılmak üzere yorgun argınken ,içimizden birisi genellikle en yakınındakini dokunmak suretiyle ebeler ve akşam ebesi diye bağırırdı.herkes kendisine dokunulmasın diye son hız eve kaçmaya çaılışırdı.kaçamayan ebelenir ve bir süre bu kovalamacadan sonra herkes sıkılır ve oyun zınk diye biterdi.
Bu oyunu oynuyor benim çocuklarım ve arkadaşları
ALDIM VERDİM
oyuna başlamadan önce takım kurmak için aldım- verdim yapardık. kazanan ilk kişiyi seçme hakkına sahip olurdu. tekerlemesi şöyleydi yanılmıyorsam: aldım verdim ben seni yendim yenmeye geldim
karsıdakinin bir sonraki adımının nereye gelecegini goz kararı hesaplar, gerekirse ayak ucumuzla diger ayak ucumuza dokunur ve zıplayarak ayak degistirirdik.. bu yaptıgımıza da bucuklama derdik.. cunku amac en son adımı atan olmaktı..
Bu oyunu bilmiyor işte benim oğlum...
BEŞ TAŞ
beş taş diye taşlarla oynanan bi oyun vardı. beş taşı yere atar, birini seçer, onu havaya atar ve yeredüşmeden tutarken yerden de bi taşı aynı elinle almaya çalışırsın falan filan.güzel bir kız oyunuydu erkekler pek oynamazdı bu oyunu
Ne çok oynamıştımm bu oyunu,hatta biz işi ileri götürerek 90 taş toplardık ve evde babamla ne çok oynardık,uzunn kış gecelerinde,ona kızardık hep "ellerin kocaman bütün taşları tutabiliyorsun sen" diye,şimdi düşününce farkına varıyorum ki oda çoğu zamn elinin üzerien gelen bütün taşları döker yanardı kendince,eyy gidi babacımm eyy çok özledimm :(((ÇİVİLİ FUTBOL
diktörgen bi tahta üstüne önce futbol sahası çizilir, sonra tahta üstüne bi sürü çivi çakılırdı. galiba 3 vuruş yapılırdı sırayla, amaç çivileri aşıp gol atmak tabii.
Bu oyunuda erkek kardeşlerim oynardı hatırlıyorum ,hatta bizde oynamak istesek bu erkek oyunu deyip kızarlardı bize akıllarınca...
KÖŞE KAPMACA
en az üç kişiyle oynanan bi oyundu.. oynadığımız yerin köşe sayısına göre bu sayı artabilirdi. bi kişi ebe olur, diğerleri köşelerde dururdu ve ebeye yakalanmadan köşe değiştirmeye çalışırırdı
MAHALLE MAÇLARI
mahalle maçları da tabii ki unutulmamalıdır. mahallenin en iyi oynayan çocukları toplanır, diğer mahalleden maç için randevu alınırdı. sokak arası, arka bahçe veya okul bahçesi gibi mekanlarda maç yapılırdı. kaleler genelde birkaç taşın üstüste konması ile hazırlanırdı. maçın kazanılması mahallenin namus, şeref ve haysiyeti açısından önemliydi tabii ki. mahalle maçları en çok futbol üzerine olsa da başka varyasyonları da olabilir
Bu maçlarda hâlen biizm buralarda oynanaırr izlemesi çok keyif verici
MENDİL KAPMACA
karşılıklı olarak iki takım oluşturulurdu, ortada bir kişi de bir mendili ucundan tutarak havada sarkıtırdı. yarışma başladığında her iki takım yarışmacılarından birer kişi koşarak mendili kapmaya ve diğer yarışmacıya yakalanmadan takım arkadaşlarının yanına gitmeye çalışırdı. hoş bir oyundu ve çeviklik,kurnazlık, hız önemliydi
-SEK SEK
genelde kızların oynadığı bir oyun du yer kareler çizilir içine 1 den 10 kadar rakamlar yazılır sonrada çizgiler basmadan o karelerde ilerlemeye çalışılırdı
