29 Eylül 2008

Buruk Bir Bayram


Bu günlerde çok doluyum,hüzün,üzüntü karma karışık duygular içinde bir bayrama giriyorum(z).
Babam,sırtımı dayadığım ağacım,bitanem hastanede yatıyor bir haftadır ve onun cansız bakışlarını,zor çıkan sesiyle konuşmaya çalışmasına dayanamıyorum...O hali ile bile bana "sen neden durgunsun?Her şey yolunda mı?Moralin neden bozuk senin" diye düşünen bir babam var benim...Rabbim kimseye canlarının hastalığı ile imtihan eylemesin...

İlk defa bir bayramda annemlerin evi boş bomboş olucak kardeşlerim olsada babamın annemin yokluğunda bir bayram nasıl geçecek bilmiyorum,Baklavayı çok seven babam bu bayram baklava yiyemiyecek ki su bile içemiyor,her bayram annem gece geç şerbetlerdi baklavayı ama annem sabah kalktığında baklavanın yarısı bitmiş olurdu,tatlı tatlı didişirlerdi her bayram sabahı...Az evvel ben şerbetledim onların baklavasını yine içim el vermedi baklavasız bir bayram geçirmlerine evleri boş olsada :( Rabbim onların yokluğunu göstermesin...

Yüreğinize damla damla umut, günlerinize bin tatlı mutluluk dolsun. Sevdikleriniz hep yanınızda olsun, yüzünüz ve gülüşünüz hiç solmasın. Bayramınız mübarek olsun...


Mutlu Bayramlar...

24 Eylül 2008

Blogum bir yaşında,son gelişmeler



Bu gun blogda yazmaya başlayalı tam bir yıl oldu,startı bu yazıyla vermiştim nede çok heyecanlıydım,yapabilecekmiydim duygularımı yaşanananları yazıya dökebilecekmiyim korkuları ile başladım bir yıl oldu bile...

Net dünyasında ilk tanıştığım forum olan bebişler de oğlumun güncesini tutuyordum,orada tanıştığım sevgili edacım sayesinde bir çok arkadaşım gibi bende blog sahibi oldum,fakat orada hiç bişey yapmadım sadece bebişlerdeki yazdıklarımı kopyala yapıştır yaptım ve hiç cazip gelmiyordu o dönem blog olayı.Daha sonraları ilgi ile takip ettiğim ayşemin bloguna yorum yazmak istedim fakat bir türlü yazamıyordum, şimdi aklıma geldikçe gülüyorum :) Ayşe'mden yardım istedim oda saolsun bana şu anda ki kullandığım blog adresini aldı ve sadece Ayşe'ye yorum yazmaya başladım.Sonraları yine Ayşe'min desteği ile "sen neden yazmıyorusun,sende yazabilirisin" şeklindeki telkinleri ile denemekten zarar gelmeyeceğini olmazsa bırakırım düşüncesi ile başladım yazmaya.İlk yorumları bekleyişim,neden kimse yazmıyor diye pes etmiştim ilk günden meğerse yorumlara onay vermem gerekliymiş bunuda kendi çabamla bulunca bir baktım ki Ayşem den yorum var,sonrasında şimdilerde blog yazmayan yine bebişlerden tanıdığım Ayşe'nin, aysunun ,kızkardeşimin arkadaşının tesadüfen benim blogumu görmesi ve yine ilk yorum yazanlardan biri olan serpil, birannenurgul ,yarenin yorumlarını görmek süperdi benim için...Tabi sonraları bende başladım arkadaşlarımın linklerinde gördüğüm ilgimi çeken bloglara yazmaya ve bana geri dönşülerle kocaman bir aile gibi olduk.Her yayınladığım postta kaç yorum olmuş kaç kişi yazmış diyerek günde kaç kez pc başına geçerdim meraktan benide okuyan var mı acaba diye:) İki,beş,on ,yirmi,otuz,hatta ve hatta elli yorumu görmek benim için ulaşılmaz bir şeyken şimdi bu kadar yorumların gelmesi beni çok sevindiriyor.Her yazdığım yazıyı önce canım arkadaşım selmaya okutup onun yorumunu alınca rahatlıyordum ki halen öyle,acab abartı var mı, yazım düzgün mü,yanlışlıklarım var mı gibi sorularla hâlen başını şişirirm canım arkadaşımın,çünkü kelimlerle aram pek iyi değildir olanları düzgün bir biçimde ve okuyanları sıkmadan yazabilmeyi çok isterim ama elimden gelen ancak bu kadarı ve beni bu şekilde sevenlerde olduğu için çok mutluyum ayrıca çok sevdim bu blog arkadaşlığını blogta yazmayı,en azından oğlum büyüdüğünde neler yapmış neler söylemiş kendisi de okuyabilecek buda sevindirici olan diğer bir yanı tabi..

Neyse efenimm ben hepinizi çok seviyorummmmmmmmm,ömrüm yettiğince blog camiasında bende varım....

*******

Gelelim Ömer'in öğretmen meselesine,geçen hafta toplantı yaptı sözde öğretmenimiz ilk cümlesi"geçen hafta olan olaylardan dolayı özür diliyorum fakat kendimi suçlu görmüyorum" diyerek söze başladı, "beni bu okuldan kimse gönderemez, ben bu sınıfa bayılmıyorum" diyerek de açıkçası bizi tehdit etti,sürekli çocuklarımızı aşağıladı,geçen seneki öğretmenimizle mukayeseler yaptı durdu.Sonra yapacakalarından bahsetti,eğitim sistemini anlattı ,bizlerden neler istediğini söyledi, sabırla söz almayı bekledim sonra "şikayetlerinizi dinleyebilirim konuşacaklarınız varsa dinlerim" dediği anda bir arkadaş oğlunun geçen yıl ateşli oldu hallerde bile okula istekle geldiğini bu yılsa okula gelmek istemediğini söyleyince öğretmen hanım müsvettesi diyecem izninizle,o korkunun sebebini bulmak lazım dedği anda dayanamadım daha fazla ve söz aldım ve gayet sakin bir şekilde sebebin kendisi olduğunu çocukları çok korkuttuğunu şiddetle hiç bir şey elde edemiyeceğini aksine başarısızlığın ve ruhsal durumu bozuk bir çok çocuğun sebebinin kendisi olacağını söyledim,tabi arkadaşlarda bana destek çıktı he bu arada bazı veliler "döveceksiniz tabi hakederlerse döversiniz" demesi beni çıldırttı,"ben dövmüyorsam bir Allahın kuluda oğlumu dövemez" dedim," tabiki disiplin şart dinlemedikleri takdirde cezada verisiniz bağırısınızda ama şiddet ve hakaret yapamazsınız" deyince " ben şiddet uygulamıyorum" dedi,"tokat atmak şidet değil mi" dediğimde aldığım cevap dahada kötüydü "ben oğlumuda dövüyorum hakedenide döverim" dedi yüzsüzce ve "tamam ben çocuklarınızla uğraşmıyorum ne halleri varsa görsünler "dedi ve sınıfı terketti...

Bizde ardından yine müdüre çıktık bir hafta bekleyelim dedi tamam bekleyelim dedik,dün müdürle görüştüğümde hiç bir şey yapmayacağını anlamış oldum maalesef..

Bir hafta boyunca ders yapmadılar gibi birşey,öğleden sonraları beden dersi yaptı dört gün boyunca...

Hareketlerinde düzelme olduğunu sanıyordum ki yanıldığımı dün maalesef anladım,çocukları çok korkuttuğu için sınıfta olanları söylemiyorlar ,maalesef bazı çocuklardan duyduğum kadarı ile Ömer'e takmış durumda,eksik yazdığı harflerde,yanlış okuduğu her şeyde kafasına kitapla vuruyor ve çok bağırıyormuş ama bunu Ömer söylemiyor sadece bağırdığını söylüyor..

İki haftada ömrümden iki yıl geçmiş gibi,gerekli yerlere başvuralarımızı yaptık imza toplama aşamasındayız,eğer ki öğretmen gönderilmezse karar verdik Ömer'i okuldan alıcaz...

15 Eylül 2008

Kötü Başlangıç

Eğitim-Öğretim yılı başladı geçen hafta herkese hayırlı olsun ,ama bizim için pek hayırlı olduğu söylenemez maalesef :(
Ömer Talha'dan bahsediyorum bu yıl ikinci sınıf oldu ve geçen yıl ki öğretmenimiz mecburiyetten emekli oldu biz bunu sene sonundan itibaren biliyorduk fakat öğretmenimizi sözleşmeli görev yapmak üzere geri getirebiliriz belki diyede çok üzülmemiştik.
Neyse büyük bir heyecanla pazartesi günü okula gittiğimizde yeni öğretmenimizi haliyle öğrenciler kadar bizde merak ediyorduk veliler olarak,dışarıda tören sırasında çocukların yanında yoktu bizde törenden sonra sınıfa girdik çocuklarla birlikte bekledik,sınıfa bir bayan öğretmen geldi ve bize hiç bir şey demeden sınıfı boşaltmamızı söyledi,çıktık dışarıya ama yaptığının doğru olmadığını sesli bir şekilde herkes kendine yakın hissettiği kişiye söylüyordu,bana göre de en azından kendini tanıtıp bizi dışarı çıkarması gerekir diye düşündürdü,yanlışmıyım bilmiyorum ama bana göre öyle...