iki türlüsü vardı.biri mektup zarfı şeklinde olurdu, yani bir dikdörtgen (veya kare) diagonal olarak tüm köşelerinden çapraz çizilerek 4 eşit üçgen parçaya ayrılırdı zarfın altına da daha küçük bir kare çizilirdi. bu kareden oyuna başlanır ve 1 olurdu. zarfın içinde de 4 bölüm olmak üzere toplam 5 bölüm bulunur idi. .... ikinci seksek tipi ise hep karelerden oluşurdu. boylamasına sıra ile üst üste üç kare çizilir (aynı 3 katlı bir apartman düşünün) daha sonra aynı sıraya iki kare birden çizilirdi. (dört ve beşinci kare, örneğimizdeki apartmanın 4.katını paylaşıyor gibi düşünün) daha sonraki katta 6. kare çizilir ve yine 7.8 kareler bir üstüne birlikte çizilerek 8 kutulu ve boylamasına 6 katlı bir aparman oluşturulurdu....her iki oyun da aynı sıra ile oynanırdı. sıra ile kaç kutu varsa taş o kutuya atılmaya çalışılır, o kutuya kadar gidip çizgilere basmadan taş getirilirdi. daha sonra ters1 ler başlardı. yani oyun öbür taraftan devam ederdi.
Ömer ve arkadaşları bu oyunu çok oynuyorlar tabii bzim zamnımızdaki kurallar değişmiş biraz güncel olmuş ,oyunlar bile zamana ayak uydurmuş yani:)
UZUN EŞEK
işte türk erkeklerinin bugünkü durumunun acı tarihi,tuhaflıkların başladığı ilk durum :))
Enes bu yüzden iki pantolan değişti okulda sürekli oynuyormuş koca eşşekler:)
tamir ede ede tamirlik hali kalmadı hatta daha dün gidip yeni pantolon aldım:)
YAKAR TOP
veleybola benzeyen bir oyundu. topla birbirimizi vurmaya çalışılırdı.top atanlar iskaladikca bagira bagira sarkilar soylenerek kizdiriılır bir taraftan da vurulmamak icin zip zip ziplanırdı.
Bu oyunuda çocuklarım biliyor ve zamnında ne çok oynamıştım bende...
İSİM ŞEHİR
belirlenen harf ile isim şehir adı artist adı hayvan adı meyve adı vs bulmaya çalışılırdı. en erken bulan 10 a kadar sayar ve oyunu bitiridi sonra puanlar verilirdi
Ahh ahhhhhhh yine eskilerden yine babamlaaaa sürekli oynadığımız oyunlardan biri,ne çok anı canlandı gözümde şimdi:(
Bizde evimizde genellikle kış gecelerinde oynarız bu oyunu çocularımla birlikte...
*****
Vee size kendi yaptığım bir baklava tarifi:)

İçindekiler:
HAMURU İÇİN
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
3 yumurta
yarım çay bardağı sirke
tuz
aldığı kadar un
1 paket nişasta
400 gr ceviz
yarım paket margarin
250 gr tereyağı
ŞERBETİ İÇİN
1,5 Klio şeker
1,5 klitreden bir bardak fazla su
Hazırlanışı:
Hamur malzemelerinden yumuşak bir hamur yoğurulur ve yarım saat dinlendirilir.
cevizler rondodan geçirilir
yapılan hamur dört parçaya bölünür ve her bir bezedan ceviz büyüklüğünde 15 beze çıkarılır.
ceviz bütyüklüğündeki bezeler üzerlerine nişasta dökülerek büyütülür.
15 beze üst üste konulur ve merdane yardımı ile tepsi büyüklüğünde tekrar büyütülür.
üzeren ceviz içi serpilir ve dipğer bezelerede aynı işlem uygulanır
tüm bezeler bitince istenilen şekilde kesilir ve üzerine terayağı ve margarin eritlierek dökülüp fırında pişrilir...
Şerbet yaklaşık kısık ateşte bir saat kaynadıktan sonra sıcak olarak soğuk hamurun üzerien dökülür...
afiyet olsun...