Tabi bekledik tenefüs olmasını ve Ömer'e sorduğumda "nasıl geçti öğretmeninizle ilk dersiniz "dediğimde ben Nafiye öğretmenimi geri istiyorum dedi ağlamaklı bir ifadeyle,bu öğretmen çok sinirli çok bağırıyor diyede ekledi ki baktım ki tüm çocuklar aynı şeyleri söylüyor.Tabi ki Ömeri sakinleştirdim.
Öğle tatilinde sınıfı temizlemek için sınıfa gittiğimde oradaki bir kaç veliden öğretmenin çocuklar üzerinde çok fazla şiddet içeren sözler sarfettiğini duydum ki kanım dondu sanki o anda :(
bir kaç sözünden örnek ve bu sözler daha ilk üç ders içinde söylenen sözler...
"birbinizin eşyasını habersiz alırsanız parmakalrınızın ucundan bıçakla keserim" heleki bu laf yenir yutulur cinsten değil bana göre,bir eğitimcinin bir öğretmenin daha ana kuzusu olan yavrulara bu sözü tanıştığı ilk derslerde söylemesini kaldıramadım ben ve benim gibi düşünen en az on beş veli dahası"ağzınıza çakarım,kemiklerinizi kırarım,gözlerinizi oyarım,saçlarınızdan camdan aşağı sarkıtırm sizi" gibi ağıza alınmıyacak cümlelerle kendini saydırmak istemesi ancak hasta ruhlu bir insana ait kelimeler diye düşünüyorum..

Akşama Ömer eve gelince bunların tekrar ettiğini söylemesi ve ogün içinde üç çocuğu tokatlaması ve kulaklarını çekmesi karşısında,benim çocuğuma yapılmamış olsada bu duruma kayıtsız kalamadım ve yedi sekiz arkadaşla birlikte ikinci gün sabahında müdür beye çıktık şikayetimizi dile gitirdik ve çok şaşırdı "iki yıldır okulumuzda sözleşmeli bir öğretmen olduğu çok iyi bir kişi olduğunu bu tür şikayetlerle ilk kez karşılaştığını" falan söyledi ve öğretmenle konuşacağını söyledi.İçimiz hiç rahat değildi tabiki bende okul aile birliğinde olmamın rahatlığı işle sürekli okuldaydım ve müdürün konuşmasının hiçbir şeyi etkilmediğini gördüm maalesef ,ilk günki kadar yoğun olmasada aynı şekilde davranışlarda bulunmaya devam etti,her gün mutlaka iki üç çocuk tokat yedi,kafalarına pet şişe ile vuruldu kulak çekmeler ve tehditlerde cabası...

Üçüncü günde ilçe milli eğitim müdürüne çıktık,asıl gayemiz eski öğretmenimizi geri getirebilmekti,kimsenin ekmeği ile oynamak gibi bir derdimiz olmadığını da üstüne basa basa belirtik hem kendi müdürümüze hem ilçe milii eğitim müdürüne...Milli eğitim müdürü"altı yıldır burada görevde olduğunu ama şimdiye kadar hiç bir emekli öğretmenle sözleşme yapmadıklarını ,açıkta bekleyen binlerce genç öğretmenin olduğunu bunu yaprsa onlara karşı haksızlık olacağın"ı söyledi ki sözlerine hak vermemek mümkün değil.bu konudaki ümidimizide yitirmiş olduk ama yeni öğretmenimiz hakkındaki şikayetlerimizi dile getirince presedüre göre haraket edeceğini,önce müdür beyle konuşacağını gerekirse öğretmenle konuşacağını bunlarda kafi gelmezse görevden alınacağını söyledi..

Ömer çok etkilnemiş ki gece uykusunda "ağlıyor ben çok korkuyorum,nafiye öğretmenim geri gelsin yeni öğretmenimiz çok bağırıyor"yavrum ne kadar kokrmuş ki rüyasında sayıklıyor zor sakinleştiridim o gece oğluşumu..

Bizim okul müdürümüzünde cuma günü söylediğine göre" iki kez uyarı aldı üçüncü uyarıda sözleşmenin fesh edileceği"
Öğretmenle muhattap olmadık ki önceki öğretmenimizi geri getirebiliriz umudu vardı içimizde oda olmadı:( Cuma günü Ömer'de nasibini aldı ve kulağı kızarmış bir şekilde yanıma geldi okul aile birliği odasına ağladı ağlayacak yinede öğretmene karşı hiç bir kötü söz söylemiyorum yanında yatıştırmaya çalıştım "yapmasaydın oğlum dedim hareketlerine dikkat et öğretmenini dinle kulağını çekmesin öğretmenin" dedim demek zorundaydım,eğerki" ayy ne oldu sana kulağın neden bu kadar kızarmış desem çok ağlayacak susturmam zorlaşıcak öğretmene daha bir kinlenicekti,doğru mu yanlış mı tartışılır..

Bugün öğlende toplantımız var tabiri caizse dananın kuyruğu kopacak...
****

Büyük oğluma Enes'e gelince çok zor karar verme aşamasından sonra hiç istemediğim bir düz liseye kaydını yaptırdık ve oda okuluna gidip geliyor.bu lise hakkındada hiç iyişeyler duymadım ama çevremizde gönderilecek en düzgün liselerden biri olduğunu öğrendik uzun araştırmalarımız sonucu,iki liseden bahsettiler bize biri evimeze yakın olan şimdi gittiği lise diğeri çarşıda merkezde olan birlise araba ile yarım sattlik bir mesefade.Eşimin işyerine yakınlığı evimize yakınlığını göz önüne alarak burayı tercih ettik etmek zorunda kaldık,seneekler kısıtlı olunca,geçiş dönminde çok korkuyorum açıkçası değişmesinden kötü arkadaşala uymasından,Rabbim yardımcısı olsun..

4 Eylül 2008

Yaş otuz beş yolun yarısı

Otuz beş yıl önce bugün annesinin dediğine göre “akşam ile yatsı ezanı arasında” dünyaya gözlerini açan şahsiyet yine şairin demesine göre yolu yarılamış bulunmakta…Tabiî ki şaire göre öyledir,doğum günü çocuğuna soracak olsanız daha on yedisi bitmekte on sekizinden gün almakta hissetmekte केंदिनी।



Koskoca otuz beş yıl acısı tatlısı ile geride kalmıştır, fakat doğum günü çocuğu hiçbir şey anlamamıştır bu otuz beş yıldan, belki otuz beş yıl daha yaşasa bile yinede hiçbir şey anlamayacaktır…

Çocukluk dönemine ait çok güzel anıları olan bu doğum günü çocuğu, özellikle babası ile oynadığı oyunları hiç unutamıyor, belkide bu yüzdendir ki babasına ayrı bir düşkündür bu çocuk…Yine evinde babasının her gece sesli kitap okuması sonucu kitap okumayı sevmesini de babasına borçludur…

İlkokulda başarılı bir öğrencidir,yoksulluk günlerinde dahi babası tüm çocuklarına yaptığı gibi kızının da hiçbir şeyini eksik etmemiştir..
Anne ve babasının ,onunla konuşmamasını göze alarak kızını ortaokula yazdırır o müthiş baba.Doğum günü çocuğu babasını memnun ederek ortaokulu tek dersten bütünlemeye kalsa da bitirir.Fakat “ben okula gitmek istemiyorum “ diyerek babasını hayal kırıklığına uğratır ve babası da anlayış gösterir kızının bu isteğine.bilse ki kızı eğitim-öğretim yılı başladığı anda pişman olmuş fakata babasına hiçbir şey dememişतीर


Bu dönmede doğum günü çocuğunun annesi devreye girer ve kızını iki yıl dikiş kursuna bir yılda makine nakış kursuna göndererek el becerileri kazanmasına sebep olur düşünceli anne…

Bu arada babasının kızını okutabilme isteği devam etmekte en azından liseyi dışarıdan bitirebilmesi için kızını ikna etmeye çalışmaktadır .Fakat doğum günü çocuğu buna cesaret edemez…

Görücü usulu ile on sekizinde evlenir doğum günü çocuğu,yakışıklı mı yakışıklı iki oğlu olur bu evlilikten.

Kız kardeşi ve babasının desteği ile eşinin tüm karşı çıkmalarına rağmen ortaokuldan kalan tek derisini vererek açık liseye kaydını yaptırır.İki çocuklu bir anne aynı zamanda bir öğrencidir artık…

Bir müddet başkalarına dikiş diker harçlığını kazanır daha sonraları Avon’da temsilci olur ve takım öncüsü olarak kendi gurubunu kurup azda olsa para kazanmak ,eşine bağımlı olmamak çok hoşuna gider.Biraz ileriye giderek Amway ve Tappırwer işlerinide dener fakat onları uzun süre sürdüremez.Ayrıca siyasi bir partide beş yıldır kadın kollarında gönüllü olarak çalışmaktadır.bu arada bilgisayar kursuna giderek sertifikasını alır.Bütün bunları yaparken eşi sürekli yoluna köstek olmakta,fakat doğum günü çocuğu buna aldırmamakta ve bildiğini okumaktadır…
Kısmetse bir dönem sonra lise diploması elinde olacak olan doğum günü çocuğunun çok arzuladığı üniversite hayalleri gerçek olur inş.Şu sıra yine dikiş dikmeye başlamakta,gönlünde yatan kendi atölyesini kurmayı da çok istemektedir…

Doğum günü çocuğunu az da olsa tanıdınız,hakkında ne düşünüldüğünü bilmek istemektedir çok sevdiği arkadaşları tarafından…